Eskişehir Sultan Atlı Okçuluk Kulübü sporcuları tarafından Sazova Parkı’nda düzenlenen etkilikte at üzerinde ve yerde ok atma gösterisi yapıldı. Geçtiğimiz günlerde Batman’da el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Neşet Gök için de "Gaza niyetine ya hak" nidası eşliğinde ok atıldı.

Etkinlik, başta Eskişehirli şehit Neşet Gök olmak üzere tüm şehitlerin şanına ok atışı yapılmasıyla başladı. Şehitler için yayların gerilmesi alandaki izleyicilerden takdir topladı. Daha sonra kulüp sporcuları at üzerinde ok atarak bir gösteri yaptı. Gösteriyi takip edenler, sporcuların at üzerinde hareket halindeyken okları ile hedefleri vurmalarını nefeslerini tutarak izledi. Gösterinin ardından Eskişehir Sultan Atlı Okçuluk Kulübü Başkan Yardımcısı Selçuk Uğurluel, Türk okçuluğu hakkında bilgiler verdi. Uğurluel, "Türk okçuluğunun tarihi Türk töresi kadar eskidir. Türklerin kullanmakta usta olduğu bir silahtır. Olimpik okçulukla geleneksel okçuluk bu bağlamda ayrılır. Birisi sportif birisi yaşam şeklidir. Geleneksel Türk okçuluğunu yaşam biçimi olarak benimseyenlerin uyguladığı bir dönemdeyiz artık. Yaygınlaşıyor ve gelişiyor. Gençlerimiz kitle kitle bu kültüre akın ediyorlar. Bizde bu ilgiden çok memnunuz" dedi.

"Ecdadımız Osmanlı döneminde zirveye taşımış"

Türk okçuluğunun Osmanlı döneminde zirveye çıktığını belirten Uğurluel, "Türk okçuluğunda asıl olan belli bir usta-çırak ilişkisiyle gelişiyor olmasıdır. Yayı elinize alıp kafanıza göre çalışamazsınız. Size gösteren bir üst olacak. Ecdadımız bunu Osmanlı döneminde zirveye taşımış. Osmanlı’da okçular tekkesi kurulmuş. Bu tekkelere belirli şartlarda insanlar alınmış. Bu şartların içerisinde kabza almadan, eline yay almadan önce sınavlara tabi tutulmuş. Daha sonrasında belli başarıları elde ettikten sonra kendisine törenle yay teslim edilmiş. Hal böyle olunca geniş bir mana, çok geniş bir felsefe var okçuluğun içerisinde. Ok, yay bunlar gerekli ekipmanların en bilindikleri. Yayımız birleşik yaydır. Akça ağacı, hayvan siniri, mersin balığının damağından yapılan tutkal, manda boynuzu gibi farklı malzemelerin birleştirilerek yapılan bir yay formudur. Türklere, bozkıra hastır. Binlerce yıldır bu şekilde yapılmakta. Günümüzde yay ustalarımız ecdadımızda ki başarılı yayları, kuvvetli yayları yapmak için çalışmaktadırlar. Bölgesel olarak bulunan iyi ağaçlardan yapılmış, yüzyıllara göre, bulundukları coğrafyaya göre değişmiş. Orta Asya’da kayın ağacı ok sapları için tercih edilirken Osmanlı’da, Kaz Dağları’nın belirli bölgelerinde kesilen sarıçamlar kullanılmış" diye konuştu.
Kaynak: iha