Önce, her ne hikmetse futbol federasyonun ısrarla pazartesileştirdiği ve adeta kendi içinde yaşadığı sendromlara katkı yapmasının sağlandığı bir Trabzonspor’un ruh halinden yansıyan fotoğrafa bakıyorum!

Son iki maçını kazanmış ve tamda zirveye ortak olacak denilen bir zamanda Trabzonspor yine yeşeren umutları kökünden kurutmak isteyen bir döneme yelken açtı, dün akşam!

Gerçekten de insanın bazen isyan edesi geliyor. Hani içimden şunu demek istiyorum özellikle futbolculara(!) “ Sizin derdiniz ne? ”

Gününde paranızı mı alamıyorsunuz?
Yoğun Avrupa Kupa maçlarınız varda, Süper Lige mi konsantre olamıyorsunuz?
Gerçekten, derdiniz nedir arkadaşlar?

Türkiye’nin en büyük camialarından birinin formasını siz süs olsun diye mi üzerinize geçirdiniz arkadaşlar?

Yoksa siz Trabzonspor’u bir eşik atlama yeri olarak mı görüyorsunuz arkadaşlar?
Maç kazanılır kaybedilir, bunlar oynadığınız futbol ve büyük takım kimliğiyle illaki tol ere edilebilir şeylerdir ileriki zaman dilimlerinde, hoş  bu haliyle Trabzonspor’un da  bir şeyi hal yoluna koyacağı yok gibi!

Sezon başından beri geçmişin hak hukuk kazanımlarına dalan yönetimin ve kendi başına bir şeyleri yapmaya çalışan teknik kadronun dün akşam alenen yaşanan bir iflasıydı Eskişehirspor’a karşı kaybedilişin diğer bir izahı.
Trabzonspor’u sıradanlaştırmak isteyenlerin emellerine ulaştığı bir akşamdı, dün akşam!

Bursaspor’dan sonra Eskişehirspor’un,  Trabzon’da  ilk deplasman galibiyetini yaşadıkları ilklere bakalım daha kimler katılacak emektar Avni Aker’in çimlerine!
Maçın oynandığı saatlerde, oturduğum semtin bir kaldırımında yükselen   elektrik direğine asılmış bir bayrak gördüm. Kaldırımda tek tük insanlar vardı, yaklaştım ve bayrağa baktım. Üzerinde “Bize Her Yer Trabzon-Şampiyon Trabzonspor ” yazıyordu…
O an o sessiz sokaktan spikerin kulakları sağır eden şu anonsu yükseliyordu! Servet’ten inanılmaz bir gol…

Rakiplerine bir zamanlar cehennem şimdi ise güllük gülistanlık olan Avni Aker’i düşündüm, Servet’in bile kuşaklar boyunca yedi sülalesine anlatacağı o golün kahramanlık destanına dönüşmesine seyirci olan Trabzonsporlu futbolcuların aczini düşündüm!
Eskişehirspor,   hakkıyla bir galibiyet almıştır. Trabzonspor ise daha ligin başında her şeyini feda eden Beşiktaş’ın gerisine düşmüş, sıradan rakipler arasında mazisini aramanın haleti ruhiyesine   bürünmüş  bir yapıdadır.

Ve hâlâ zirve ile arasında iki maç mesafe olması, eğer niyetleri gerçekten bir şeyleri yoluna koymaksa; bu teknik kadro ve futbolcuların son bir şansı olarak önlerinde altın tepsi içinde durmaktadır.

Şenol Güneşin gitmesi çözüm müdür?
Belki ilk anda bir çözüm gibi gelebilir, Fakat bütün nüvesi  zedelenmiş bir camianın üzerindeki ölü toprağını atması bir Şenol Güneş le olacak iş midir, işte onu iyi düşünmek gerekir.

Trabzonspor zor günler geçirmekte!  İşte bu raddede rakipleriyle arasındaki ekonomik makası düşünüp ona göre somut kararlar almak gerekir.

Büyük takımsanız ki Trabzonspor her zaman büyük ve kudretli bir gücün sembolüdür, o zaman büyüklüğüne yakışır büyük takım gibi olma refleksini bir an önce yansıtmalıdır, yani silkinmelidir. Kimsenin sırt dönmeyeceği, küsmeye lüksünün olmayacağı, zor, fakat Trabzonspor’un yaşamaya alışık olduğu bir dönemi el birliği ve sağduyu ile atlatmaktan başka da bir seçenek yoktur zaten.

Eskişehirsporlu futbolcular şov yaparken, Trabzonsporlu futbolcuların gözlerindeki karanlığı görünce yazımın konu başlığını o anda hiç düşünmeden “ Trabzonspor Tam O Yerde ” dedim.

Yani; tamda Hugo Broos’un bıraktığı yerde!..