Ali Kemal Sesli; İstanbul yakasındaki çok kıymetli renktaşlarımızdan…

Ali Kemal’i tribün jargonu ile ifade edecek olursak; Gurbetçi

Gençler’in kafa tayfasından ve deplasmancı gruptan. Marmara Üniversitesi

Göztepe Kampüsü’nde yaşadığı bir olayı anlatmış bize. Aslında bu

çok kısa yazı, içerisinde siyasetçilerin, sosyologların ve senaristlerin ilgi

alanına girecek hayati detaylar taşıyor.

“Meydanda en son biz, beş Trabzonlu kaldık”

Marmara Üniversitesi’nin Göztepe Kampüsü’nde resmen meydan

savaşı yaşanıyordu o gün. Kampüsün iki ayrı köşesinde öbek öbek üniversiteliler

toplanmıştı. Devrimciler bir tarafta, ülkücüler diğer tarafta…

Ellerde sopalar, kaldırımlardan sökülmüş taşlar… En keskin sloganlar,

en sert tonlarda savruluyordu gökyüzüne.

Her iki grupta yavaş yavaş birbirine yaklaşmaya başlamıştı ki, ilk fırlatılan

taş ile birlikte kıyamet koptu. Siyasi görüşleri farklı, üniversiteli

iki grup birbirine bodoslama girdiler. Kimin kime vurduğu belli değildi.

Tam bir can pazarı yaşanıyordu. Sopalar, yumruklar ve tekmeler

havada uçuşuyordu.

Çetin bir mücadele vardı ve kavgadan yılanlar tek tek meydanı boşaltıyordu.

Kafalar, gözler yarılmaya başladıkça, meydanda kalanların

sayısı oldukça azaldı. Geriye kalanlar bir elin parmakları kadar olunca

ilginç bir durum ile karşılaştık.

Evet, meydanda beş kişi kalmıştık! Ülkücü olarak ben ve iki arkadaşım

ki üçümüzde Trabzonluyduk, devrimci guruptan ise iki kişi kalmıştı.

Meydanda beş kişi kalmıştık ve karşı karşıya kaldığımız diğer iki

kişinin de Trabzonspor tribününden tanıdığımız, iki Trabzonlu arkadaş

olduğunu fark ettik. Üç ülkücü, iki devrimci toplam beş Trabzonluyduk

ve beşimizin de ortak yanı Trabzonsporlu olmamızdı.

Kimin kime vurduğunun belli olmadığı anlarda birbirimizi fark edememiştik;

ama meydanda son olarak baş başa kalınca arkadaşlarımızı

hemen tanıdık. Çok tuhaf olduk hepimiz. Şimdi ne yapacaktık. E tabii

ki hemen gardlarımızı düşürdük. Trabzonlu ve Trabzonsporlu olma ortak

paydası her şeye baskın geldi. Bu arkadaşlar tribünde, birlikte omuz

omuza tezahürat ettiğimiz, deplasmanlarda birbirimize arka olduğumuz

renktaşlarımızdı.

Herkes dağılmış, bir biz kalmıştık. Hep birlikte, o gün oynanacak

olan Trabzonspor maçını izlemek üzere bir kahveye gittiğimizi söylesem,

bize güler misiniz? Birlikte çay, kahve içerek Trabzonspor’un maçını

seyrettik.

O kahvede ülkücü ya da devrimci değildik, beşimiz de Trabzonsporluyduk

Editör: TE Bilişim