Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen gazeteciler cemiyeti başkanları İskenderun’da buluştu. Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) üyesi 20 cemiyet başkanı, burada yaptığı toplantıda, “İskenderun Deklarasyonuna” imza attı.

Hatay’a gelen cemiyet başkanları, İskenderun Gazeteciler Cemiyeti yeni yönetim kurulu üyelerine hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Cemiyet binasını gezen başkanlara Hatay ile ilgili bilgiler verildi. Yaklaşık 3 saat süren bir toplantı gerçekleştiren cemiyet başkanları, Türkiye Alternatif Medya Güçbirliği Platformu adı altında bir oluşumun hayata geçirilmesine karar verdi. Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ali Dim öncülüğünde oluşturulan platform, en kısa sürede çalışmalara başlayacağı belirtilirken konu ile ilgili bir deklarasyon yayımlandı.

İskenderun Deklarasyonu

TGF 9. Olağan Genel Kurulu’nda yaşanan olaylarla ilgili, ‘İskenderun Deklarasyonu’ olarak yayımlanan deklarasyonda şunlara yer verildi:

“1-Yasal tüm prosedürlerini yerine getirmelerine rağmen, federasyonumuzun iki güzide cemiyetinin (Niğde ve Karadeniz Ereğli) genel kurulda temsil edilme hakları bir takım ayak oyunlarıyla ellerinden alınmıştır. Genel kurula oylama yapılmadan yani hazirundan onay almadan Divan Başkanlığı yapan Atilla Sertel, bu oyuna alet olmuş ya da bizzat içinde yer alarak, yaşanan böyle bir hukuksuzluğun kapısını aralamıştır.

Divan Başkanı iki cemiyete oy kullanma hakkı verilmesi yönündeki önergeyi kanun ve federasyon tüzüğü gereğince yeterli sayıda imza olmasına rağmen doğrudan gündeme alması gerekirken, hukuk tanımaz bir mantıkla tartışmaya açarak gündeme alınıp alınmamasını oylamaya sunmuştur. Divan üyeleri ve genel kurul delegelerinin her türlü uyarı ve itirazlarına rağmen, hukuksuz uygulamasını ve hukuk tanımaz anlayışını sürdürmüş;

kanuna aykırı olarak, iki cemiyetin oy kullanmasının engellendiği oylamada, ”ret” oylarının sayımını yapmayarak hukuksuzluk zincirine yeni bir halka daha eklemiştir. Ayrıca, gündemin “Yönetim kuruluna gayrimenkul alım satım yetkisi veren” maddesi görüşülürken, üyelerden yazılı önerge veya teklif gelmemesine rağmen, divan başkanı Sertel’in “Satım” yetkisini vermeyelim diyerek maddeyi “satım” kelimesi olmadan oya sunması ve bu şekilde tutanağa geçirmesi hukuksuzluğunun başka bir boyutudur. Bu oylama öncesinde, “Merak etmeyin Yılmaz satmaz” diyerek daha seçim öncesinde sanki Yılmaz Karaca seçilmiş gibi davranarak taraf olduğunu belli etmiştir.

Bizler, sadece bu iki cemiyetimizin değil, oy kullanamayan diğer cemiyetlerimizin de temsil edilmesinin bir demokrasi gereği olduğunu düşündüğümüz için gerekli uyarı, itiraz ve tepkilerimize rağmen, divan başkanı olan Atilla Sertel’in kariyerine ve demokrat kişiliğine yakışmayan antidemokratik ve hukuksuz tavırları camiamızda derin bir hayal kırıklığı oluşturmuştur.

Tüm hukuki şartları yerine getirmelerine rağmen, iki cemiyetin kongreye alınmamasının tek sebebi; Sayın Mehmet Ali Dim’e oy vereceklerinin düşünülmesidir. Böylesi küçük hesaplar, Türkiye Gazeteciler Federasyonu’na yakışmamıştır. Her iki Cemiyetimiz de, hukuki haklarını aramak adına, gerekli girişimlerde bulunmuşlardır. Bizler de, haklı olduklarına inandığımız bu hukuki mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu açık yüreklilikle ifade ediyoruz.

2-Şaibeli bir genel kurul sonrasında yeniden Genel Başkan seçilen Yılmaz Karaca’nın genel kurulda seçimler öncesi yaptığı konuşma sırasında, bilgisayarının şifresinin kırıldığını, konuşma metni ile oy pusulasının çalındığını ifade ederek, Mehmet Ali Dim ve arkadaşlarını “Hırsızlıkla suçlaması, en hafif ifade ile ahlaksızlık ve terbiyesizliktir.

Dünyanın en adi suçlarından biri olan “Hırsızlıkla masum insanların suçlanması, aşağılık bir davranıştır. Tarafımızca bilinen bir kişi tarafından dağıtılan oy pusulası ile ortalıkta gezen konuşma metninden, sorumlu tutularak, en büyük hakaretlerin tarafımıza yapılması karşısında susmamız elbette ki beklenemez. Bize bu iftiraları atan Yılmaz Karaca, TGF’nin internet sitesinden ve başkanlar konseyi grubundan derhal özür dilemeli, bu suçlamanın seçimi kazanmak için attığı bir iftira olduğunu itiraf etmelidir.

3-Her türlü ayak oyunları yapılarak, kazanılan seçim, vicdanlarda derin bir yara bırakır. Seçimlerin hemen ardından, hem de federasyonun genel merkez binasında yapılan alkollü kutlama partisinde bazılarının zafer, bazılarının alkol sarhoşluğu ve amigo edasıyla “Yar saçların lüle lüle Mehmet Ali (Dim) sana güle güle” naraları atmaları, Yılmaz Karaca’nın dilinden düşürmediğiniz, büyük aile ve kardeşlik hukukunun neresine sığar? Bir kez daha ifade etmek isteriz ki; biz TGF’nin her cemiyetinin, her bireyinin önemli ve değerli olduğuna yürekten inanıyoruz

4- Biz hiç bir zaman “Küçük olsun, benim olsun” demedik, ”Büyük olsun, bizim olsun” mantığı ile hareket ettik. Her geçen gün küçülen, her geçen gün hedeflerinden uzaklaşan ve gazetecilerin umudu olmaktan çıkan Federasyonumuza güven, neredeyse yok olmak üzeredir. Basının yaşadığı sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında, basın açıklaması yapmak dışında hiç bir ciddi girişimde bulunmayan ve ”Yönetim kurulu üyeleri beni çalıştırmadı” masalı ile camiayı kandırmaya çalışan Yılmaz Karaca’ya buradan soruyoruz: Getirdiğiniz hangi öneri yönetim kurulu tarafından reddedildi?

”Başarı” dediğiniz şeyleri kendiniz yapmış, ”Başarısızlık” olanları yönetim kurulu yaptırmamış gibi bir davranış sergilemeniz, nasıl bir gaflet içinde olduğunuzu gözler önüne sermeye yeterlidir diye düşünüyoruz.

5- Federasyonun, özellikle basın bürokrasisiyle, yersiz ve anlamsız didişmesinin, TGF camiasına kazandıracağı hiç bir şeyin olmadığı herkesçe bilinmelidir. Camiamıza hizmet etmekle yükümlü bürokratları, ”Fetöcülükle suçlamanın bizim işimiz olmadığını birilerinin Yılmaz Karaca’ya hatırlatması gerekir. Elinizde bilgi ve belge varsa, bunu ilgili makamlara vermek gibi yasal bir sorumluluğunuz var. Eğer elinizde böyle belgeler yoksa, bir takım vesveselerle, insanları zan altında bırakmanız ne kadar doğru olur? Biz kendi işimizi doğru yapalım, FETÖ üyeleri bir yerlere sızmışsa, kolluk kuvvetleri, savcılar, hakimler gerekeni zaten yaparlar. Bu konuda hiç bir şüphemiz yoktur.

6-Burada imzası olanlar olarak bugüne kadar federasyon için yaptıklarımız kamuoyu tarafından yakınen bilinmektedir. Çizgimiz; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldur. Bu yolda azim ve kararlılıkla ilerleyeceğimiz açık ve net bir şekilde bilinmelidir. Cumhuriyet ve Cumhuriyetin kazanımlarını korumak ve geliştirmek bizim için en büyük hedeftir. Dün olduğu gibi bugün de doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadan yürümeye devam edeceğiz.

7-Toplumun karşısına “hak, hukuk adalet” talepleri ile çıkıp, genel kurulda her türlü hukuksuzluğa imza atmaktan imtina etmeyen ve üstelik CHP Milletvekili titri taşıyan kongre divan başkanı, eski TGF Genel Başkanı Atilla Sertel’in, ‘federasyonun siyasi partilerin arka bahçesi’ yapılamayacağı yönündeki endişesini dile getirmesi, kendisinin de bu federasyonun omuzlarına basarak siyasi ikbalini kazandığı gerçeğini değiştirir mi?

8-Yukarıda saydığımız nedenlerle, şaibeli ve tartışmalı bir kongrenin ardından göreve gelen yönetim kurulunun; haksız, hukuksuz ve keyfi bir takım soyut gerekçelerle, üye cemiyetlerden herhangi birine karşı yapılacak olan herhangi bir tasarrufu, tamamımıza yapılmış bir girişim olarak değerlendirilerek, en sert şekilde ortak bir tavır koyacağımızın bilinmesini isteriz. Bundan böyle, aşağıda isimleri ve imzaları bulunan Cemiyetler ve delegeler olarak Alternatif Medya Güçbirliği Platformu çatısı altında çalışmalarımızı sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Sektörümüz zor günlerden geçerken, mevcut sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yerine, gazete sütunlarında ve ekranlarda hukuk ve demokrasi mücadelesi veren gazetecilerin mensubu olduğu bir sivil toplum kuruluşu olarak TGF’nin, kendi içinde yaşadığı hukuksuzluk ve adaletsizliklerle kamuoyunun gündemine gelmesinden de derin üzüntü duyduğumuzun bilinmesini isteriz.”
Kaynak: iha