Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski Öğretim Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Uzungöl'de yaşanan tehlikeye dikkat çekti, 'DSİ bu alüvyonları önlemek için setler yaptı ama önlemler yetersiz. Eninde sonunda bu göl bir şekilde dolacak.' diyerek daha etkili önlemler alınması gerektiğini açıkladı. Bektaş, Uzungöl'ün oluşumuna sebep olan heyelanlı bölge üzerine bir mahalle kurulduğunu da belirterek yeniden afet yaşanabileceği öngörülen bu bölgelerde yapılması planlanan kentsel dönüşümde yapılaşmadan kaçınılması gerektiği uyarısında bulundu.
Çaykara ilçesine 20 kilometre mesafedeki bin 250 metre yükseklikte yer alan ve eşsiz doğal güzellikleri ile Doğu Karadeniz'in gözde turizm merkezi olan bin 625 hektar büyüklüğündeki Uzungöl Tabiat Parkı, son yıllarda başta Arap turistler olmak üzere yeri ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldi. Son yıllarda otel, pansiyon ve iş yeri sayısının her geçen gün artışına bağlı olarak yaşanan imar kirliği sorunu ile tartışılan ve kentsel dönüşüm projesi ile gündeme gelen Uzungöl, derelerin getirdiği alüvyonlarla dolma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu açıklandı. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü'nün tersip bentleri ile önlem aldığı gölün dolma riskinin tam olarak ortadan kalkmadığı iddia edildi.


"UZUNGÖL SONSUZA KADAR KALACAK ALGISI VAR"

KTÜ eski Öğretim Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Uzungöl'ün sürekli olarak derelerin getirdiği alüvyonlarla dolduğunu belirterek gölün yok olma riski ile karşı karşıya kaldığını açıkladı. Kentsel dönüşümün göl için bir fırsat olduğunu ve bunun bir jeolojik esasta yapılması gerekliliğini vurgulayan Bektaş, şöyle dedi: 
'Uzungöl'ün jeolojik yapısını bilmek ve yeni yapılacak oluşumu da bu yapıya göre düzenlemek gerekir. Toplumda 'Uzungöl orada ve sonsuza kadar kalacak' algısı var. Böyle bir şey yok. Tüm göllerde olduğu gibi Uzungöl'ün de tıpkı bir insan gibi ömrü var. Göllerde doğar, gelişir ve ölür. Uzungöl şu anada yaşlanma döneminden gidiyor. Nasıl bir insan kendine iyi bakarsa ömrü uzun olur, Uzungöl'e de biz ne kadar iyi bakarsak ömrü o kadar uzun olur. Uzungöl'ün ömrünü sınırlayan iki temel faktör var. Birincisi önümüzdeki 50 yıldaki küresel iklim değişikliğinin sonuçları olarak, yağışlarla birlikte göle gelen su miktarı. İkincisinde Uzungöl sürekli olarak derelerin getirdiği alüvyonlarla doluyor. DSİ bu alüvyonları önlemek için setler yaptı ama önlemler yetersiz. Eninde sonunda bu göl bir şekilde dolacak. Bu konuda biz toplum olarak bilinçlenmeliyiz. Böylece gölün ömrünü uzatabiliriz. Biz bilinçsiz bir şekilde gölü kirletiyoruz. Göle atıklar atıyoruz. Göle bir takım organik maddeler giriyor ve göldeki oksijen oranını azaltarak gölün ömrünü kısaltıyor.?

'UZUNGÖL'DE AFET TUFANI YAŞANABİLİR!'
Gölün etrafındaki yerleşim yerlerinin gölün yapısının bilinerek planlanması gerektiğini ifade eden Bektaş, 'Göl bir fay zonu üzerinde doğu batı doğrultusunda uzanmış bir göldür. Fayın güney bloğu göreceli olarak yükselen bloğu olduğu için orası yan dereler ile sürekli olarak aşınıyor ve bu malzemelerde sürekli olarak göle giriyor. Geçmişte bilinmeyen bir zamanda bu yan dereler aşırı yağış neticesinde molozlar, kaya parçaları ve çamur suyla karışarak bu günkü Uzungöl mahallesinin olduğu yerden akarak gelmiş ve derenin önünü kapatarak gölü oluşturmuş. Bugünkü Uzungöl Mahallesi yani camiin arakasında kalan yerleşim yeri de bu çöken yere yapılmış. Jeolojide, 'Hal mazinin anahtarıdır' diye bir söz var. Geçmişte ne olmuşsa gelecekte de bu yaşanabilir. Bu bakımdan geçmişte Uzungöl'ün oluşmasına sebebiyet veren tufan yeniden yaşanabilir. Bu da güney yamaçtaki dere ağızlarında olur. Bugünkü Uzungöl Mahallesi de bu alüvyon yelpazesini üzerinde kurulmuş. Kentsel dönüşüm yapılacaksa bu dönüşüm de bu güney yamaçtaki alüvyon yelpazesinin olduğu yerlerde yerleşimden kaçınmak gerekir. Çünkü geçmişte olduğu gibi buralarda yeniden afetler yaşanabilir. Burası dik bir yamaç ve uzun bir vadi, buradan gelen molozlar yerleşim yerinde büyük tahribatlar oluşturur.? ifadelerini kullandı.

'GÜNEY YAMAÇTA YERLEŞİM OLMAMALI'
Karadeniz'de sahil bölgelerinde dere ağzına kurulan yerleşim yerlerinin yıllardır aynı tehlikeyi yaşadığına dikkat çeken Bektaş, 'O nedenle kentsel dönüşümde gölün jeolojik özellikleri ve geçmişte yaşanan olaylar mutlaka dikkate alınmalı. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek lazım.Bu göl bize bir mirastır. Bu göl bölgenin ekonomisinin ve turizminin dinamosudur. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalı ve bu gölü gelecek nesilleri bırakmalıyız. Güney blokta nüfus yoğunluğu olmamalıdır. O kısım daha çok parklar ve gezi alanı olarak kullanılmalı. Otel ve yerleşim yerleri kuzey yamaca yapılmalıdır.' uyarılarında bulundu.