Benim yazılarımı okuyan çoğunluk bilir her yazımı şu cümle ile bitiriyordum. “ Anadolu Neferi Trabzonspor bir gün şampiyon olacak. “ Artık bu cümleye gerek kalmadı çünkü; Trabzonspor şampiyon oldu. Trabzonsporlu çocuklar özellikle gurbette olanlar 30 Nisan’dan sonra ki pazartesi okula gittiklerinde sınıfta bir halk kahramanı gibi karşılandılar, onurlandırıldılar. Trabzon’daki öğrenci kardeşlerimiz ise süreçte her galip geldiğimiz hafta okulda bir panayır mutluluğu içindeydiler, Şampiyon olduğumuz haftada şehir bir karnaval ortamına büründü.

Mutluluğun her tonunu yaşadık, yeni kuşağı kazandık, 1980 doğumluyum 4 yaşındaydım Trabzonspor resmi son şampiyonluğunu kutlarken. 1996’da Fenerbahçe’ye kaydedilen şampiyonluğun akabinde bizi kâbuslu yıllar bekledi ta ki 2011 yılına kadar tam oluyoruz derken Federasyon bu şampiyonluğu da Fenerbahçe’ye kaydetti. Kaydetmek diyorum bu şampiyonluklarda topu biz oynadık, Tff şampiyon olarak Fenerbahçe’yi istatistiklere kaydetti, yazdı.

Avni Aker Stadı’nın çevresine çatılara tarihte iki sefer keskin nişancılar konuldu; takımı, taraftarı baskı altına almak için, birincisi 1996’daki Fenerbahçe maçında, diğeri Hacıosmanoğlu dönemi Fenerbahçe maçındaydı. Bu ve bunlar gibi binlerce sebep dizayn edilerek, haklı ve helal puanlı şampiyonluklarımız bizden koparıldı.
Yeni Akyazı stadımız şehir dışında orada derbilerde çatısına keskin nişancılar konulacak konutlar yok çevresinde, bu ve benzeri sebepleri bertaraf ederek Şampiyonluğa ulaştık. Yazmak sakıncalı gözükse de Süleyman Soylu ve Berat Albayrak gibi siyasi isimler 5-6 yıldır; Trabzon şehrine yöneltilen çoğu sportif manipülasyonu yok ettiler kalkan oldular. Bu yönden onlara sağ olun var olun demeliyiz.
Yeni kuşak çok şanslı Trabzonspor yöneticilerinin yakalarına yıllar boyunca, en az beş, on yıl şampiyon yap bizi diye asılmayacaklar. Kulübünde çok daha rahat yönetileceğini düşünüyorum, artık yönetimlerin üzerindeki şampiyonluk baskısı kalktı.

Ahmet Ağaoğlu ve yönetimlerine de bir paragraf açalım; ilk geldikleri günden bu yana sükûneti damarlarımıza işlediler. Çatlak sesler zamanla kendini faydasız görerek kayboldu. Bence şampiyonluğun en büyük sırrı da; sessiz yığınlar halinde şampiyonluk etrafında birleşmekti.

Şimdi ırmaklarda, derelerde, yaylalarda, kaldırımlarda ve metropollerde “ ŞAMPİYON TRABZONSPOR “ diye bağırma vaktidir. Yapılacak işler ise; Trabzonspor’u ekonomik olarak daha da toparlamak. Ekonomisi yeten herkes şampiyonluk forması almalı mesela. Avrupa’da başarılar yakalamak ve Trabzonspor kulübünü diğer spor branşlarında da agresif hala getirmek. Yeni kuşağı tamamıyla kazanmak onlara güzel bordo mavi günler sunmak, gaye olmalı.

Bundan sonra ki her yazımın noktasını yazıyorum.

“ Trabzonspor yarını olmayanların yarını, umudu olmayanların bugünüdür, Trabzonspor limandır, liman. “