Dünkü maça ev sahibi takım baskıyla başladı ki ev sahibi takımların ilk dakikalarda baskı yapması beklenen bir durumdur. Neyse ki 15.dakikadan itibaren Trabzonspor oyunda dengeyi sağladı ve ataklar başladı.

16.dakikada Wakeme’den görmeye alışık olduğumuz gibi soldan içeriye öyle müthiş girdi ki kaleci ile karşı karşıyayken, Ali Şaşal’ın kapattığı yere vurmak yerine aynı güzellikte Ekuban’a pas verseydi daha maçın başında atılacak gol maçın seyrini değiştirebilirdi.

Avcı hoca ilerleyen dakikalarda değişik bir taktik deneyerek Marlon’u ileri çıkartıp Wakame’nin harika paslarıyla buluşturdu fakat Marlon etkili ortalar yapamadığı gibi sıfıra inerek dışarıya paslar çıkartamadı. Çünkü Marlon bunları yapabilecek kalitede bir sol bek değil. Üstelik Marlon ileri çıkınca Wakame biraz daha içeri girmek zorunda kaldı ve Sivasspor’un çok sert ve etkili stoperleri ile ön liberoları arasında kayboldu.

Trabzonspor hücuma geçiş oyunlarını gayet hızlı yapmasına, ara ara kontra atak yakalamasına rağmen ceza sahası içinde kalabalıklaşamadı. Oyunu rakip ceza sahasına yıkabilecek ve gol şansını artıracak set hücumunu yapamadı. Bunu yapabilmesi için beklerini ve ön liberolarını hatta stoperlerini ileri çıkartarak ileride etkili pres yapan, dönen topları toplayarak atak tazeleyen bir orta sahaya ihtiyaç var.

Marlon orta saha özellikli hücumcu bir bek değil. İleri çıkınca neler yapamadığını gördük. Hüseyin hem sağ bek hem de üçlü savunmada oynayınca boş bıraktığı mevkiye Yusuf Sarı yardıma gitmek zorunda kaldı ve Yusuf Sarı bir nevi sağ bek gibi oynayıp ileri çıkamadı. Kaldı ki Yusuf Sarı’dan ilk onbir oyuncusu olmaz. Yusuf Sarı hamle oyuncusudur. On numarada etkisiz kalan Yunus Mallı sağ kanada, Flavio gibi ön tarafta etkili basan, enerjik bir futbolcu on numara mevkiine alınsa, Trabzonspor hücumda kalabalıklaşır, set hücumu yapar ve golü bulurdu.

Avcı’nın gelecek planlarında Baksetas 8 numara ve önünde Yunus Mallı 10 numara. Ancak Bakasetas ve Mallı beraber olmuyor. Ataklarda rakip ceza sahası içinde öncelikle Bakasetas olmak üzere en az 3 Trabzonsporlu futbolcu bulunması gerekiyor. Ancak üç dört pozisyon dışında Bakasetas’ı rakip ceza sahasında maalesef göremedik. Bakasetas birçok kere 6 numara gibi geriden top çıkarmakla meşguldü. Kontrollü futbol ve savunma önceliği için Parmak ve Bakasetas’ı orta sahanın gerisinde oynatıp, hala daha formunu bulamayan Yunus Mallı’yı on numara mevkiinde 80 dakika oynatmakta neden inat ediyor anlamakta zorlanıyorum.

Sevgili hocam dördüncülüğü garantilemeden, üstelik Gs’ın yenildiği ve muhtemelen Fb’nin de yenileceği bir haftada ikincilik şansımız varken gelecek sezonun planlaması adına böyle mantıksız fantazilere kaçmak size yakışmadı. Dört oyuncunun kiralık oynadığı, bazı futbolcuların gönderileceği kadroda gelecek sezon planlaması yapmak hangi akla hizmet? Madem gelecek sezonun planlamasını yapıyorsun sok oyuna Safa Kınalı’yı, Faruk Can’ı, Serkan Asan’ı da gençleri bir görelim.

Tamam, yaptığın transferler isabetli. Yunus Mallı’yı ısrarla istediysen vardır bildiğin bir şey diyerek sabrediyoruz da, Yunus Mallı’ya evlat olsa 80 dakika sabredilmez. Ne takım savunmasına katkı yapabildi, ne de hücumlarda bir yaratıcılık gösterebildi. Bilakis tehlikeli bölgelerde kaybettiği toplar ani Sivasspor atağı olarak geri döndü. Bazı futbolcular geç adapte olurlar. Belli ki Yunus’da bunlardan biri. Ancak baktın gördün -ya da göremedin? Çıkart Yunus’u al Flavio’yu takımın hücumlarına bir dinamizm kat. Yunus’u kazanmak için iki puanı riske atma.

Avcı hocanın eleştirilecek tarafları var elbette ancak elindeki hamur da ortada. Bu hamurdan Trabzon pidesi beklemeyin. Bu hamurdan olsa olsa kır pidesi çıkar. Malzeme eksik. Takımın ciddi bir bek sorunu var. Dünkü maçta Gradel’in karşısına tehlikeli ve patlayıcı madde gibi Hüseyin vardı. Sağ kanatta sorun yaşamadık gibi görünse de bu, Yusuf Sarı ve Edgar’ın sürekli olarak Hüseyin’in açıklarını kapatmaları sayesindeydi. Ceza sahası içinde bir pozisyonda Gradel’e yaptığı hareketle yüreklerimizi ağzımıza getirdi. Marlon malum.

Avcı’nın kulübesinde hamle oyuncusu sorunu da var. Devre arasına kadar da yaratıcı orta saha sorunu vardı. Sağ ve sol santraforların alternatifleri yok. Tek forvet Djaniny ve alternatifi ahı gitmiş vahı kalmış Afobe.  Djaniny’nin olmadığı Erzurum ve dünkü Sivas maçlarında hem pozisyon hem de gol sorunu yaşadık.

Djaniny her yönüyle komple bir forvet. Ekuban sırtı kaleye dönük oynayamıyor. Oysa Djaniny sırtı kaleye dönük de oynar, adam eksiltir, ikiye birler, ver kaçlar, patlayıcı koşular ile ceza sahasına girer. Dünkü maçta Djaniny olsaydı maçın seyri çok farklı olabilirdi.

Velhasılı kelam Avcı hoca bu dar kadro ile sinekten yağ çıkartsa da dünkü puan kaybı ona yazar.

Ancak bu demek değildir ki hemen hocayı yerden yere vuralım. Futbolcularda olduğu gibi dönem dönem teknik direktörler de formsuz olabilirler ve hata yapabilirler. Her insanın hata yapma hakkı hatta lüksü vardır. Öncelikle verilen emeğe ve iyi niyete saygı duymalıyız. Olumlu, yapıcı eleştirilerimiz ile sabır göstermeye devam etmeliyiz. Yoksa altı ayda bir hoca değiştirmeye ve başarısızlığa mahkum oluruz.

Rakibin Çatladıkapıspor değil ki hemen gol atalım. Puanlar aslanın midesinde ve artık her takım ölümüne oynuyor.

Mesele sabırsız Trabzonspor taraftarı gelecek sezon Avcı’ya gereken sabrı gösterip istikrarı mı seçecek yoksa bir puan kaybında homurdanmaya, çatlak sesler çıkartmaya başlayıp altı ayda bir hoca değiştiren bir takım olmaya devam mı edecek.

Trabzonspor, hataları olsa da bünyesine en uygun olan, doğru hocayı bulmuştur ve sonuna kadar sabır göstermelidir. Sabır, sabır, sabır… Sabrın sonu selamettir