Öncelikle kazananı tebrik eder, diğer taraftan ülkemizi elinden geldiğince güzel temsil eden Trabzonspor’a da teşekkür ederiz.

Kendisinden, özellikle Süper ligde çok şey beklenen Trabzonspor, maalesef Avrupa macerasını erken bitirdi..

Güzel başlayan gece, ne yazık ki aynı güzellikle sonlanmadı..

Yine Bir Tutam Avuntu Düştü Umutlarımıza,

Maç izlerken şunu düşündüm: Avrupa’nın kalbur üstü futbolcularını kadrosunda bulunduran Trabzonspor özelinde düşünüyorum, neden bir türlü olmuyor?

Hatta Romalı bütün futbolcuların Trabzonspor’da olduğunu hayal ediniz, kısa bir süreliğinede olsa bunu düşünün.

Eninim bir çoklarımız  yine sonuç üretememekten endişe edeceklerdir..

Bunun izahı acaba, hep o en zayıf halkamız  olarak gördüğümüz ‘ mantalite yetersizliğimizin ‘ bizi bir şekilde durdurduğuna çare bulamayışımız mı?

Tesisse tesis, imkansa imkan, paraysa para..

Lakin, bal yapmayan arı gibi, güzel oyun, bol tesellisi olan ve sürekli iyi niyet beslenen ileriye dönük, mutlaka bir gün Avrupalıları yakalayacağız, belkide onları her kulvarda geçeceğiz dilek ve temennileriyle avunmak, bizi nereye kadar taşıyacak?

Yada bir başka deyişle, bu hep böyle mi sürecek?

İnsanın içi acıyor, oyunun bir çok evresinde muhteşem oynuyor, hatta rakibin ismine cismine takılmadan kim olduğuna aldırmadan, bir çokta pozisyon bulmuşken, rakibin bir anda gelip girdiği pozisyonları skora çevirmeleri, bunun önüne geçememek, yada çaresizce seyirci kalıp, buna bir ‘ DUR ‘diyememek!..

İç Burkan Veda,

Bu aksam ‘ Roma Olimpiyat Stadında ‘ bir Avrupa yolculuğunun daha böyle, iyi oynarken üstelik, bu veda, sahiden de iç burktu..

Mesele, ne  Cornellius’un erken sakatlanması, ne Uğurcan’ın ( belki ) oyuna konsantre olamayışı, ne de buna bağlı olarak yenilen goller karşısındaki çaresizliği..

Mesele;

Rakip, alanları istediği gibi daraltırken, oyuna toplu yada topsuz hükmedişi karşısındaki aldanışımızın analistini yapmak, seneye bi gıdım daha başarı getirir umuduna tutunmak mı?

Yada asıl üzerinde durulması gerekenin, biz bu kadarız deyip, anlık jenerasyona dayalı tesadüfi bir kaç sınır ötesi başarıyla avunmak mı?

Yani, her şey yerel olsun bizim olsun kolaycılığıyla kendi içimizde didişip o özlenen başarıya kavuşabilecek olmanın vuslatına tutunmak mı?

Bu arada Roma demişken, adı büyük, şanı büyük olsa da, Trabzonspor’dan çokta üstün olmadığını görmekte ayrıca üzüntü verici bir durum.

Aslında onların bizi yıldıran ve pes ettiren yanları, futbolun doğrularını daha bir ustalıkla yapmaları..

O’nu diyorum ya; Roma’yı yakmaya kalkmak, Roma’da yanmayı göze almakla alakalı bir durumdur “..

Yine başa dönecek olarak, hamız, daha yanmalı ve sonra pişip, belli bir kıvama gelmeliyiz..

Son tahlilde, Trabzon gibi bir futbol şehrinin Avrupa arenasından uzak kalması, neresinden bakarsanız bakınız endüstriyel anlamda da bir çok kazançtan mahrum kalmak anlamına gelmektedir..

Dünya vitrininde olmak yada olmamak, her yönden büyük camiaların kazanç yada kayıplarının orantılarıyla alakalıdır..

Sonuç olarak, taktik ve teknik detaylar oyunun gerçek sahiplerinin bileceği konular..

Trabzonspor güzel oynadı, iyi mücadele etti, lakin net bir skorla bir Avrupa yolculuğuna erken veda etti..

Unutmayınız ki, elde edemeyip üzüldüğünüz her şey, sizin ileride kazanacağınız güzel şeylerin habercisi olabilir..

Yeter ki ‘ yeise ‘kapanılmasın..

Yoksa, bir bir üzerine koyduğunuz her bir şey bir anda yerle yeksan olabilir..

Hasan Akbaş

Haberts.com