Trabzonspor yıllardır derbi özlemine şahane bir galibiyet ile son verdi. Ersun Yanal'ın Trabzon'a adım attığı andan itibaren bu maçı heyecan ve büyük bir merakla bekledim. Sosyal medyada hoca hakkında yapılan her türlü kötü eleştiriye kulak asmadan desteğimi kendi çevreme ve bana gelen sorulara sabırla ilettim.

Nitekim maça biraz çekinge ile başladık hepimiz. İlk 20 dakikalık şoku üzerinden atan takım diri ve koşan bir mücadele ile ilk yarıda bir kaç polizyon yakalasa da golü bulamadı. İkinci yarı oldukça iyi başladık. Galatasaray'a Arena'a top vermedik, sabırla pas yaptık ve olumlu hücumlar geliştirdik. Sonucunda net bir galibiyet ile sahadan ayrıldık.

Trabzonspor bu hafta yalnızca Galatasaray'ı değil, kendini de mağlup etti. Oyuncular ayrı bir hava yakalarken yönetim ve şehir derinden bir oh çekti. 2010-11 sezonundan sonra ilk kez bu kadar coşku ve heyecan ile takım havaalanında beklenirken, taraftarın sosyal medyada ki paylaşımları oyuncular ve hocaya olan destekleri beni gururlandırdı.

Ersun Yanal geldiği ilk andan itibaren güzel bir 'terapi' uyguladı takım üstünde. Psikolojisi bozulan ve ruhsal bunalıma giren bu kenti sakin ve sessiz hamleler ile kendine getirdi. Bundan böyle yapılacak olan şey çok basit. Herkes kendi görevini yaparsa bu takım tekrar nasıl tarih yazar bunu herkes görmeli.

Başarıyı sağlamak adına bahane üretmeden herkes üzerine düşeni yapmalı, yapacaktırda. Trabzonsporlu olmak ayrıcalıktır dedik hep, Trabzonspor menfaatleri için çaba sarf etmek ise dik duruşluluk örneğidir. Herkesi dik duruşlu olmaya ve hakedene hakkını vermeye davet ediyorum.

Terapi uygulanabilir ve sonucu erken veya geç alınabilen bir uygulama şekli iken, bizim uşaklar bu tedaviye bir haftada cevap verirken, taraftarımız bir gecede sonucu ortaya koydu. Havaalanı, otogar, yollar, sokaklar bordo mavi...

Şimdi değilse ne zaman?