Trabzonspor'un sezona Başakşehir maçıyla başlaması fikstür olarak bence şanssızlıktı. Ligin en hazır takımı karşısında sezona başlamak Şenol Hocanın yardımcılığı dışında Süper Lig'de büyük bir takım yönetmemiş Ünal Hoca için zor oldu. Üstelik oyun anlayışı olarak kontrollü ve garanti futbolu tercih eden Abdullah Avcı'ya karşı şansı tutmamıştı. İlerleyen zamanda takımı tanıyan ve oyuncularla aile ortamı kurmaya başlayan Ünal Karaman oynatmak istediği ofansif futbolu yavaş yavaş takıma yansıtıyordu. Öyle ki 4-0'lık şaşaalı Galatasaray galibiyeti camiada şampiyonluk seslerinin yükselmesine neden oluyordu. Ünal Hoca kariyeri için hayallerindeki kulüpte hoca olmanın avantajını iyi kullandı.

Ünal Hoca ve yönetim için kırılma maçı bence Malatyaspor deplasmanıydı. Bu maç hem Onur'un hemde Burak'ın kadrodan uzaklaştırılması ve Sosa önderliğindeki takımın filizlenmesine vesile oluyordu. Üstelik Malatya maçında oynanan futbol ofansif açıdan yeterli ve olumluydu. Defansif açıdan ise bir felaketti. Rakibin her attığı şut golle sonuçlanınca kaleci Onur ile yollar o maçtan sonra ayrıldı. 

Nitekim bundan sonra Onur ile yolların ayrılmasının ne kadar doğru bir karar olduğu Fenerbahçe maçında ortaya çıkıyordu. Oyun olarak Fenerbahçe ile son dönemde yaptığı en ofansif futbolunu izlediğimiz Trabzonspor 5 6 olması gereken maçı tek farklı kazanıyordu.  Dar kadro ve rotasyona rağmen ikinci yarıdaki Başakşehir maçına ortasahada Kamil tercihiyle başlamak zorunda kalan Ünal Hoca şampiyonluğun gitmesine neden olan talihsiz bir maç oynuyordu. Üstelik oynanan oyun ofansif ve doyurucu olmasına rağmen defanstaki zafiyetler hat safaya çıkıyordu.  Onazi'nin sakatlığı ve diğer gelişmeler Ünal Hocanın ikinci Abdülkadir'i Trabzonspor'a  ve Türk futboluna kazandırmasına vesile oluyordu. Kısacası her şerde bir hayır olduğu Onazi'nin sakatlığında ortaya çıkıyordu. Abdülkadir'in yedekte başladığı maçta onu Başakşehir maçında oyuna alan Ünal Karaman fitili ilk olarak burada ateşliyordu. Belli ki Ünal Karaman'ın aklındaki futbol ve felsefe her zaman hücum eden gol ve goller atan bir takım üzerineydi. Lig gibi uzun maratonlarda bu mantalite iş yapar. Çünkü uzun soluklu maratonlarda hücum futbol başarıyı getirmektedir. Fakat ikili eleminasyon maçlarında aşırı hücum futbol oyunu tutamamaya neden olmaktadır.

Nitekim Ümraniye'ye elenen Trabzonspor bunun bir örneğidir. Yine Ünal hocanın Adana Demirspor'da Antalyaspor'a elenmesi bunun bir örneğidir.

İlerleyen haftalarda seri galibiyetler yakalayan Ünal Karaman 2010 - 2011 sezonundan sonraki en fazla puanı toplayan hoca olarak kariyer fırsatını değerlendirdi ve kendisini Ünal yapan camiasına iyi bir sezon finali yaşattı. Özellikle Beşiktaş maçındaki Yusuf resitali bunun kanıtıydı. Gelecek sezon Trabzonspor'un en büyük sorunu yine savunma olacaktır. Gol atma konusunda sıkıntı yaşamayan bir Trabzonspor izlesek de psikolojik olarak geriye yaslanan bir takım her zaman olacaktır. Önemli olan bu anlarda baskıyı kırabilecek ve kontra ataklarla skoru arttıracak bir takım olabilmek olacaktır.