Trabzonspor’un alt yapısında kaleciliğe başlayan ve 1999 yılında futbol hayatını sonlandıran Alper Boğuşlu, 2001 yılında kaleci antrenörü olarak görev yapmaya başladı.

2003 yılında Trabzonspor’da kaleci antrenörü olarak görev yapan ve daha sonrasında bir çok kulüpte görev aldıktan sonra yeniden Trabzonspor’a dönen, 2009-2013 yılları arasında bordo mavili takımda önemli başarılara imza atan Alper Boğuşlu Milli Takım ve Fenerbahçe’de de görev yaptı.

HaberTS.com’un sorularına samimi cevaplar veren Alper Boğuşlu dikkat çeken açıklamalar yaptı.

1-Sansasyonel bir soruyla başlayalım hocam. Uğurcan mı ? Altay mı? 

    Bu ilk soru, bir kaç yıl önce de sorulmuştu , Milli takımlardaki performanslarını değerlendirerek 1.Uğurcan 2.Altay “ demiştim.
Ancak, bu sıralama sadece tecrübe açısından, yoksa ikisi de Ümit milli takımlara kadar kendi yaş gruplarının en iyileri ve eşit performansta idiler . 
Uğurcan , Ümit Milli takım seviyesinde Altay’a göre belki biraz daha başarılı performans göstermiştir .
    Fenerbahçe’nin kaleci transfer edeceği arayış döneminde de , sorulduğunda ‘’ Türkiye’deki kaleciler sıralamasında Uğurcan birinci sırada , Trabzonspor vermez , ardından gelen kaleci Altay’dır’’ diye cevap vermiştim .
 “Fenerbahçe’de oynayabilir mi yani ?! ‘’ sorusuna da belki şaşırmış ve güvenememiş olmalarına yol açan ‘’ Olumlu ‘’ cevabı vermiştim.  
 Sonuç olarak : ikisini eşit görüyorum . 
    Bunun yanında her birinin özelliklerinin farkı ve izahı uzun , doktora tezi gibi . Kısaca her kaleci gibi onlar da parmak izi gibi birbirinden farklılar.
 İkisinin de açılımları henüz tamamlanmadı . 
Ehil ellerde çalışmaları ve kendilerine bakmaları durumunda şu an kendilerinin hayal ettiğinden de çok daha üst düzey işlere imza atacaklarını düşünüyor, İkisini de keyifle izliyorum . 

2- Hocam zirveyi gördünüz mü ? yoksa başarılacak hedefler var mı? 

    İşimi iyi icra ettiğim konusunda kendime güvendiğim bilinir . Ortaya çıkan olumlu sonuçlar bunun kanıtı.
 Bunun yanında elde ettiklerimin içinde , hayalini bile kuramadığım aşamalarla dolu zirveler de oldu . İzninizle bir kaçının bilinmesinde yarar var : 
    İsviçre’de FİFA’nın merkezinde gerçekleşen Dünya Kaleci Kongresinde ‘’ Kaleci Antrenörlüğü yöntemlerimi ‘’ açıklayan sunum yaptım , sonunda salondan ilk söz alan katılımcı ‘’ Siz , sunduklarınızda samimi iseniz , çalıştırdığınız her kaleci A Milli takıma gider’’ deyince ,yaptığım işlerin sonuçlarını henüz tatmin edici bir şekilde görmediğimden ‘’ yok artık ‘’ algısındaydım. 
Paylaştığım ve bana çok da yetkin gelmeyen, ‘’Kalecilik uygulamalarımla’’ büyük salondaki üst düzey profesyonel kaleci hocalarını şaşırtmıştım  ama onlar haklılarmış.

Nitekim; Çalıştırdığım     3 Kaleci de 5 yıl içinde “A Milli” daveti aldı.
    Sonunda Trabzonspor’un A milli takıma davet alan 3 Kalecisinin antrenörü olarak bana da A Milli takımdan davet geldi..
     TFF ‘de çalışmaya başlayınca sayın F.Terim “ kaleci Departmanı kuruyorum başına da seni getiriyorum , programını yap “ dedi , ben de cevap olarak çok kısa “ programım hazır “ dedim .
Sayın Fatih Terim de  “ Alper hoca serbest çalışıyor ! Ne ben karışıyorum ne de kimseyi karıştırıyorum “ diye her birime ilan etti.
    Hak edene hakkını verme refleksim gibi , Hak etmediğim hiç bir şeyi de istemedim ve almadım. 
Benim için bir zirve daha olan Kurs Hocalığını İki nedenden dolayı yaptım ;  
Birinci neden : Sonuç aldım. Herkesin yapmaya çalıştığını yaptım yani bilenim – yapabilenim. İkinci neden : Kurslar müdürü ve Futbol Direktörlüğü koordinatörünün de olduğu toplantıda açıklamıştım ‘’ Hocam diplomamı bu kurslarda sizden aldım ama her attığımı on ikiden vurduğum işimde kullandığım belli başlı 10 argümanımın hiç birini burada öğrenmedim.”
Çünkü; kimse gitmediği yolu anlatamaz.
Bu güne kadar bu pozisyonda bir eğitimci değildim ama Sayın Terim bu zirve olarak nitelediğim görevi bana verdi. 
Bu güne kadar buna benzer , bir çok zirve yazabilecek durumdayım , şükürler olsun .
 Gelecekte daha da yüksek zirveleri görebileceğim hissiyatındayım . 
Çünkü kariyerimin en donanımlı halindeyim , birikim ve projelerimle yenilerini deneyimlemek için heyecanlanıyorum .
    
    Yurtdışı konusuna gelirsek; Geçmişte amatör takım seviyesinde bir deneyimim oldu . Milli takımlar için fahri olarak Merhum Gündüz Tekin Onay Hocamızın yönlendirmesiyle Hollanda’da kaldığım bir yıl süresinde , aynı zamanda bir amatör kulüpte Kaleci Antrenörlüğü yaptım . Çok verimli , keyifli ve çok öğrendiğim bir deneyimdi . Yurtdışı konusuna sıcak bakmakla birlikte çok ciddi bir teklif şu ana kadar oluşmadı . Yine ister misin ? diye sorarsanız , Evet ,çünkü dışarda da kaleciliğe katkı yapıp kalecilerin ve sporseverlerin taktirini kazanmak , aynı zamanda Ülke Kaleciliğimizi başarıyla temsil etmeyi isterim . 

3- Türkiye  kaleci yetiştirmek noktasında sınırlıydı. Bugün baktığımızda, neredeyse her takımda iyi bir Türk kaleci var, özellikle gençler. Türkiye’de kaleciliğin, dünü ve bugününü anlatır mısınız?

    İsterseniz bu soruya önce , Kant ve Hegel’ i de etkileyen Filozof / Rasyonalist 
Spinoza cevap versin . Bakınız 370 yıl öncesinde ne demiş 
    ‘’ Mevcut bir neden varsa bundan zorunlu olarak bir sonuç çıkar ama mevcut bir neden yoksa bir sonuç da çıkması imkansızdır , sonucun bilgisi nedenin bilgisine bağlıdır 
ve bu BİLGİYİ gerektirir ‘’
    Sahip olduğum BİLGİYİ uyguladığım Kalecim ;
Büyük bir amaç , olağanüstü bir proje için ilham duyar ,
Bütün düşünceleri zincirlerini koparır ,
Beyni sınırlarını aşar ,
Bilinci her yöne genişler ,
Kendini yeni , büyük ve harika bir dünyada bulur ,
Uyuyan kuvvetleri , becerileri ve yetenekleri uyanır ,
Olmayı düşündüğünden çok daha harika biri olduğunu keşfeder ,,,,,
    Olacak olanı , olmadan önce söyleyebiliyorum . ...
Bildiğiniz gibi Futbol her ülkede çok konuşulur ama genellikle olanın üzerine konuşulur ! 

    Bana göre Türk kaleciliğinin miladı:  Ocak 2014 . Peki o zaman ne demişim ona bakalım ;
‘’ TFF Kaleci Departmanı olarak Özgörümüz / Özgörevimiz ; 
Lig takımlarında oynayan kalecilerinin tamamı yerli olan ve yurt dışında da katkılı oynayan kalecisi olan bir EKOL sahibi olmak ‘’ Oldu , olacak ! ?

2014’e geldiğimizde; (Benim öğrencilerimi saymazsak) En çok oynayan 10 kalecinin sadece 1’i Türk.
    İlk sunumumda yazmıştım : Süper Lig takımlarının tamamı “Türk” olacak.
5 yıl sonra, aktif görevimden ayrıldığım süper lig haftasında, 18 takım sahaya 14 Türk kaleciyle çıktı.
İşte; ‘’ Türk Kaleciliğinin dünü , bugünü ‘’
    Kaleciliğimizin dünü için kullandığınız’ “Sınırlıydı ‘’ sözcüğü çok nezaket dolu , ben o günlerdeki durumumuzun hakkını vereyim ‘’ Adeta çöldü ‘’. 
    Maalesef her şey şansa bırakılmıştı.
 Durumu zaten kimse bilmediğinden de , özür dilerim ama amiyane tabiriyle “salla gitsin” durumu genel kabul görmekteydi.
        Kaleciliğimizin bu günü , zaten röportajın ana konusu ve artık apaçık derecede kamuoyunca biliniyor . Ne yazık ki bilgi eksikliğiyle ; Şans ve tesadüf olarak nitelendiriliyor . Tam da kimse bunları sormayacak diye düşünürken, sizin sayenizde en azından bu röportajı okuyanlar Türk Kaleciliğimizin çıkışı hakkında aydınlanacaklardır diye düşünüyorum . 
       
    Kalecilerimizin çıkış nedeni , sanıldığı gibi tesadüf veya şans değil , organizasyon ve proje. 
Artık ülkemizde işini bilip yapabilen Kaleci antrenörleri meslektaşlarım var . Eskiden olduğu gibi karanlıkta , el yordamıyla yol bulmaya çalışılmıyor . İşi biliyoruz , yapabiliyoruz .
Bugün Türk Kaleciliği için vakit , tam da öğle vakti , Güneş tepemizde , Gölgeler kayboldu.
    Şimdi izninizle o tarihteki ülke kaleciliğimizin durumuna , analizlerine bakalım .
( Çöle dönmenin... felsefi anlamını bilenlere hitaben ) 
    Süper lig kalecileri ; En çok forma giyen 10 kalecinin sadece 3 ‘ ü Türk’tü 
Volkan Demirel , Onur Kıvrak ve Tolga Zengin ( ikisi ise zaten benim öğrencilerimdi , onları çıkarırsan tek Türk Volkan Demirel ) 
1.Ligde bile 8 yabancı kaleci görev alıyordu.
 Milli takımlarda Alt yaş gruplarındaki  kalecilerinin analizi ; Son 10 yılı 
( Doktora tezi gibi , uzunca bir sunum : 160 milli maç , 116 kaleci performansların analizi )
 Çok çarpıcı sonuçlar var, bir kaçı : En çok görev ( 66 ) verilen 2 kalecinin , o günlerde , biri 2.Ligde , diğeri 3.Ligde görev alıyor ! Özellikleri , uluslararası kaleci standartların çok gerisinde. 
    Kulüplerin altyapılarındaki Kalecilik anlamındaki eksiklikler ise saymakla bitmez. 
    Kaleci antrenörlüğü kursları için zaten UEFA kendi içinde son 4 yılı tüm Avrupa’daki tespit ettiği sorunlar nedeniyle  düzenlediği 4 seminer 3 kurs sonuca bağlayarak yeni nesil kurs kılavuzu hazırlamıştı yani sorun daha hafif olmakla beraber Avrupa’nın da her yerindeydi. 
    Sonuç olarak oluşturulan 5 tavsiye :  
1-Profil eksik 2-Gerçek temelli eğitim yapılmalı 3-Teknik ekip içinde performansı değerli olabilmeli 4-Teknoloji kullanabilmeli 5-İlk etap eksiklikler , son etap yenilikler üzerine oluşturulmalı.
    “TFF ‘ de mevcut, 0 Veri tabanı” idi...
93 yıllık TFF’ de göreve başladığımda bir kaleci analizi videosu yoktu  “Şaka gibi”
Ben TFF’ den ayrılırken;  7.000 küsur analiz yüklemiştik , dünyanın hiç bir yerinde olmayan veri tabanı bıraktık .    

    Kalecilikle ilgili Google’ a girildiğinde 20.000 sonuç çıkıyordu ama hangisi yapılmalıydı ?
Denenmiş sonuç alınmış yöntem yoktu. Kalecilikte , ortada bir kavram kargaşası vardı.
Bana göre bilgi kirliliği denilebilecek kaos gibiydi .Yani ifade edeyim ki: bilmediğimizi de bilmiyorduk.
Zaten de ; Başarılı model , örnek bile yoktu.
Alper Boğuşlu ne yapar ? sorusuna cevabım her zaman çok basit olmuştur .
‘’ Yumurta tokuşturmaz , işini yapar ‘’.
Bu durumda sonuç bellidir .
‘’ Rahmetli bir yağmur verimli bir tarlaya düşerse doğa uyanır. 
Ama betonun üzerine düşerse , üstelik beton yeniyse , daha da katılaşır ‘’.
    Verimli tarlada iyi sonuçlar , kazanımlar edindik.
 
    A Milli takımda , örneğin yurtdışında maçımızı oynadığımızda analize bütün gece uçakta başlıyor,3-4 saatlik uykudan sonra, uçaktan inince direk İstanbul ofise geçiyordum 06:00  - 09:00 - 12:00 ertesi gün öğlene kadar 6 analiz hazırlıyor ve hem kalecime , hem sayfaya , hem de kulübündeki antrenörüne gönderiyordum .
    Türk Kaleci Antrenörlüğü , adeta ışık hızıyla yol alır seviyeye gelmişti.

    Burada bir açıklama yapmalıyım : Farkındayım hep yaptım / başardım vb antipatik alınmasın bendeki duygum öyle değil... Olanı yazıyorum , gerçek yerine mütevazi olayım derken yalan yazamam . Doğrudur insan egosu “haris” olunursa tehlikelidir.
Ancak; gerçek anlamda ‘’ ego ‘’ insana yararlı bir şey ama maalesef bizim dilimize olumsuzluk ifadesi olarak girmiş , tuhaf...
Kaleciliğimizde yerli yabancı olayına , Antrenörlüğümüz açısından da değineceğim :
    ‘’Yabancı hocalardan her biri benim yaptığımı bozdu...‘’ desem başım ağırmaz.
Biraz daha açık konuşup ,sert gelse de , fikrimi paylaşayım ;
    Yabancı kaleci antrenörünün ülkemizde işi ne ? Yanıt açık :Kesesini doldurmak. 
Bilgim ve tecrübemle konuşuyorum. Ülkemizde yetişen değerli Kaleci antrenörlerimizin önlerini kapatıyorlar.
 Yabancı misafirlerimiz sanıldığı gibi değerli ,donanımlı olsalar , ülkelerinden onları bize bırakırlar mı ? 
Kalecilikte sığ bilgisi olanları kandırıyorlar , hodri meydan Alper Boğuşlu TFF kaleci departmanı başkanlığı yaptı, gelsin kim gelecekse konuşalım , Aydınlatalım...
    Ülkemizdeki Kaleci patlamasını yabancı kaleci antrenörleri mi gelip yaptırdı yani ! 
Anlaşılan bugün ortada bir şaka var ama bu şakaya ben katkıda bulunmadım.

 Şenol Hocaya Beşiktaş’ı çalıştırdığı yıllarda ‘’ Kalecisi kötü oynadığı halde Şampiyon olarak bir ilki gerçekleştirdin hocam. Bu konuda da istisnasın.” demiştim.
Eğer Şenol hoca bir Teknik direktörlük dehası olmasaydı bu kaleciyle kümede kalmaya oynardı. 
 Birbirinden değerli kalecilerimize yazık değil mi ? 
Açın bakın delilli ispatlı . Benim öğrencilerimden Tolga Zengin , kaleci için en verimli , olgun zamanında kaleciliği bırakmak zorunda kalmadı mı?
Sonuç : Beşiktaş , birkaç sezon önce Ligin en formda kalecisini yüksek ücretlerle transfer etti , kaptanlık verdi şampiyon oldu , sonra kalecim paraşütsüz çakıldı , diğer taraftan buna neden olan kaleci antrenörüne her ay binlerce Euromuzu verdi. 
Taffarel , 3 Dünya Kupası Finalinde yer alan , Galatasaray kalesini de başarıyla koruyup büyük başarılara imza atan , Kalecilikte yaşayan efsane , müthiş saygı duyuyorum ...... Saatlerce yazabilirim! Fakat kaleci antrenörü olarak , bırakın oynayıp A Milliye gidecek kaleciyi , yedek kaleci bile yetiştiremedi. 
Cenk Gönen’i 2. Kaleci olarak yüksek ücret ödeyerek Beşiktaş’tan transfer etti.
 Muslera sakatlandı , Galatasaray şampiyonluğu kaybetti.
Her kulüpten benzer örnekler bulabilirsiniz.
Bu söylediklerim gerçekten uyuyanlar için uyandırma servisi gibi değil mi ?
 Bunun yanında uyuyor numarası yapanlara maalesef bir şey yapamam , bomba patlatsak uyanmazlar .
Evet çok sert yorumluyor olabilirim... ama ne yazık ki gerçek.
Çünkü analizler bunu gösteriyor...
Yani ben söylüyorum diye böyle değil.
Böyle olduğu için , ben de olanı söylüyorum.
Makas çok açıktı ! Kapattık ! Yapmacık bir mütevazilik yapmayacağım .
Ocak 2014 ‘’ TFF Kaleci Departmanı ‘’ kurulması ile Türk Kaleciliğinde bir devir kapandı , yeni bir devir açıldı.
Tabiri caizse Türk Kaleciliğinde Çağ atlandı. 
Yani ‘’ Milat ‘’ . Şu an olumlu anlamda ‘’ Üzüm üzüme baka baka kararır ‘’ misali etki var .
Genç kaleci adaylarının önünde , güçlü rol modeller var .

4- Milli takım tecrübeniz var. Size neler kattı? 

Tahminlerimin , hayallerimin ötesinde tecrübeler edindim .
Tüm Türkiye Kaleciliğini inceleyebildim , en ince ayrıntısına kadar analiz ettim . 
Şu an adeta işimde duvarın arkasını görebiliyorum .
Daha önce benim için görülemeyen buzdağımız altı misali Ülke Kaleciliğimizde artık suyun altındaki daha büyük alanı görebildim .
Edindiğim çok önemli  tecrübelerin yanında ,
Tudor ( Antrenör eğitmeni ) belgemi aldım .
Üniversite sınavına girip 4 yıl Egzersiz Fizyolojisi okudum ( önümüzdeki sınav dönemi sonunda diplomamı alıyorum ) . 
Amacım , deneme yanılma yöntemiyle ulaştığım doğruları Antrenör kurslarımızda , kaleci antrenörü adaylarımıza nasıl daha verimli aktarabilirim idi , söz konusu amaca ulaşmamın yanında kendi uygulamalarımı da güncelledim . Akademik olarak tescilli , ölçülebilir , sonuç alan uygulamalarım , sunulabilir de oldu . İşime her açıdan bakabildiğim için büyük fotoğrafı tümüyle görüp değerlendirebilmek mevcut potansiyelimi ve dolayısıyla Ülke kaleciliğinin potansiyelini yükseltti . 
    
5-  Mili takıma neler kattınız?  Kurduğunuz bir sistem var. Biraz bahseder misiniz? 

Sırası gelmişken bir kez daha  “Teşekkürler” , bu sorunun da artık sorulacağına yönelik ümidim kalmamıştı. 
‘’ Biraz ‘’ bahsedilemeyecek kadar büyük işler ama bir çok şeyi atlamış olma pahasına olabildiğince kısaltmaya çalışayım.
 Önce sorumluluk alanımızı belirledim . 
Kulüplerde alt yapı , A takım iş bitiyor ama bakın TFF ‘ de oluşturduğunuz Departman sorumluluk alanımıza :
Erkeklerde 14 yaştan A Milliye kadar , 10 grup
Kadınlarda 5 grup
Salon futbolu
Plaj futbolu 
Ampüte , Görme engelli , Özel sporcular , Riva Futbol Koleji 
( Toplam 20 grup ) 
Futbol Köyleri ( Kız- Erkek ) , 
Seminerler ( Yaklaşık 40 şehrimizde ve Kıbrıs’ta ) , 
Amatör – Profesyonel Kaleci Antrenörlüğü kursları , Seçmeler , Lig Karmaları , 
Ara Kamplar vb. vb.
Tüm gruplardaki Kaleci ve Kaleci Antrenörlerinin organizasyonunu sağladık . 
Kalecilikle ilgili kurallar belirleme , mevcut kuralları güncelleme. 
Testler , Protokoller. 
Örneğin ; TFF’ de
UEFA’dan gelen temsilcilerle toplantıya girildi.
 Fatih Hoca da var . Konu : insan hakları avukatlarıyla sorun yaşanıyor.
Alt yaş gruplarında bir mevkide iyi bir oyuncunun devamlı tercih edilmesiyle ‘’ Yedeklik sendromu” oluşuyor. Nasıl çözebiliriz ? 
Toplantıda olan , kurslarımda da Etik dersimizi veren Sayın Gülhan Gündüz Hanımefendi hocamız söz alıyor ‘’ Alper hoca zaten alt yaş gruplarına kural koydu , 2 yıldır , tüm ülkede her kaleci toplam maçların en fazla %50 ‘sinde oynayabilir.  Dolayısıyla yedeklik sendromu kaleci pozisyonunda , ülkemizde yok.
Şimdi bu konuyu toplantıda olan büyük çoğunluğun bile yeni öğrendiği gibi sayenizde , spor kamuoyu da öğrenmiş olacak . 
Gerçekten uyuyanları uyandırmak kolay.

Kaleci antrenörleri yetiştirdik .
Bilgilendirdik , belgelendirdik .
Tabi sonuç olarak insanlar sayesinde ve insanlara rağmen diyebiliriz !
Tüm ülkeyi tarama fırsatım oldu. . Antalya ‘da 24 minik kaleciyi 4 günde 24 maça çıkardım.
( normalde bir sezondaki yoğunluk )  hepsinin maç hazırlığını ve maçını ayrı ayrı kendi kaydettiğim kamera görüntülerinden analiz edip departman sayfamıza yükledim , raporladım , antropometrik ölçümlerini yaptım.
 Teori paylaştığımız toplantılar yaptık İddia ediyorum; A Milli takım kaleci antrenörü olarak dünyada böyle bir rutin yok.  Bu sayede gençlerimizin hepsini avucumun içi gibi biliyorum . O zamanlar ne gördüysem , öngördüysem , şimdi gördüklerimle birebir örtüşüyor . 
4 saat uyku , 20 saat çalışma Ne için ? 
Hak edene hakkını vermek için.
Kimsenin hakkını kimseye yedirmedim ! ( Her bir kaleci ve hoca adayı benim için kıymetli) 
Her yaş grubunda havuz belirleyip  takip ederek güncelleyerek ilerledik . Torpil olduğunu hissettiğim kampa kendim girdim , zaten her boş anımda nerde güncel kamp varsa , bir şey atlamamak adına girdim . Hangi yaşın birincisi kim , o oynayacak , en büyük başarıyı zaten bu sayede elde ettik. 
    Çok çok önemli bir konu : Önce dezavantajımızdı , tam tersi davrandık. Yetenekli olanı tespit ettik , geliştirirken koruduk , bir arkası güçlüye kurban edip de , geriden gelen nesillerin köküne kibrit suyu dökmemiş olduk . Her genç kaleci , önündeki rol modellerle ivmelendi  .
Tüm ülke kalecilerine düzgün mesajlar verdik . 
Ama ‘’ Dün ‘’ verilen mesaj neydi ?
 Bahsettiğim 10 yıllık analiz sonuçlarından çıkan mesaj ‘’Desteğin yoksa şansın yok ! ‘’ idi.
‘’ Ülkemizdeki takımların kalecilerin tamamı Türk olacak , Yurtdışında da kaliteli takımlarda , katkıyla oynayan kalecileri olan Türk Kalecilik Ekolü oluşturacağız ‘’dedim.    
    
    Milli takımlarda her kampa her hocam kamerasıyla girerdi , belirlenen protokollerimizi harfiyen uygular , asla keyfi olamazdı , her an kaydedilir , antrenman ya da maç sonrasında analiz edilir , Kaleci Departmanı sayfamıza yüklenirdi . Dünyanın neresinde olunursa olunsun günün akşamında , Kalecimiz , Kulübündeki kaleci hocası , Departmanımızın sorumlusu olarak ben izlerdik .. 
    TFF ‘den  ayrılırken , 7.000’ in üzerinde özel çekim , başka yerde bulunamayan , üzerinde çalışılmış “kaleci analizi” biriktirmiştik.
    Protokoller oluşturduk , Kaleciler ve Kaleci antrenörleri için . Yaşı küçük kalecilerimiz belirlenen davranış kodlarını içeren 6 -7 sayfa protokole yasal temsilcisine imzalatıp getirirse kampa başlardı.
  Kaleci antrenörü protokollerimiz de aynı şekilde , ülkedeki tüm kaleci antrenörlerimizin departmanımızın fahri hocaları olduklarına dair imza verirler . Aldıkları belge ehliyet gibi ömür boyu geçerli değil.
 Bilgileri güncellendiği sürece geçerli.
    Her yaş grubundaki kaleci aynı uygun ve doğru teknikle , Minik takımdan A takıma kadar gelişerek ilerler .
    Milli takımlarda görev alan kalecilerin hocalarıyla iletişim kesintisizdir . İhtiyacı olduğunu tespit ettiğimiz antrenmanlar konusunda ; yönlendirerek yaptırılan antrenmanın görüntüsü sayfaya yüklenir . İzleriz , gereken geri dönüşleri gerçekleştiririz . 
Gelişim , doğru çalışmaktan başka nasıl olabilir ?  
    FİFA Kalecilik kitabını , önceki uygun olmayan , teknik yanlışlıklar içeren, kafa karıştıran fotoğraflı olanları iptal edip orijinal fotoğrafları ile yayınlayıp , ülke Kaleci Antrenörlerine dağıttık. 
Seminerlerime katılan Tüm kaleci ve kaleci antrenörlerine Fatih Hocamızdan izin alarak TFF Kaleci Departmanı Analiz Sayfasında kendilerine özel , şifreli alan sunduk . Tüm verilerini biriktirecekleri özel alan : Antrenman - maç , görüntülü – raporlu  analizleri , sakatlık durumu vb.
Ara kamplar yaptık : Özellikle kadın gruplarında kalecilerin dünü sorunluydu. 
19 yaş gurubunu babalarıyla Beylerbeyi tesislerimize davet ettim  . Önce babalarla toplantı yaptım , durumu anlattıktan sonra , onlar tribüne biz sahaya çalışmaya çıktık .
 İlk kez 19 yaş grubunda , çalıştığımız kalecimizin Romanya’daki maçtaki müthiş katkılarıyla Elit tura kalındı.
 Şu anda o kızımız Bayan A Milli takımın kalecisi.
    Kalecisi , Milli takımlarda görev alan kulüplerdeki kaleci antrenörlerimiz başta olmak üzere , kaleci antrenörlerimizi , Kaleci Antrenörlüğü kurslarımızda , yardımcı eğitmenlik görevine davet ederek bilgilerini güncelledik .
    Kurslarımızda başarılarıyla öne çıkan genç hocalarımızı , yaş gruplarında uluslararası tecrübe de edinsinler düşüncesiyle organizasyonlarda görevlendirdik . 
Camialarına karşı manevi olarak da prestij kazandırdık .  
    Dünyada 2000 doğumlu olarak ilk A Milli daveti alan kaleci Türk.
 ( Berke Özer 17 yaşında ) kim biliyor ? Olsun, dünyada biliniyor.
    Ampüte takımında 4 kalecim var ikisinin sağ , diğer ikisinin sol kolları yok.
 İki çift eldiven veriyorum 4 kaleci giyiyor.
 Senin benim rahatım için Güneydoğuda gazi oldular.
 Fatih Karakuş Dünya şampiyonu takımda , dünyanın en iyi kalecisi seçildi.
 Ülkemizde kim biliyor ? Olsun, Dünya Ampüte Futbol kamuoyu biliyor.

Kolunun olmadığı tarafa seken top atıyorum elinden kaçırmıyor. O şu anda Ampüte Milli takım Kaleci antrenörü.
Özel sporculardaki 2 kalecimizin biri % 40 , diğeri % 60 idrak eksikliğinde ama doğru teknikleri gösterdim , başarıyla uyguluyorlar.
    Her Pazartesi ve Salı Riva Futbol koleji kalecileri ve Tüm Ülke kaleci ve kaleci antrenörlerine seminerlerde yaptığım çağrı gereği pratik Kalecilik paylaşma günümüzdü. Bunları bilenler biliyor.

6-   2010-2011'in tadı damağımızda kaldı. Bugün de potansiyeli yüksek 3 genç kalecisi var Trabzonspor'un. Uğurcan, Erce ve Arda için kısaca neler söylersiniz?

Her kaleci için söylediğimi söylerim ; 
Bahsettiğimiz seviyelere lisanslı olarak gelmiş tüm kalecilerin ,
henüz şans alıp oynamayanları bile , birbirinden değerliler . 
Bununla beraber sonuca gelirsek , bu güne kadar olduğu gibi , bu genç kardeşlerimizden
bazıları çok değerli ve ışıklar saçan elmaslar olarak vitrinlerde yer alacaklar .
Bazıları ise maalesef kömür olup sobalarda yanacaklar. 
    “ Amerika’da öğrencisinin ihtiyacı olan eğitimi veremeyen hoca kanun önünde suçlu sayılıyor”  bilgisiyle ...  sonucun “asıl sorumlusu” değerli kaleci hocası meslektaşım olacaktır düşüncemi destekliyorum . 

7- Milli takım görevinizde alt yaş gruplarını çok iyi takip ettiniz. Bugünkü performansı sizi şaşırtmayan, bu gelişimi beklediğiniz isimler kimler oldu? 

Übeyd Adıyaman
Tarık Çetin
Volkan Babacan
Harun Tekin
Mert Günok
Okan Kocuk
Gökhan Akkan
Berke Özer
Selma İzitaş 
Gamze Nur Yaman 
Uğurcan Çakır
Altay Bayındır 
Ersin Destanoğlu
İrfancan Eğribayat
Arda Özçimen
Osman Ertuğrul Çetin
Kaan Moradaoğlu

8- Yabancı kaleciler ile Türk kaleciler arasındaki temel farklar nelerdir? 

Eğitim - Mentalite , Sosyal çevre – Kültür – Hayat Şartları – Manevi anlamda soluduğumuz hava bile farklı ve benzeri farklılıklar bugün bile hep aleyhimizde. 
Sadece yetenek ve istemek konularındaki farklılıklar lehimize .
Bu farklılıkları tarttığımızda dezavantajlıyız , oyuna 1: 0 mağlup başlıyoruz .
Kalecilerimizin de Kaleci antrenörlerimizin de işlerini zorlaştırıcı bir ortamdayız.
Her meslek mensupları için böyledir.
Eğitim yetersiz ise , mensubu olan öğrenci yerlerde sürünüyor.  
Eğitim yüksek ise , göklere yükseliyor.
Amerika’da başarının formülünü şöyle ilan ettiler .
BAŞARI = İstemek + Odaklanmak + Yetkinlik ( Bilgi + Beceri + Tavır )
Bana göre söylediğim gibi, sadece “istemek” kısmındaki fark lehimize idi .
Gene de diyebilirim ki; 2014 Miladımız Sonrasında her geçen gün farkı azalttık . Vitrindeki performans kalecilerimiz , kariyer planlarında hata yapmazlar ise eminim yakında yurtdışında Türk Kaleciliği hak ettiği övgüyü alacaktır .

9 - İyi bir kalecinin arkasında yedek bekleyen kaleciyi nasıl motive edersiniz? Siz de iyi bir kaleciydiniz ancak , Şenol Güneş'in arkasında beklemek şansızlığınızdı. Siz neler hissediyordunuz, neler yaptınız? 

Çok önemli ve her dönem , her seviyede güncel bir sorun . 
Öncelikle Kalecilerle gerçekten her konuda EŞİT ilgilenilmesi gerekir . Bunun gerçekleştirilmesi çok zordur : İlgi , ilişki  ihtiyacı , stil farklılıkları , kaledeki çalışmaların derecesi , kalecilik eğitimi , günün şartları , çıkılan maçta yaşanalar , girilecek maçın gerektirdikleri , kişisel sosyal seviye gibi gibi ..... değişkenler , hassasiyetler sürekli günlük / anlık çok çabuk değişebiliyorken siz kaleci antrenörü olarak butik hizmet gerçekleştirmek zorundasınız . Konfeksiyon mantığında bir kıyafet yapıp herkese giydirmezsiniz.
Bir yandan hocalığı elden bırakmadan arkadaş olmalı.
Öte yandan , Kalecileri gerçekten geliştiriyor olmak da çok önemli.
    Şenol Güneş ‘in arkasında beklemem benim kalecilik yaşamım için belki oynayamamak açısından dezavantajdı . Ama bardağın dolu tarafından bakılırsa bu günkü işimde kulvardaki rakiplerime göre önemli bir avantaj oldu . 1980 ‘ de kaleci çalıştırmaya başlamış kaleci antrenörü bulabilir misiniz ?  Hem de A Milli takım ve şampiyon takım seviyesinde.
 Şenol hocayı o tarihlerde kiralık gittiğim 3 kısa dönem hariç maçlar öncesindeki “ genel - teknik hazırlığını hep yaptıran kişiydim. Çünkü; o zamanlarda kaleci antrenörü yoktu. Antrenman öncesi ve sırasında da ben yaptırıyordum. Yani şaka olsa da diyebilirim ki; Şenol Güneş’in de kaleci hocasıydım.
Milli takımlarda kamp sonu Beşiktaşlı futbolcu kardeşimize “ takımına gidince Öğrencime selam söyle “ dedim güldüm ve devam ettim “ Şenol hocana ama Tolga’ya değil , Tolga çok sonra öğrencim oldu “.
 Şenol Güneş’in arkasında beklemek büyük şanstı. Asıl şanssızlığım iyi bir kaleci antrenörümün olmamasıydı.

10 - Fenerbahçe maceranız kısa sürdü. Taraftar sizi Trabzonsporlu olmanız sebebiyle hedef tahtasına koydu. İşler iyi gidiyorken ayrıldınız. Süreci bize anlatır mısınız?

    Fenerbahçe’ye katıldığım dönem , kulüp tarihinin en hassas dönemiydi .
    1 Yıl süren görevime başlarken amacım ,
“ Bu güne kadar girilmemiş , takip de edilemeyecek bir yolda yürümek “ idi .
Ama maalesef “ kariyerimde hiç yürümediğim bir yolda “ buldum kendimi.
    Dediğiniz gibi ayrıldığımda , kulüp tarihinde her sezon olduğu gibi şampiyonluğun en güçlü adayı idi.
 Sonrasındaki bir başka hassasiyet olan Pandemi , tüm dünya için 
‘’ Herkesin maskelenmesi ‘’ iken , benim için ‘’ Herkesin maskesinin düşmesi ‘’ oldu. 
Meğer , asıl ‘’Pandemiden önce herkes maskeliymiş’’. 
Son söz olarak ; Beni Fenerbahçe’ye davet edene de , ayırana da müteşekkirim.

11 - 2010-2011 sezonundan sonra Trabzonspor'dan hiç teklif almış mıydınız?  Hem milli takım hem Trabzonspor'da çalışmak gündeme gelmiş miydi? 

Teklif almadım .

12 - Trabzonspor taraftarından bir kısmı da size gönül koydu. Profesyonelce yaklaşıp, destekleyenler de var. Bugün takımdaki genç kaleci potansiyelinin başında sizin olmanız gerektiğini söyleniyor. Taraftar tepkisi için çekinceniz var mı? Buzlar eriyecek mi?

Trabzonspor kariyerimde , hoca olarak 3 Hocamızla 3 ayrı dönemde çalıştım ; 
2003 - 04 Sezonunda ( Samet Aybaba ) beraber bırakmanın etik olduğu düşüncesiyle . 
2012 - 13 Sezonunda ( Şenol Güneş ) aynı düşünceyle .
2013 - 14 Sezonunda ( Mustafa Reşit Akçay ) Yönetimsel anlamda , sözleşmemde de bulunan “işime müdahale” edildiği düşüncesi ve bunun takımımıza olumsuz yansıyacağı , haklı gerekçesiyle takımımızın menfaatlerini ön planda tutarak ayrılmak zorunda kaldım .
 Bu kararlarımı ve buna benzer bütün kararlarımı , asla kendi başıma almam , her zaman futbol camiasının ileri gelenlerine danışarak veririm. ( Taktir edersiniz ki Türk futboluna ve Trabzonspor’a zarar vermesi halinde açılamayacak hassasiyet söz konusu ) 
Bu konuda son sözüm ise; Aldığım tüm kararlarımda ‘’ Aklım beni yanıltmadı , vicdanım tekzip etmedi ‘’ 


13 -  Trabzonspor idari ve teknik kadrosunu yeterli buluyor musunuz ?  Şampiyonluğa koşulan yorucu bir sezonun ardından , son haftalara kadar yarışın içinde olan , ama şampiyonluktan uzak bir Trabzonspor. 

Tabii ki “Şampiyonluktan uzak bir Trabzonspor” düşüncesi bile üzüntü verici ama
İzninizle bu sorunuzu cevaplamasam daha doğru olur , düşüncesindeyim. 

14 -  Şu gençlere dikkat edin diyeceğiniz genç kaleciler var mı?

Harika , cevap , sorunuzun içinde.
Bir cümleyle ;
‘’ Tüm genç kalecilerimize dikkat ! ‘’ 
2014 itibariyle , bu düşünceyle tespit ettiğimiz gençleri koruyup / desteklememiz sayesinde günümüzdeki ‘’Kaleci Patlaması’’ yaşandığını izninizle ve yeri gelmişken vurgulamalıyım.
Osman Ertuğrul Çetin
Kaan Moradaoğlu
Sonrasında , hoş görünüzle isim vermeden ;
2004 – 5 – 6 doğumlu çok yetenekli kalecilerimiz , önlerindeki abilerinin pozitif etkileri altındalar . Dolayısıyla kartopunun yuvarlanıp büyümesi misali pozitif etkileniyorlar  . Bunu hissediyor olmak benim çok büyük mutluluk .  Asıl büyük hayalim pandemiden kurtuluş ve  sonrası her şey normale dönünce okulların teneffüslerinde , belki kaleye bile henüz geçmemiş gençleri seçerek ilerlemek.

15 -  Yeteneklerine çok güvendiğiniz ama beklenen patlamayı yapamayan bir isim oldu mu?

Volkan Babacan , Avrupa Şampiyonası sonrasında seviye düşürdü.
Ali Şaşal Vural , şu an Süper Ligde iyi oynamasına rağmen bana göre ulaşabileceği performansının çok azına ulaşabildi .
Ertuğrul Taşkıran , daha üst seviyelerde ilerlemeliydi.
Alperen Uysal , aynı şekilde...
Zeki Ayvaz , seçimlerinin isabetsizliği nedeniyle olumsuzluklar içinde.

16 -  Kariyerinizde  bir sezona geri dönebilseydiniz hangi sezon olurdu? 

İki cevabım var 
1-En iyi sezonumu henüz yaşamadım .
2- 1987 – 88 Sezonuna.
Kalecisine gerçekten katkı yapabilen ‘’ Rehber’’ bir kaleci antrenörüyle çalışmak şartıyla dönmeyi çok çok isterdim.
Yine de şikayetim yok, yaşadığım her şeyin bana yararı dokundu ,bugün olduğum duruma getirdi.

17 -  Kariyerinizde "keşke" dediğiniz ne var? 

İlk olarak olumsuz görünen herhangi bir duruma ,refleksim ‘’ Keşke‘’  yerine ‘’ Bu durumdan çıkarmam / öğrenmem gereken ders ne ? şeklinde . 
İnsanlar hatalar yapabilir ve en çok da hatalarından öğrenir . Biri çıkıp da hiç hata yapmadım derse , yeterince teşebbüste bulunmadığı şeklinde yorumlarım .
 ‘’Keşke’’ler yerine ‘’ Dersler’’ in olduğu dünyada kural , basit / belli ; Derslerde başarılı olunca bir üst sınıfa geçiliyor.
ısrar ederseniz...
‘’ Keşke  1987-88 Sezonunda Rehber bir kaleci antrenörüne sahip olabilseydim” derim.

18-  Yabancı kaleciler takip ediyor musunuz?  Çalıştığınız kulüp tavsiye istese, yabancı genç kaleciler listeniz var mı?

    Türk ve Yabancı , İçerde – Dışarda iki kulvarda da Kaleciler takip ediyorum . Şu an çalıştığım dönemde olduğundan daha çok kaleci takip etme zamanım oluyor . Listem hep var , sürekli de güncelliyorum . Genç , Performans , Olgun gibi kategorilerde ; Kalite , Kapasite , Fiyat gibi özelliklere göre sıralamalarımı sürekli güncelliyor / yeniliyorum . Bu konuda olmazsa olmaz  İş / Hobi alışkanlığıyla ilerliyorum ama asıl beni heyecanlandıran ; Kalecime katkı vermek , kapasitesini artırmak , sınırlarını zorlamak , hayallerinin ötesine ilerlemesine , maddi manevi kazanıp kazandırmasına yardım etmek . Tavsiye istendiğinde görüşümü söylüyorum ...

19-  Trabzonspor'da kupasız bir şampiyonluğunuz var. Türkiye'nin en iyi kaleci antrenörüsünüz, bir çok kaleci yetiştirdiniz , ancak kupanız yok . Uhde midir içinizde?

Kupa kazanma konusu çok önemli , ama bana göre bu daha çok Teknik Direktörler için kriter . 
Benim ise; kaleci antrenörü olarak ;
Kazandığım kupalarım = Kazandırdığım Kalecilerim 

Çalıştırdığım kalecimin değerinin ‘’ 0 ‘’ TL’den 10 milyonlarca TL’ye yükselmesi de , 
Türk kaleci olarak Lig tarihinin en yüksek ücretini alması da benim için “Şampiyonluk” kupası.

20- Unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız bizle?

    Onur’un sakatlanmasıyla Tolga’nın ilk kez görev alacağı maçın haftasının ilk antrenmanı öncesinde sözleştiğimiz gibi Cadde Cafenin önünde buluşmuştuk ki telefonu çaldı , açtı ilk sözü 
‘’ Anne kulakların çınlayacak ‘’( Melek hanımı rahmetle analım.)
  Olumsuz anlamda kullandığı bu cümle yüzünden kendisine , gerçekten sinirle çıkıştım...
 ‘’ Devam et , söyle annene , kulakları “teşekkürden” çınlayacak ‘’dedim. 
 İçeri girip oturduk yeni dönemin hassasiyetlerini ve nasıl ilerleyeceğimizi konuştuk . İki kitap çıkardım biri temiz , diğeri okunmuş , sayfaları çizilmiş , kalemle notlar alınmış ‘’  Kitabı okumanı rica ediyorum , haftaya bu kitap hakkında yorum yapacağız !’’ dedim.
( Bütün kalecilerimle aramızda sakladığım sırlarımız beni ayna yapıyor ve onları , onlara daha iyi gösterebiliyorum ) antrenmana geçtik . Maç günü Başkanımız Sadri bey sordu ‘’ Alper hoca Tolga nasıl ? ‘’ ( O esnada Tolga’nın iyi oynayacağına bir ben inanıyorum) ‘’ Başkanım , orta saha oyuncusu kart görüp 1 hafta oynamasa ertesi maç 70 dakika çıkarırsa mutlu olur.
 Maç temposu önemli , Tolga 26 maçtır oynamıyor , bir sezon gibi.
 Bir de Tolga orta saha değil kaleci , onu geçen top gol oluyor.
 Ama siz rahat olun , şampiyon olur muyuz ? Bilemem.... ama en az gol yiyen takım biz olacağız. ‘’ Tolga’nın oynadığı 9 süper maç ile sezonu tamamladık Sadri bey de kendisine uzatılan mikrofona ‘’ En az gol yiyen takım biz olduk ‘’ diyebilmişti. 

21- Uzunca bir süredir dinleniyorsunuz.  Teklifler var mıydı?  Neden kabul etmediniz?  Beklentiniz ne? 

Bu dönem benim için “ yenilenme dönemi “ oldu . 
Kariyerimin filmini geri sarıp izledim , 
Fenerbahçe ‘de 18 kitap , TFF’ de 24 kitap , 
Trabzonspor kitaplarım , yazılı ve görsel nerdeyse tüm argümanlarımı güncelledim . 
Tabi günlük kişisel antrenmanlarıma devam ettim . 
Fenerbahçe ‘ de görevdeyken aldığım teklif , verdiğim söz nedeniyle ayrıldığımda gelen tekliflere bir dönem hayır dedim . Bazı tekliflere sadece teşekkür ettim . 2 ayrı Üniversiteden , Üniversiteyi bitirdiğimde spor yüksek okulu kaleci antrenörlüğü bölümü oluşturma teklifi aldım . 
Yine bu dönemde , fikirlerimin halatlarını bağlamamak adına ‘’ The Circle Ist ‘’ danışmanıyım ; Geçmişte olduğu gibi gelecekte de , 
‘’ Rehberliğimdeki kişileri güçlendirebilen ‘’ olmaya devam edeceğim .
Günümüzde sporcular ; Başarının , ünün , şöhretin , taraftarların , sosyal medyanın , eleştirmenlerin , seyahatlerin , sponsorların , ticari taleplerin , yarattığı inanılmaz gerilime hazırlanırken dikkatleri dağılabilir . Günlük , haftalık antrenman rutinleri tatmin edici gelebilir . Kaldırmak zordur , kamyon çarpmasından farksızdır !
    İlgi alanımız ‘’ Her kurum ve kişiyi İnanılmaz bir şekilde dönüştürebilmek ‘’
    Bundan anlaşılan yapacak çok işimiz var ! Görevlerimin başlangıç ve bitiş saati yok ! 
Yeni bir fikir günümüzde muz kadar raf ömrüne sahip ! İnsanlar henüz , 
‘’ Sorunlar ve çözümleri ‘’ görebildiklerinde ancak harekete geçtiklerinin farkında bile değiller !
     
Söz ağzımdan çıktı kulak zarları işitecek kadar hassas olanlar beni duyacak ve anlayacaklardır ...
Yine yeniden 
    Fakat bu güne kadar gerçekleştirdiklerimden çok daha geniş kapsamlı Kaleci Departmanı kurup yönetebileceğim , Kaleciler ve Kaleci Antrenörleri yetiştirebileceğim bir teklifi almayı bekliyor , 
“ Bu güne kadar yürünmemiş , asla da takip edilemeyecek bir yola girebilmek  “ için sabırsızlanıyorum .
    İyi bildiğimi ve yapabildiğimi düşündüğüm işimi özledim . Bu benim mesleğime olan aşkımı arttırdı.
Allah ömür verirse önümde kariyerimin ; 10 Altın ardından 10 Platin yıllarını , mesleğimin ilk günkü heyecanımla , birikim ve tecrübemle başlamak için sabırsızlanıyorum ...


 

Editör: TE Bilişim