Trabzonspor'un Çek oyuncusu Filip Novak, saha içindeki takımına adanmışlığı kadar saha dışındaki duruşuyla da herkesi kendisine hayran bırakıyor. Güler yüzü, esprileri ve en önemlisi hayata bakış açısı Novak’ı başka bir noktaya çıkarıyor. Saygı ve İnsanlık. Hayatını bu iki temel değer üzerine kuran Novak ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Novak, ülkesinin en ünlü müzisyeni olan dedesinden Trabzon’a, Medical Park Stadyumu’nda oluşan atmosferden takımdaki oyuncu kalitesine kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Futbola başlama hikâyeni anlatır mısın?
Her çocuk gibi küçük yaştan itibaren arkadaşlarımla sokak aralarında futbol oynamayı çok seviyordum. Futbol hayatımdaki ilk adımları doğduğum şehrin takımı Prerov'da attım. 2007'de Zlin altyapısına geçerek burada profesyonel oldum. Zlin’e transfer olana kadar futbolu hep benden çok büyüklerle oynadım ve o döneme kadar futbolculuk anlamında çok büyük hayal kurmadım. Kulübüm en alt liglerde mücadele ediyordu. Zlin’e transfer olduktan altı ay kadar sonra A takımda alındım ve o sezon 2-3 maç oynadım. O dönem hangi mevkide görev yapıyordum? Sol bek veya stoper değildim. Bazen santrafor, bazen de sol açık olarak görev yapıyordum. Hatta orta sahada da forma giydim. İkinci ligde birçok maçta santrafor olarak oynayıp çok sayıda gol attım.

Savunma oyuncusuna evrilmen nasıl oldu?
Önce santrafor, sonra sol bek, ardından orta saha ve son olarak da sol bek ve stoperde görev aldım. Mevkii anlamında yaşadığım bu gerileme sonrası ilk başlarda çok mutlu değildim. Gol atmak isteyen, en kötü ihtimalle o aksiyon alanı içinde yer almayı arzulayan bir oyuncuydum. Bu değişim Jablonec takımında başladı. Takımda yaşanan sakatlıkların ardından sol bek pozisyonu için oyuncu arayışı başladı. Bu bölge için iki adaydan biri bendim. Teknik heyet son olarak bende karar kıldı. Mutsuz olsam da kötü oynamadım. Sonrasında sevmeye başladım.

Çek ligindeki ilk maçına 2008-09 sezonunda Zlin forması altında 18 yaşında çıkma mutluluğuna erişip ardından takımının küme düşmesine tanık
olmak sana neler hissettirdi?

Takımın küme düşmesi bizi doğal olarak çok üzdü ancak bu durum aynı zamanda benim için büyük bir şans oldu. Genç bir oyuncu olarak oynama şansı yakaladım ve sürekli forma giyerek kendimi geliştirmeye çalıştım. Bu ligde oynadığım ilk maç ise benim için harikaydı. Çünkü kendi kaleme gol atmıştım. Neyse ki maçı 3-2 kazandık. Takımın ikinci ligdeyken sergilediğin performansla tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardın.

O dönem sana gelen teklifler arasından Jabloneci seçmenin sebebi neydi?
Dediğiniz gibi birçok takımdan teklif aldım ancak Jabloneci seçtim. Çünkü Jablonec başarıyı isteyen, hedefleri olan bir takımdı. Bu kulüpte kendimi geliştirip daha iyi bir takıma gitme imkânım da vardı. Seçimimi bunları düşünerek yaptım. 2014-15 sezonunda Jablonec forması giyerken ligde çıktığın 29 maçta 11 gole imza atarak lig tarihinde bir sezonda en çok gol atan defans oyuncusu olarak rekor kırdın.

O sezonla ilgili neler söylersin? 

Ülkemdeki bu rekor hala bana ait. Çok iyi bir sezondu. O sezon ligde 11, kupada ise iki gol atmıştım. Bunu başarabildiğim için kendimle gurur duydum. Ancak o sezon geride kaldı. Kendimi geliştirmeye ve takımıma katkı sağlamaya gayret ediyorum.

Bu sezon da hücum bölgesinde seni sıkça görüyoruz. Yeni bir rekor beklentin var mı?
Açıkçası çok düşündüğüm bir konu değil bu. Tabii ki gol atmak çok güzel ama ben kendimi tam anlamıyla takım oyuncusu olarak nitelendiriyorum. Dolayısıyla takım kazanıyorsa mutlu oluyorum. Rekor kırmak gibi bir beklentim yok. Tek düşüncem maksimum düzeyde takımıma katkı sağlamak. Hücumda genelde doğru zamanda doğru yerde bulunuyorsun.

Golcülük içgüdülerinin çok canlı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bu konuda şans da çok önemli. Şans yanınızdaysa top gelir sizi bulur. Atağa çıkarken içimde her zaman gol atma ve takıma ekstradan gol katkısı sağlama isteği oluyor. Duran toplarda pozisyon alırken içimden gol atacağımı düşünüyorum. Bu konuda pozitif bir yapıya sahibim.

Olumlu düşünmek gerekir. Trabzonspor’a transferin nasıl gerçekleşti?
Midtjyllan'da iyi oynuyordum. Yöneticiler ve takım arkadaşlarım yaz transfer döneminde İngiltere veya Almanya gibi ülkelere transfer olmamı bekliyordu. Teklifler aldım ancak çeşitli sebeplerden dolayı transferim gerçekleşmedi. Bu duruma üzülmüş, kulübüme ve menajerime kızmıştım. Çünkü gerçekten iyi bir sezon geçirmiştim ve iyi bir takıma transfer olmayı bekliyordum. Kış transfer döneminde menajerim Trabzonspor’un teklifinden bahsetti. Bu haber sonrası hemen internete girip takımı ve şehri inceledim. İlk gördüğüm şey çılgın taraftarlarımız oldu. Gördüklerimden sonra karar vermek
zor olmadı.


Geçen sezon ki kadrodan giden çok oyuncu oldu. Bu sezon yeni oyuncularla yeni bir yapılanmaya gidildi. Bu değişim sonrası sana göre takım olma aşaması tamamlanabildi mi?
Takım olma adına iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü hiçbir takım yüzde yüz takım olamaz. Biz kaliteli insan ve iyi oyunculardan oluşan bir takımız. Sürekli gelişiyoruz.

Hem lig hem de kupada mücadele devam ediyor. Her iki kulvarda beklentileriniz neler?
Biz iyi bir takımız. Adım adım gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kulübümüzün her kulvarda başarılı olması, her çıktığı müsabakada galibiyet alması ve zirveye oynaması gerekir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Benim beklentim iki kulvarda da şampiyonluk yaşayabilmek. Bunun için büyük mücadele vermek gerekiyor. Bu yolda taraftarımızın da desteğine ihtiyacımız var.

Teknik Direktör Ünal Karaman ve teknik heyet ile ilişkileriniz nasıl?
Hem teknik direktörümüzle hem de teknik heyetle çok iyi bir ilişkimiz var. Yeni bir yola çıktık. Onlar takıma yenilikler kattılar, biz de ihtiyaçlarımızı paylaştık. Sonuç olarak iyi bir ilişkimiz var.

Taraftarlar için neler söylersin?
Çok özel taraftarlara sahibiz. Bize inanılmaz destek veriyorlar. Çok uzak deplasmanlara gittiğimizde bile kendilerine ayrılan alanı doldurup bizi çılgınca destekliyorlar. Bu her futbolcu için çok güzel bir duygudur. İşler ters gidince de doğal olarak bunun etkisini görüyoruz. Bunlar futbolun içinde olan durumlar. Daha önce oynadığım takımların taraftarları da iyiydi ancak Trabzonspor taraftarı çok özel. “Bize Her Yer Trabzon” kavramının altını tamamen doldurabiliyorlar. Gerçekten her yerdeler. Özellikle İstanbul takımlarıyla oynadığımız maçlarda stadyumumuzda inanılmaz bir atmosfer oluşturuyorlar.
Maçlardan sonra kulaklarımızda çınlama oluşuyor.

Trabzon şehri ile ilgili düşüncelerin nelerdir?
Trabzon’da ister tek, ister ailemle nereye gidersem gideyim büyük bir ilgiyle karşılaşıyorum ve her gittiğim yerden mutlu bir şekilde ayrılıyorum. Bu nedenle Trabzon’dayken başka bir ülkeyi veya yaşadığımız başka yeri özlemiyoruz. Buradayken sadece ailemi özlüyorum, onun dışında her şey çok iyi. Bu şehir size her türlü ilgiyi ve sevgiyi vermeye çalışan insanlarla dolu. Çok mutluyum.
Bu nedenle kontratımı uzatıp şehirde kalmak istiyorum.

Formunu korumak için nelere dikkat ediyorsun?
Her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Formumu korumak için de böyle yapıyorum. Bazen ekstra çalışmalar yapıyorum, bazen de sadece dinlenerek kendimi rahatlatıyorum. Yaptığım işe göre ne zaman ne yapmam gerektiğini öğrendim. Vücudumu tanıyorum ve neye ihtiyacım olduğunu biliyorum. Yapmanız veya yapmamanız gereken şeyler belli. Futbol
adına ne gerekiyorsa yapıyorum. Bazı durumlarda da futbolu kafanızdan atmanız ve başka şeylerle ilgilenmeniz gerekiyor. Bu gibi durumlarda kız arkadaşımla şehri geziyoruz. Trabzon’un hemen hemen her yerini gezdik. Bu şekilde her şey yolunda ilerliyor.

Ülkende buz hokeyi oldukça ilgi gören bir spor. Bu durumda futbolu tercih etmen nasıl oldu?
Futbolu doğduğumdan beri diğer sporlardan daha çok seviyorum. Kendimi bildim bileli futbol topuyla oynarım. Dedem de alt liglerde futbol oynamış. Belki onun da bir etkisi olmuştur ama neden futbolu seçtiğimi ben de bilmiyorum. Seçim kendiliğinden yapılmış oldu.

Buz hokeyi oynadın mı hiç?

Zamanım varsa ve fit durumdaysam arkadaşlarımla oynamayı çok seviyorum. Bu oyunu oynamak için tüm ekipmana sahibim. Çok zevkli bir spor.

Buz hokeyinde bir kariyerin olabilir miydi?
Ben tüm sporları seviyorum. Hepsini oynamaya çalışıyorum. Buz hokeyi oynasam ne yapabileceğimi bilmiyorum ama en azından elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırdım.

Ülkenin en ünlü sanatçılarından biri olan deden Pavel Novak ile nasıl bir ilişkin var ve hayatındaki rolünden bahseder misin?
Dedemle çok iyi bir ilişkim var. Özellikle çocukken yaz aylarında tüm zamanım onun yanında geçerdi. Ondan çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Çok iyi bir insan. Kendisini çok özlüyorum.

Sanat anlamında senin bir yeteneğin var mı?
Açıkçası bu konuda pek yeteneğim yok. Var dersem yalan söylemiş olurum. 10 yaşlarında dedemin yönlendirmesi sonucu gitar çalmaya denedim ama benim için sıkıcı bir durumdu. Her zaman futbol topunu tercih ediyordum. Benim aksime kız kardeşim piyano, babam hem piyano hem de gitar, kuzenlerim keman çalabiliyor. Ailemde bu konuda çok yetenekli insanlar var.

Hatta ailede sanat yerine sporla ilgilenen tek kişi benim. Şarkı söylemeyi hiç denedin mi?
8-9 yaşlarında yine dedemin yönlendirmesi sonucu şarkı söylemeyi denedim ama aşama kaydedemedim. Belki futbolu bıraktıktan sonra deneyebilirim.

Kemençe için ne düşünüyorsun?
Kemençeyi ve özellikle bu bölgedeki önemini biliyorum. Trabzon ve Trabzonsporla ilgili izlediğim birçok videoda kemençe sesi var. Kemençeye çok alıştım ve sesi de hoşuma gidiyor.

Deden futbolcu olmanı nasıl değerlendirdi?
Dedem müzik öğretmenliği yaptığı dönemde öğrencilerle birlikte spor yapardı. Sporu seven bir insan olarak bana futbol oynamam konusunda destek verdi.

Eğitimini nereye kadar sürdürebildin?
Lisede hukuk ve ekonomi bölümünde eğitim aldım. Futbolcu olamasaydım bu konularda kendimi geliştirmeye çalışacaktım. Babam futboldan önce eğitimimi sürdürmemi tavsiye ediyordu. Ben de okul eğitimi tamamladım ve futbol oynamaya devam ettim.

Vatandaşın Celustka, Inter'i deplasmanda 1-0 yendiğimiz maçta karşılaşmanın tek golünü atarak Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk golünü kaydetti. O golün yansıması sizde nasıl oldu?
Celustka’yı çok iyi tanıyorum, Zlin takımında iki genç oyuncu olarak birlikte oynuyorduk. Sürekli görüştüğüm, iyi bir arkadaşım. Şampiyonlar Ligi’nde attığı golü duymuş ve çok sevinmiştim. Üstelik yakın arkadaşımın Trabzonspor gibi büyük bir kulübün tarihine adını yazdırması da beni çok mutlu etti.

Trabzonspor’a gelme aşamasında kendisiyle görüştün mü?
Kulüpteki yetkililerimiz transfer aşamasında ilk olarak Celustka’yı arayıp beni sormuşlar. Sonrasında yine beni ilk arayan kişi de Celustka oldu. Bana, “Mutlaka Trabzonspor’a gitmelisin. Harika bir şehir ve harika taraftarlara sahip. Takım da çok iyi oyunculardan kurulu” dedi. Kendisiyle yaptığım görüşme de kararımda büyük rol oynadı.

Kendini profesyonel kariyerinin neresinde görüyorsun?
Çok fazla geleceği düşünen bir oyuncu değilim. Daha çok anı yaşayan biriyim. Her zaman önümdeki adımı düşünürüm. Önümdeki maç benim hedefimdir. Maça çıkmayı, iyi oynamayı ve takımıma katkı sağlamayı isterim. Her anı iyi değerlendirmeyi, mutlu olmayı ve insanları mutlu etmeyi hedefliyorum.

Hayatındaki dönüm noktaları neler?
Sanırım doğmuş olmam. (Gülüyor). Hayatımda çok fazla dönüm noktası var. Çek Cumhuriyeti ve Danimarka’da kupalar kazandım. Milli takımda gol attım. Şu an böyle bir durum yok ama sanırım en büyük dönüm noktası çocuk sahibi olmam olacak. Çünkü ben aileyi seven, evcimen biriyim.

Yaşam felsefeni ne özetler?
Saygı üzerine bir yaşam felsefesi oluşturmuş durumdayım. Çünkü siz insanlara saygı duyarsanız onlar da size saygı duyar. Karşılıklı saygının insanların hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum.

Golfü çok sevdiğini biliyoruz. Ne sıklıkta oynarsın?
Golf oynamayı çok seviyorum. Başkanımız aynı zamanda golf federasyonu başkanı. Kendisinin gelişiyle birlikte saha yapımının başlamasını bekliyordum ama sanırım kendisiyle bu konuda konuşmamız gerekiyor.

Dobra ve doğrucu bir insansın. Bu özelliğin artı ve eksileri neler?
İnsanların suratına her zaman doğruyu söylemek kolay değil. İnsanlar bazen doğrulara kızabilir. Bence mutsuz da etse insanlara doğruyu söylemeniz gerekiyor. Gerçekler her zaman geçerlidir.

Milli takıma düzenli olarak davet ediliyorsun. Hedefleriniz neler?
Milli takıma gitmeyi bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi olarak değerlendirebiliriz. Bir sporcu için ülkesinin milli takımda yer almak büyük bir gururdur. Liste açıklandığında ismimi görmek beni çok mutlu ediyor. Amacım sürekli milli takımda yer alacak seviyede olmak. Takımımın büyük turnuvalara katılmasına katkı vermek arzusundayım.