Açık konuşmak gerekirse böylesine büyük bir maçta hiçbirimiz bu kadar rotasyonlu bir kadro beklemiyorduk. Fatih hocanın sahaya sürmüş olduğu bu kadro birçoğumuzu yanılttı diyebilirim.
Her ne kadar asıl hedef Türkiye Kupası olsa da, bu maçta Ozan Tufan'ın oynamasına kesin gözüyle bakıyordum. Galatasaray maçlarında performansı her zaman maksimum düzeye çıkmıştır.
Nwakaeme'nin son haftalarda skor katkısı verip verimli olmasına rağmen yedekler arasında başlamasına çok fazla şaşırmadım doğrusu. Fakat son haftaların formda isimleri Zubkov ve Sikan'dan en az birisini ilk 11'de bekliyordum. Onların yerine Visça ve Cham tercihi yapıldı.
Mustafa Eskihellaç hızlı ve bileklerine hakim bir oyuncu. Sol kanattan Nwakaeme kesilince, Fatih hoca o kanadı Arif ve Mustafa'dan oluşturarak hızlı hücum fırsatları düşünmüş olmalı.
Beni en çok şaşırtan karar ise forvette Enis Destan'ın başlaması oldu. Hoca, Banza'yı risk etmedi. Enis kararı tam bir sürpriz oldu. Oynadığı süre boyunca fena bir performans sergilemedi fakat talihsiz bir sakatlık yaşadı. Hırsını devreye sokarak, "Devam edebilirim!" dedi. Kendini denedi, ne yazık ki oyuna devam edemedi. Geçmiş olsun dileklerimizi iletelim.
Trabzonspor, böylesine rotasyonlu bir kadro ile başlamasına rağmen ilk yarıda beklenilenden iyi bir performans sergiledi. Bunun en önemli sebeplerinden birisi de Galatasaray'ın üzerinde baskı olmasıydı. Trabzonspor ise rahat oynadı. Kaçan çok pozisyon oldu. Maçın geneline bakacak olursak ilk yarı Trabzonspor, ikinci yarı ise Galatasaray maça ağırlığını koymayı başardı.
İlk yarının son anlarında Muslera'nın Vişça'ya yapmış olduğu müdahale net penaltı idi. Hakem ilk başta serbest vuruş noktasını gösterdi. Ardından VAR devreye girdi. Hakem Atilla Karaoğlan pozisyonu izlemek için VAR monitörüne gitti ve saçma bir şekilde ofsayt kararı çıktı!
Hayatımda ilk kez bir hakemin ofsayt pozisyonunu izlemeye gittiğine şahit oldum. Pozisyonun ofsayt olmamasına mı yanayım? Net penaltının verilmemesine mi yanayım? Bir de ofsayt çizgisinin yanlış oyuncudan çekildiği gerçeği var. Artık bu işin cılkı çıkmış durumda..
Yaklaşık 15 sene önce Trabzonspor ligde dilim dilim doğranırken tabiri caizse tüm kulüpler "dilsiz şeytan" rolünü oynadı! En azından bazı kulüpler bu haksızlıklar karşısında sessiz kalmasaydı bugün bu durum belki de bu noktalara gelmeyecekti. Sadece Trabzonspor için değil, Türk futbolu için çok kötüye giden bir durum ile karşı karşıya kalmış vaziyetteyiz...
Fatih hoca bu maçta rotasyonlu bir kadro ile sahaya çıktı ve 2 sakat oyuncu verdi. As kadro çıkmış olsaydı ve yine yenilmiş olsaydık as oyunculardan sakat verdiğimizi düşünmek istemezdim bile. Hocanın planına güveniyorum.
Oyuncu değişikliklerinde tek gözüme çarpan Nwakaeme ve Zubkov'un aynı anda sol tarafta olmasıydı. İnanılmaz sırıttı. Mutlaka hoca bir şey düşünmüştür bu konuda. Bazen olmuyor...
Tribünsel olarak sınıfta kaldığımız ortada. Maç boyu Galatasaray taraftarlarını dinledik desem yalan olmaz. Trabzonspor'da birçok taraftar grubu var ve bu gruplar ne kadar artarsa o kadar kötü bir durum. Keşke tek ses olabilsek. Maça gelen taraftarlar enerjisini oyunculara yansıtmayacaksa maça neden geliyorlar? Bunun cevabını çok merak ediyorum doğrusu. Eski tribün ruhundan gittikçe uzaklaşıyor Trabzonspor. Bu duruma acil reaksiyon gösterilmeli. Futbolcular o gücü, o enerjiyi, o ruhu, tribünden alırlar. Tribünlerin enerjisiz olması demek, futbolcuların motivasyonunun düşmesi demek. Umarım bu durum düzeltilir.
Trabzonspor tamamen Çarşamba günü oynayacağı Türkiye Kupası finaline odaklanmış durumda. Fatih hocanın ne yapıp edip sezonu kupa ile tamamlaması gerekiyor.
Başarılar Trabzonspor'um! Yolun sonu kupa olsun...