2011 de demiştim ilk..

Camiaya hediyemiz oldu.

"Türkiye'de Trabzonsporlu olmak, dünyada Türk olmak gibidir."

Bugünlerde daha bir anlamlı.

Atsız'a selam durup

Şöyle ekleyelim,

"Bin kupaya değişmem, şu öksüz Trabzonsporluluğumu... "

Türkiye bugünlerde ikiye ayrılmış;

İstanbul'un uşakları ve  Karadeniz uşakları.

Karadenizin uşaklarına "Ha uşak ha" diye destek çıkan yoktur.
Horonu oynarken kendi kendine "ha uşak ha" der.


Horonunu oynarken; kemençesini de, davulunu da; zurnasını da kendisi çalar.

Kendi çalar, kendi oynar..

Ula bu uşaklara alkış tutan da yoktur, "Eller şırım şırım" deyip kendi kendilerini alkışlarlar.

Yine ilk 2011'de demiştim.

Camiaya hediyemiz oldu.

"Trabzon'un T'si, Türkiye'nin T'sidir" 

Onlar şöyle derdi aslında işlerine gelince " Trabzon Ülkenin Çimentosudur"

Çimento olarak kalsın, yerini bilsin ama.

Bina sapasağlam olsun ama, Trabzonluların bir göz odası olmasın. Yoksa, verirler Trabzon'u, Kırım'ı alırlar.

Haddini bilsin , Trabzon. 

Yoksa bin bir iftira ile lekenirsin.

Orta sıralardayken herkesin ikinci takımı, açık ara

şampiyonluğa koşarken iftiranın bini bir para..

Vuruyorlar kendilerini deliye..

Muhsin Başkan'a selam ile;

Köyün delisi yanına gelip, 

- "Muhsin Yazıcıoğlu sen misin? " diye sorar. 

- "Benim dayı buyur" der, Muhsin Başkan. 

- "Ben bu köyün delisiyim"der dayı. 

Herkes gülüşürken, şöyle der Muhsin Başkan, 

" Olsun, biz de bu vatanın delisiyiz"

Bizim ki de o misal, kendini deliye vurmuş İstanbul Uşakları bin bir yalanla iftira atarken, Trabzon'u verip, Kırım'ı alan delilere inat, "Olsun" diyoruz, "Biz de bu vatanın delisiyiz" 

Askeriyle birlikte teröristin üzerine koşup can veren 14 yaşında Eren'iyiz bu ülkenin.

Yine ilk 2011'de demiştim.

Camiaya hediyemiz oldu. Şenol Hoca bir maç sonrası kullanınca, biraz da ona mal oldu.

"Trabzonspor kökleri Trabzon'da, dalları dünyanın dört bir yanına yayılmış koca bir çınardır."

Saratov'da bir Trabzonspor basket maçında 50 küsür Trabzonspor taraftarı vardı. Krasnoyarsk'ta bir o kadar Trabzonspor taraftarı gördüm. Gözümle görmesem inanmazdım.

En az bir Trabzonsporlu'nun olmadığı bir lokasyon olduğunu zannetmiyorum dünya üzerinde..

(Hıncal Uluç'a sevgilerle, Allah şifasını versin..)

Evet , dünyanın dört bir yanına yayılan Trabzonsporlulara şöyle seslenmek istiyorum.

Yaşadığımız coğrafyada vicdanlar körelmiş, değerler tükenmiş, kalemler satılmış.. Ruhunu İstanbul'a satmış İstanbul uşaklarının sesi gür çıkıyor.

Onlar sana destek olmayacak.

Helal olsun demeyecek..

Onlar seni tebrik etmeyecek.

 Aksine sana leke sürecek, iftira atacak, başarını küçümseyecek.. Onlar İstanbul uşağı.

Yine ilk 2011'de demiştim.

Camiaya hediyem oldu.

"Benim hemşehrilerim Trabzonlular değil, Trabzonsporlulardır"

 Ahmet Nur Çebi, kütükte benim köylümmüş. 

Yolda görsem tanımam, hemşehrim dese dönüp bakmam. 

Bir de bakın, Ordu'nun adını duymadığım köyünden Nevzat Aydın. Ayrı anadan kardeş gibi.

Derdiyle dertlensek, neşesiyle neşelensek.. 

Trabzonspor forması adamı hemşehri yapar..

Yani Karadeniz uşağı deyince, bunun Vanlısı da vardır, Elazığlısı da, Bursalısı Maraşlısı da..

Trabzonlu olmayan Trabzonsporlular candır, has hemşehrimiz, halis muhlis Karadeniz uşağıdır..

Kimse bize destek olmayacak..

Tüm dünyadaki öksüz Trabzonsporlular, napacağız,  serçe parmaklarımızdan bir birimize sımsıkı sarılıp, dünyanın en büyük horon halkasını kuracağız, "Ha uşak ha" diye birbirimize destek olacağız, günün sonunda "Eller şırım şırım" diye kendi kendimizi alkışlayacağız.

Kapanış..

Kapanışı koşulsuz kolbastı ile yapacağız..

Karadenizin uşaklarından, 

İstanbul'un uşaklarına selam olsun!