Mustafa Reşit Hocam, 

Ben sizin son yıllarda Trabzonspor’un başına gelmiş en büyük talih olduğuna inananlardanım. Yine inanıyorum ki, Ahmet Suat, Sümer ve Güneş hocalar kadar başarılı olacaksınız…

Ama bu başarı gerçekleşene dek benim bir tarafıma inme inecek be hocam… 4-0’lık galibiyette Elazığspor karşısında bile ezik oynadık, defansımızı kale önünde kurduk. 

Onur nereye kadar bu takımı kurtaracak. Bir kaleci 90 dakika boyunca hep tetikte bekleyemez ki. Onun da bazen “Eyvah, kaynananın doğum gününü es geçtik,” diye dalıp gittiği, konsantrasyonunu kaybettiği olabiliyor ve Kasımpaşa maçındaki gibi hiç beklenmedik gol yiyebiliyor.

Tamam, varsın güzel top oynamayalım… Varsın 1970’lerdeki gibi 1-0 olsun, benim olsun anlayışına sahip olalım… Ama defansı biraz kaleden uzakta kursan ne iyi olacak hocam. Yoksa her maç ömrümden bir sene götürecek ve erken terki diyarımı çocuklarım senden bilecek…

Hocam, yeri gelmişken, Onur’a bir nazar boncuğu taksak ne iyi olacak. Var mıydı yoksa? Olsun, bir tane daha olsun, iki-üç tane daha. Hatta uşağı bir de nazara karşı okutsak. Aman ha, bazı popüler hocaları seçmeyin, onlar nefeslerini Aziz Yıldırım’a kiraladı. Bir de İbrahim Akın’ın hocasından uzak durmakta fayda var, o sadece nefesini değil, ruhunu da satmış.

Bu Aykut Demir’i komando diye çok mu şişirdik hocam? Adam hakikatten  komando gibi davranmaya başladı. Bir tek dişlerinin arasında bıçağı eksik. Her an birisini tarayacakmış gibi dolaşıyor sahada. Legia maçında rakip topçuyu biçti, hakem penaltıyı ve kırmızı kartı es geçti. Ben senin yerinde olsam, Kadir’e biraz daha şans verirdim hocam.

Janko’dan bize fayda yok hocam. Alanzinhio ile yan yana koy, ortalarına hava topu at, yarı boyundaki topçu ondan yükseğe sıçramazsa n’olayım! Janko’ya verdiğin şansı biraz Emre’ye tanı. Bu çocuk iyi topçu olacak hocam, göreceksin.

Soner iyi topçu hocam, ama çok güçsüz. Maçtan sonra Alanzinhio’yu ver sırtına, 3-4 km. koşsun. Hem fiziği gelişir, hem de Alanzinhio’ya bir işe yaradığı hissini verir. Ha, Alanzinhio’yu da bu kadar kopartma takımdan. Ne bileyim, maçta tribünde oturacağına, top toplayıcı çocuklara yardım etsin, en azından topun yuvarlak olduğunu unutmasın…

Malouda’da biraz görevini savsaklar hava seziyor musun hocam? Ya Yusuf’un biraz bencilleştiği ve erken havalara girdiği hissine kapıldığın oluyor mu? Ne duruyorsun o halde hocam? Niye kulaklarını çekmiyorsun?

Henrique ve Olcan topla oynamayı fazla seviyor. Acaba diyorum, antrenmanlarda bunlara fazladan birer top versen de, topa doysalar. Yoksa her maçta seyirciye birkaç kez saç baş yoldurmayı sürdürecekler hocam. Benim için sorun yok, saçlarımı yolarım da, bunca genç insana yazık…

Giray ve Mustafa da ürkütüyor beni hocam. Keza Bamba da. Üçü birden pimleri çekilmiş bomba gibi mübarekler, ne zaman patlayacakları belli değil. Biraz garantili oynamalarını söylesen…

Şimdi diyeceksin ki, herkesi itin kıçına soktun, biz kimle takım kuracağız? Estağfurhullah hocam, hiç öyle şey yapar mıyım? Hiç Bosingwa’ya bir şey dediğimiz var mı? Öbürlerine de bir şey dediğimi filan yok, sadece biraz daha dikkat, biraz daha özen, biraz daha hırs, biraz daha aşk, biraz daha heyecan… Off, yoruldum! Hepsi bu kadar hocam…