ANKARA (AA) - AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, "Oda ve kuruluşların yönetim kurulları 'çoğunluk' esasına göre değil, 'nispi' esasa göre belirlensin, katılımcılık olsun, çoğulculuk olsun." dedi.

Yazıcı, Çay TV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı baro ve tabip odalarına yönelik düzenlemeye ilişkin Yazıcı, "Bu konu yıllardır tartışılan bir konu. Avukatlık yaptığımız zamanlarda hatta belki ondan da önce bu meslek odalarının seçim şekli hep tartışılır." diye konuştu.

Yazıcı, baro ve tabip odalarının genel kurul seçimlerine değinerek, şunları söyledi:

"Genel kurul yapıyorsunuz, genel kurulda seçimler çoğunluk esasına göre yapılıyor. İki liste yarışıyorsa örneğin, bir baroya kayıtlı avukat sayısının bin tane olduğunu varsayalım birisi 499 rey aldı, diğeri de 501 aldı. Bütün yönetim kurulunu 501 alan oluşturuyor. Ya başkan var zaten, başkan adayı tek dereceli seçiliyor. Yönetim kurulu üyeleri nispi esasa göre belirlensin, yani illerin milletvekili dağılımı nasıl partiler arasında nispi esasa göre belirleniyorsa baroların, tabip odalarının, buna benzer oda ve kuruluşların yönetim kurulları 'çoğunluk' esasına göre değil, 'nispi' esasa göre belirlensin, katılımcılık olsun, çoğulculuk olsun."

Demokrasinin herkes tarafından kabul gördüğüne, en önemli kriterlerinin katılımcılık ve çoğulculuk olduğuna dikkati çeken Yazıcı, şöyle devam etti:

"Odaların oluşumuna ilişkin önereceğimiz düzenleme yöntemi, demokrasinin katılımcılık ve çoğulculuk ilkelerine uygundur, bu ilkelerin gereğidir. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi yıllardır tartışılan bu sorunu çözmek gerekir. Bakın yeminli mali müşavirler, mali müşavirler oda seçimleri bu söylediğim yönteme göre yapılıyor, onu da 3-4 yıl önce değiştirdik. Nispi usule göre yönetim kurulları oluşuyor ve farklı kesimlerin görüşünü ifade edecek temsilciler de yönetim kurullarında yer alıyor. Bu, demokratik bir gelişmedir. Dolayısıyla buna hiç kimse itiraz etmez. Genelin kabulü bu yönde olur diye düşünüyorum. Sonuçta karar verecek olan Meclistir."

Yazıcı, Ankara Barosunun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkındaki açıklamalarını hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

"Başkanın kanunu ihlal ettiğini söylüyor, bir taraftan kendisi pervasızca değerlere saldırıyor, istiskal ediyor. Yani siz insanların inandığı, iman ettiği değerleri tahkir ve tezyif etmeden düşünce ve kanaatinizi, eleştiri hakkınızı kullanma becerisinden yoksun musunuz? Bunu, o güce dayanarak yapıyor. Orada çoğulculuk olsa eminim ki bu konular tartışılır, birileri de farklı görüşü varsa onu ifade eder, daha sağlıklı karar çıkar."

- "Hiçbir parti darbeyi ima edecek sözlü söylem, yaklaşım içerisinde olamaz"

Darbe ve rejim tartışmalarına da değinen Yazıcı, "CHP maalesef bizim tarihimizde özellikle çok partili demokratik siyasi hayatımızda hep darbeden, darbecilerden yana olmuş. 60'ta onlarla beraber, 70 muhtırasında gene CHP kökenli kişiler gelmiş Başbakan yapılmış, 80'de bunların görünürlüğü var, 28 Şubat post-modern darbe sürecinde aktör konumunda." dedi.

Hayati Yazıcı, 2007'de cumhurbaşkanı seçim sürecinde Anayasa Mahkemesinin 367 kararı öncesinde, AK Parti'ye kapatma davası açılmasında CHP'nin söylemleri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bütün bunları birlikte değerlendirdiğinizde, özellikle CHP sözcülerinin darbe anlamına gelecek sözcükleri kullanma konusunda çok daha hassas, titiz olmaları gerekiyor. Hiçbir demokratik ülkede, hiçbir parti darbeyi ima edecek sözlü söylem, yaklaşım içerisinde olamaz. Ama CHP'nin bir il başkanı, 'Bunlar gidecek ama seçimle ama başka yolla.' diyor. Ne demek başka yol? Bunu söyleme lüksü yok."






Kaynak: aa