Toplantıya il başkanı Cevat Kurt, ilçe başkanı Murat Özcan, ilçe yönetim kurulu üyeleri, mahalle yönetim kurulu üyeleri ve partililer iştirak etti.

İlçe başkanı Murat Özcan, Saadet Partisinin iktidarında bütün insanlığın huzur ve saadete kavuşacağını söyledi. Özcan sözlerine şöyle devam etti;

Öncelikle bütün ilçe yönetimine ve mahalle teşkilatlarımızın üyelerine bu divan toplantımıza gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim. Bu ayki divanımız geçen aya göre daha yoğun bir katılımla gerçekleşmiş olması bizleri sevindirmiştir. Önümüzdeki toplantıda çok daha gayretli çalışarak, istenilen seviyeye geleceğimize inancım tamdır.

Geçtiğimiz Eylül ayı içerisinde birçok halkla ilişkiler ve tanıtma faaliyetlerimiz oldu. Bu ziyaretler esnasında ziyaret ettiğimiz kurumlardan Trabzon’la alakalı bilgi alışverişlerinde bulunuyoruz. Üzülerek belirtmek isterim ki ilçe sağlık müdürlüğünü ziyaret ettiğimiz esnada Trabzon’da ki intihar olaylarının 4 yıl içerisinde 10.000’de 16’lık bir artışın olduğunu öğrendik. Bu veriler bile toplumun ne hale getirildiğini anlamamız açısından oldukça düşündürücüdür.

Milli Görüşün tek temsilcisi olan Saadet Partisinin iktidarına ne kadar fazla ihtiyaç olduğu bu ve benzer yaşanmış örnekler delildir. Çünkü biz “Önce Ahlak ve Maneviyat” prensibini benimsemiş bir teşkilatız. Amacımız insanımızın ve bütün insanlığın dünya ve ahiret saadetidir.".

Daha sonra söz alan il başkanı Cevat Kurt, Saadet Partililerin her zaman söylediklerinin haklılığını ispat ettiklerini vurguladı. Kurt sözlerini şöyle sürdürdü;

Bizler Saadet Partililer olarak bu toplumun bir parçasıyız. Haliyle bazı söylemler ve işlerden etkilenmememiz söz konusu olamaz. Zaman zaman, acaba dediğimiz anlar olabiliyor. Ancak şunu hemen belirtmek isterim ki. Erbakan Hocamızın öğütleri ve hedefleri aklımıza geldiğinde neyi neden ve niçin yaptığımızı hatırlıyoruz. Biz 45 yıllık siyasi geçmişimizde bu güne kadar ne söyledi isek hepsi tas tamam doğru ve isabetli olmuştur. Bu isabetin her zaman doğru olmasının sebebi, bulunduğumuz yer, gittiğimiz yoldur. Bunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.

Bakın size bir misalle ne demek istediğimi anlatayım. Yıl 1991 Özal dönemi ANAVATAN partisinin şaşalı yılları. 1. Körfez savaşı yapılmak isteniyor, ABD, kapitalizm ilkesini dünyada hâkim kılmak istiyor. Dönemin başbakanı Özal, 'bir koyup üç alacağız' diyor ve mutlaka bu savaşta ABD’nin yanında olmamız gerektiğini söylüyor.

Başka bir teskere görüşmesi AKP döneminde 2003’te yapıldı. Henüz AKP’liler yeni ayrılmış Milli Görüşten, Erbakan hocamızın 'Bu teskere geçerse, yedi sülalenizin alnı secdeden kalkmasa yine günahından kurtulamazsınız' sözünden etkilenerek teskere geçmedi. Daha sonra bakanlar kurulu kararı ile 7 havalimanı ve 8 deniz limanı ABD’nin Irak’ı işgaline destek olunması için verildi. O gün ekonomiden sorumlu devlet bakanı Ali Banacan dedi ki: 'Bu teskere geçmezse devlet memurlarının maaşını veremeyiz. Bu desteği verirsek 8,5 milyar dolar yardım gelecek' dedi. Yani Irak’ta çocuklar ölecek, kadınların ırzına geçilecek, insanlar ölecek. Kardeşlerim, Allah Müslümanları tarif ederken 'Onlar bir vücudun azaları gibidir. Birinin ayağına diken batsa öteki acısını hisseder' diyor. Bu inançta olmazsak iman etmiş olmayız. İman etmemişsek te yaptığımız amellerin bir kıymeti yoktur. Yani orada öldürülen, namusu kirletilen kadınlar bizim, anamız, bacımız, eşimizdir. Bunu böyle bilmek zorundayız.

İşte biz Saadet Partililer, bütün bu uygulamalara şiddetle karşı çıktık. Gidilen yolun yanlış olduğunu söyledik. Allaha hamd edelim ki, bu günahlara ortak ve destek olmadık.

Bugün bu yanlış uygulamalar nedeni ile Ortadoğu kan gölü halini almış, Kuzey Irak’ta sözde bağımsız bir Kürdistan ilan edilmiştir. Bu durum Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eder durumdadır.

ABD’yi, AB’yi, İsrail’i dost ve müttefik ilan eder, her türlü desteği verirsen, hem dünyanı hem ahiretini işte böyle kaybedersin. O bakımdan bizim durduğumuz yerden de, gittiğimiz yoldan da en küçük bir tereddüdümüz ve pişmanlığımız yoktur.”