Futbolun adaleti var mı yok mu, diye hep tartışılır ya…

Dün akşam böyle bir adaletin varlığından bahsedeceksek eğer, öncelikle bu maç Beşiktaş’ın hakkı olmalıydı diye düşünüyorum. Fakat diğer yandan da bizlere dün akşam özellikle iyi bir kaleci nasıl olunması gerektiğinin dersini veren Recep ONUR Kıvrak’a yazık olacaktı diye düşünüyorum, Trabzonspor o beraberlik puanını kaybetseydi eğer!

Bu adam sanki tependen tırnağa kalecilik yapmak için doğmuş.



Milli takım kalesinin artık kimlere refize edilmesi gerektiğini sorumlularına bırakıyorum. Gerçi onlar İstanbul’dan ve ötesinden berisine bakmıyorlar ya, en azından dün akşam Recep Onur Kıvrak’ın İstanbul’daki futbola dair resitalini izleyen birileri mutlaka olmuştur diye ümit ediyorum.

Maçın daha başında, Soner’e gereksiz sarı kartını vererek, adeta Trabzonspor’u tedirgin eden, Beşiktaş’a ise özgüven aşılayan hakem Cüneyt Çakır hakkında yine yanılmadığımızı gördük.

Olcan dağınık, Soner kayıp, Yasin durgun, Sapara grip, Zokora yorgun, Halil formsuz olunca Trabzonspor’un dün akşam elde ettiği bir puanın kazanç olduğunu düşünüyorum.



İlk yarı Beşiktaş’ın o beklenen baskısını yine de iyi savuşturan Trabzonspror, 1967’ci golünü de bulunca Sapara’nın ayağından, ikinci yarı farkın açılmasını bekleyen seyircisini adeta şoka sokuyordu.

Olcay değişikliğiyle takımını bir eksik oynatmaktan kurtaran Samet Aybaba, sahada gezinen Batuhan’a daha fazla sabredemedi. Şenol Güneş kenar yönetimi ise Soner-Barış değişikliği ile arkaya yaslanmayı ve beraberliği muhafaza etmeyi tercih etti.

Hafta içi milli arada Emre Güral ve kendi milli takımında harikalar yaratan Janko’nun neden hala bu takımda yer almadıklarının izahını Şenol hocamın gerekçeleriyle açıklaması artık gerekli görülmektedir. Hocanın anlatacakları en azından taraftarın içindeki kuşkuları giderecektir. Beşiktaş birçok isimsiz gençleriyle, birçok isimli Trabzonspor’u adeta sahadan sirkülase ederken, hocanın böyle iki deli fişek oyuncudan yararlanmaması anlaşılır gibi değil gerçekten.



Hele o son çeyrekte Beşiktaş Onur Kıvrak engeline takılmasaydı, bugün kim bilir neleri konuşuyor olacaktık.

Benim anlayamadığım, hani Türk futbolunda birlik beraberlik yoktu diye bas bağırıyorduk ya; gördük işte, beş şampiyon olmuş takımızda adeta bir birleriyle 1’lik ve beraberlik içinde kardeşçe kol kola aralarında top çevirmeye devam ediyorlar. Yeter ki birisi tökezlesin, hemen ötekisi de tökezleyiveriyor, her ne hikmetse!...

Öyle ki, ben dünya üzerinde böyle fair –play içinde seyredilen bir lig daha olduğuna inanmıyorum sevgili okurlar.

Trabzonspor, çok ama çok büyük bir nimeti tepti dersek hiçte abartmış olmayız diye düşünüyorum. Böyle bir bonkörlük bir daha gelir mi bilinmez, lakin Colman bu takıma bir an önce gelmeli…



Dün akşam bir kere daha görüldü ki, Colman gibi kreatif bir oyuncuya mutlaka ihtiyaç var.

Kaybedilenin iki puan olmadığı, kazanılanın bir puan olduğu bu maçtan Trabzonspor’un çok dersler çıkarmasını diliyorum.



Ve ayrıca kenar yönetiminin Ünal Karaman sonrası o eski plansal anlamda üretkenlikten hızla uzaklaştığını düşünüyorum. Yönetimin acilen buraya bir takviye yapmasını öneriyorum. Adayım ise Küçük Hamdi!...



Bu arada büyük başkan Süleyman Seba’ya ve onu ziyaret yolunda kazaya uğrayan sevgili başkan Sadri Şener beylere acil şifalar temenni ediyorum. Basından öğrendiğimiz kadarıyla, Şenez Erzik ve Ali Yıldırım’ın, Sadri başkanı ziyaret etmemelerini ( eğer doğruysa ) esefle kınadığımı bütün kamuoyu ile paylaşıyorum…



Bütün futbol ahalisinin mübarek kurban bayramının en kalbi dilek ve niyetlerimle kutluyorum.


- - - -