Şampiyon olmaya beraberlik yetiyordu. Sene 1971, ikinci ligdeki son maçımız, şampiyonluk için çekiştiğimiz PTT ile. İlk yarı 0-0, sonra ikinci yarının ortalarına doğru kalemize giren o kahredici gol. Avucumuza kadar gelen şampiyonluk pır diye uçuverdi…

Bir sonraki sene yine son maç belirleyecek şampiyonu. Dört farklı galibiyet bizi birinci lige çıkarıyordu. Kent şampiyonluk kutlamalarına hazır. Kör talih! Belki de bir futbol hıyaneti. Rakip Gençlerbirliği maça çıkmadı, hükmen 3-0 galip ilan edildik. Tek gol averaj farkıyla şampiyon Kayserispor…

Bir defa karar vermiştik şampiyonluğa. Zafer dediğin tırnaklarınla kazanılmayınca tadı olmuyor. Didindik, paralandık, sonraki sene şampiyon olup lige yükseldik. Sonra arka arkaya gelen şampiyonluklar…

Kader bazen bir takımı şampiyonluk potasından döndürür, bazen küme düşme potasına atar.

Şimdi kenetlenme zamanı… Suçlu aramak, bağırmak, öfkelenmek kendi küpümüze zarar verdirir bize.

Büyük taraftar tekne su alırken, deliği kimin açtığına bakmaz, eline alır kovayı, suyu boşaltmaya koşar.

Hem bu ne ki! Alt tarafı dipte bir karış su birikti yahu; delik de ufacık. 1971 ve 72’de alabora olmuşken nasıl yeniden yüzdürdüysek tekneyi, gene başarırız inanın. Ufak bir kalafatlama yapacağız.

Haydi ey taraftar! Al eline macunu, pamuğu, malayı, keskiyi… Kalafata gidiyoruz… Okyanuslara açılacağız…