Deri bütün vücudumuzu dıştan saran tabakadır. Vücudun en büyük ve en geniş duyu organıdır. Dokunma duyumuzu oluşturur. Çok sayıda görevi vardır. Reseptörlerin çeşidi bakımından zengindir. Bu farklı nitelikteki reseptörlerle vücudu çevrede meydana gelen sıcak ve soğuk gibi ısı değişimlerine karşı haberdar eder. Basınç değişimlerini algılar. Ağrı duyusunu alır. Deri epitel doku ve temel bağ dokudan oluşur.

Epitel Doku:

Hayvanlarda vücudun dış yüzeyi ile vücut boşluklarını ve organların içini döşeyen dokudur. Hücreleri arasında boşluk ya yoktur ya da oldukça azdır. Kılcal damar ve sinir taşımaz. Beslenmesini hemen altında bulunan ve kılcal damar bakımından zengin olan bazal membrandan difüzyonla gerçekleştirir. Hücreleri yassı, kübik ve silindirik olabilir. Dört temel görevi vardır. Bunlar koruma, salgılama, emme ve duyuları almadır.

Örneğin,

  • Organları fiziksel, kimyasal, mekanik etkilerden ve mikroplardan korur.
  • Ter, yağ, hormon ve gözyaşı gibi salgılar üretip salgılar.
  • İnce bağırsaklarda sindirim sonucu oluşan besinlerin emilimini gerçekleştirir.
  • Vücudun içinden veya dışından gelen uyarıları alır ve nöronlara aktarır.

Epitel doku bulunduğu yere ve görevlerine göre üçe ayrılır. Bunlar örtü epiteli, duyu epiteli ve salgı epitelidir.

Örtü epiteli vücudun dış ve iç yüzeyini örter. Hücreleri arasında boşluk taşımaz. Bu durum özellikle deri yoluyla mikropların vücuda girmesinin önlenmesi ve vücudun su kaybının engellenmesi bakımından önemlidir. Hücreleri yassı, kübik veya silindirik olabilir. Tek veya çok katlı örtü epiteli gibi çeşitleri vardır.

Salgı epiteli farklı özelliklerde salgı maddeleri üretir ve salgılar. Sadece bir hücreden oluşan salgı hücrelerine goblet hücreleri denir. Sindirim ve solunum borusunda bulunan goblet hücreleri mukus üretip salgılar. Çok hücreli salgı bezlerinin kanalsız olanları hormon üretir. Kanalı olanları ise ter, süt, gözyaşı ve mide özsuyu gibi sıvılar üretir.

Duyu epiteli reseptör olarak görev yapan hücrelerden oluşur. Gözdeki fotoreseptörler, dil ve burundaki kemoreseptörler ve deri ile kulaktaki mekanoreseptörler epitel hücrelerinden oluşur.

Temel Bağ Doku

Temel bağ doku hücreler, ara madde ve liflerden oluşur. Hücreleri arasında büyük boşluklar bulunur. Bu doku,

  • Vücudun doku ve organlarının arasını doldurur, onları birbirine bağlar.
  • Yumuşak organlara mekanik etkilere karşı destek sağlar.
  • Bakteri ve virüs gibi mikroplara karşı koruyuculuk yapar.

Birbirinden çok farklı özellikler taşıyan hücrelerden oluşur. Bu hücreler fibroblastlar, mast hücreleri, makrofajlar, plazma hücreleri ve melanositlerdir. Fibroblastlar bağ doku liflerini sentezler. Mast hücreleri heparin ve histamin salgılar. Makrofajlar vücuda giren mikropları yok eder. Melanositler taşıdıkları melanin pigmenti sayesinde dokuya renk verir. Plazma hücreleri bağışıklıkta, antikor sentezinde görev yapar. Ara maddede kollajen lifler, elastik lifler, ağsı lifler ve jelatinimsi sıvı bulunur. Kollajen lifler doku ve organlara direnç sağlar. Ağsı lifler doku ve organların arasını doldurarak desteklik verir. Karaciğer, dalak ve lenf düğümlerinde fazlaca bulunur. Lastik gibi uzayabilen elastik lifler alveollerin ve kan damarlarının yapısına katılır, deriye esneklik kazandırır.

Üst Deri (Epidermis)

Derinin en dış kısmını oluşturur. Çok katlı epitelden yapılmıştır. Kan damarı ve sinir taşımaz. Besin ihtiyacını alt kısmındaki dermisten sağlar. Hücreleri çok sıkışık olup aralarında boşluk bırakmaz. Bu durum mikropların vücuda girmesinin engellenmesi ve vücudun su kaybının azaltılması bakımından önemlidir. Üst deri kendi arasında iki kısma ayrılır. Dış kısmı korun tabakası olarak adlandırılır. Korun keratinleşmiş ölü hücrelerden oluşur ve sert yapılıdır. Deriyi vurma ve çarpma gibi mekanik etkilere, kimyasal maddelere ve mikroplara karşı korur. Sürekli olarak yenilenir.

Korun tabakasının altındaki kısma malpighi tabakası denir. Malpighi canlı ve bölünebilen hücrelerden oluşur. Deriye renk veren melanin pigmentini bu tabakanın hücreleri sentezler. Melanin pigmentleri vücudu zararlı ışınlardan korur. Üst derinin kalınlığı homojen değildir. Örneğin avuç içi ve ayak tabanında fazlaca kalındır.

Alt Deri (Dermis)

Alt deri bağ dokudan yapılmıştır. Yapısında kan damarları, lenf damarları, düz kaslar, ter bezleri, yağ bezleri reseptörler ve kıl kökleri bulunur. Ayrıca kollajen ve elastik bağ doku liflerini içerir. Alt derinin tabanında bir yağ tabakası bulunur. Yağ tabakası deriyi basınca ve çarpmalara karşı korur. Özellikle soğuk sularda, kutuplarda ve dağlarda, yani soğuk ortamlarda yaşayan memelilerin derisinin tabanındaki yağ tabakası çok kalındır ve vücut ısısını korur. Alt deride dokunma ve basınca duyarlı mekanoreseptörler; soğuk ve sıcağa duyarlı termoreseptörler ile ağrı reseptörleri bulunur.

Derideki bazı reseptör çeşitleri aşağıda verilmiştir.

  • Meissner cisimciği: Özellikle parmak uçları gibi derinin kılsız bölgelerinde bulunur. Hafif dokunma duyu-sunu algılar. Örneğin çok küçük bir böcek deri yüzeyinde meissner cisimciği sayesinde fark edilir.
  • Ruffini cisimciği: Sıcağa duyarlıdır.
  • Krause cisimciği: Soğuğa duyarlıdır.

Soğuğa duyarlı reseptörlerin sayısı sıcağa duyarlı reseptörlerin sayısından birkaç kat fazladır. El ve yüz gibi dış ortamla doğrudan temasta olan vücut kısımlarında soğuk reseptörleri hem az sayıdadır hem de derinde yerleşmiştir.

Pacini cisimciği: Basıncı, kaba dokunmayı ve gerilme duyularını almakla görevlidir. Avuç içi, ayak tabanı, derinin derin kısımları, eklemler ve çeşitli iç organlarda bulunur.

Serbest sinir uçları: Acı ve ağrı duyularını hisseder. Derinin her tarafına yayılmış durumdadır.

Kıl kökü reseptörü: Bir çeşit dokunma reseptörüdür. Çok hafif dokunma duyularının kuvvetlenmesini sağlar.

Derideki reseptörlerin hiçbiri homojen bir şekilde vücuda yayılmamıştır. Bu durum vücut kısımlarının farklı işlevleriyle yakından ilgilidir.

Derinin Görevleri

  • Bir duyu organı olarak görev yapar. Dokunma, basınç, sıcak, soğuk ve acı duyularını alır.
  • Vücudu mekanik etkilere ve çarpmalara karşı korur.
  • Vücutla dış ortam arasında bir bariyer oluşturur. Bağışıklık sağlar. Toz ve mikropların vücuda girmesini önler. Ezilmedikçe veya kesilmedikçe mikropları geçirmez.
  • Sentezlediği melanin pigmenti yardımıyla vücudu mor ötesi gibi güneşin zararlı ışınlarından korur.
  • Güneş ışınlarının yardımıyla D vitamininin öncülünden D vitamini sentezler ve altındaki yağ dokuda depolar.
  • Gaz alışverişi yaparak solunuma çok az da olsa yardımcı olur.
  • Boşaltıma yardımcı olur. Terlemeyle su, tuz ve üre gibi maddeleri vücuttan uzaklaştırır.
  • Vücudun su kaybetmesini büyük oranda engeller. Böylece vücudun su miktarını korur.
  • Ter bezleri, yağ bezleri ve kan damarları aracılığıyla vücut ısısını düzenlemeye yardım eder. Örneğin vücut sıcaklığı arttığı zaman derideki kan damarları genişler ve derideki damarlarda akan kan miktarı artar. Soğuk havalarda bunun tam tersi olur.
  • Belli bir dereceye kadar vücuda şekil verir ve estetik kazandırır.