Trabzonspor ve Beşiktaş forması giyen Fatih Tekke, bordo mavililerin Fenerbahçe ile oynayacağı maçtan Zenit ile kazandığı UEFA Şampiyonluğu'na kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Trabzonspor formasıyla 2004-2005 sezonunda attığı 31 golle hem Süper Lig gol kralı oldu hem de UEFA Gümüş Ayakkabı Ödülü'nü aldı. Zenit'le Rusya şampiyonluğu, UEFA ve Süper Kupa'yı kazandı. Kariyerinin sonunda Beşiktaş forması da giyen Trabzonspor'un unutulmaz oyuncularından Fatih Tekke soruları yanıtladı.

"KÖYDE DÜZLÜK VE TOP ARARDIK"

-Futbol tutkunuz ne zaman başladı?

Trabzonlu çocuğa sorulacak soru mu bu şimdi...8-9 yaşına kadar köyde yaşıyorduk. Babam makine mühendisiydi. Trabzon’da iki abimle kalıyordu. Biz diğer 5 kardeş annemle köydeydik. Köyde görebildiğimiz herhangi bir düzlükte top bulabilsek orada futbol oynardık. Bazen büyükler beni maçlarına alırlardı. Babam bizi 1984 yılında Trabzon’a götürdü. Abilerim Trabzon PTT Spor’a yazıldı. Beni de bir sene sonra minik takımına yazdırdılar. 

"17 YAŞINDA A TAKIM'A YÜKSELDİM"

-Trabzonspor’la yollarınız nasıl kesişti?

Trabzon PTT Spor’da yaklaşık 5 sene oynadım. 1989’da Trabzonspor altyapısı için yetenekli futbolcuları seçmek için bir proje vardı. Oraya beni de dahil ettiler. Alt yapıda 3-4 sene oynadıktan sonra 17 yaşında Şenol Güneş döneminde Trabzonspor A Takımı’na çıktım.   

 "GELECEK VAAT EDEN OYUNCUYDUK AMA..."

-A Takım’a yükseldikten sonra kendinizi kabul ettirmekte zorlandınız mı? Zira o dönem Trabzonspor çok kaliteli oyunculara sahipti.

Evet, dediğiniz gibi çok iyi kadro vardı. Genç Milli Takım oyuncusu olmam avantajdı. Benle birlikte 4-5 genç futbolcu daha vardı. Bizden geleceği olan oyuncular diye bahsediliyordu. Ama A Takım’a çıktığımızda problemli ve üzüntü verici 1-2 senem geçti. 

-Neden problem yaşadınız? 

O dönemde yaşanması gerekiyormuş diyelim. Ondan bundan dolayı sorun yaşadım dersem isim vermek zorunda kalacağım. Şimdi milleti rahatsız etmeyelim. 

"TRABZON'DAN AYRILMAK AKLIMIN UCUNDA YOKTU"

-Trabzonspor'da bahsettiğiniz gibi zaman zaman sancılı dönemler geçirdiniz. Gel-gitler yaşadınız. Buna rağmen Bordo Mavili taraftarların ‘Sultan’ı oldunuz. Bu süreci kısaca anlatır mısınız?

Benim Trabzon’daki hikâyem özetlenecek kadar kısa değil. Gaziantep’e gidiş var. Sonrasında Trabzonspor’a dönüş ve iyi bir başlangıç var. Onunla birlikte 4-5 yıl içerisinde zirve yaptığım iki dönem var. Ardından yurt dışı transferi... Kolay değil tabii ki. Bunlardan ziyade Altay’daki ayak kırılması kariyerimi etkiledi. Onun haricinde Türkiye’de gel-gitler normal. Tabii ki ben hiç beklemiyordum ama yaşadık, bitti.

"AYAĞIMDA HÂLÂ UYUŞMALAR VAR"

-Sakatlık döneminde neler yaşadınız?

Çok ciddi bir sakatlıktı. Sağ ayağım kırıldı ve 1 sene sonra yürüyebildim. Geri dönmek kolay değildi. Altay’da iyi bir dönem geçirmiştim ve sezon sonunda ayağım kırıldı. Ayağımda içe doğru bükülme oluştu. Hâlâ uyuşmalar geçmiş değil. Ama çalışmayı hiç bırakmadım. Nihayetinde Trabzonspor camiası ve taraftarının gönlünde yer edinmeyi başardım. 

"ZENİT'TEKİ BAŞARILAR HERKESE NASİP OLMAZ"

-2006’da Zenit kulübüne 7.5 milyon Euro karşılığında ve o zaman astronomik denebilecek bir rakamla transfer oldunuz. Rusya’ya giderken üzerinizde baskı var mıydı?

Oraya gidişim de farklı bir hikâye. Zenit’ten önce Almanya ve İngiltere’den olmak üzere birçok takım bana talipti. Ben gitmek istemesem de Trabzon’da yaşadığım olumsuz bir olayın ardından ayrılmaya karar verdim. Sonrasında en yüksek rakamı öneren Zenit’e transfer oldum. Trabzonspor’a çok ciddi para kazandırarak ayrıldım. Rusya’da beklemediğim başarılar nasip oldu. Zenit’te UEFA ve Süper Kupa olmak üzere 5 kupa sevinci yaşadım.

"FİNAL MAÇINDA MECBUREN OYNATILDIM"

-UEFA finalinden önce 3-4 ay takımda kendinize yer bulamıyordunuz. Ne oldu da o tarihi maçta forma giydiniz?

Evet doğru, uzun bir süre yoktum. Orada mutlu değildim. Takımdan ayrılmak istiyordum. Aslında finalde Pavel Pogrebnyak oynayacaktı. Ama finalden önceki maçta sarı kart görünce cezalı duruma düştü. Dick Advocaat beni mecburen ilk 11’e koydu. O maçta çok iyi oynadım. 

"RUSYA'DA MEDYA BASKISI YOK"

-Türkiye'de futbol oynamakla Rusya'da oynamak arasındaki farklar nelerdi?

Tabii ki çok farklı. Türkiye’de futbol hayatın tam merkezinde. Rusya’da ise sadece maç günü var. Medyada çok fazla yer almıyorsunuz. Buna karşılık heyecan, coşku üst düzeydi. O dönem Rusya’daki birkaç takım çok rahat Türkiye’de şampiyonluğa oynardı. 

BEŞİKTAŞ'TAN NEDEN AYRILDI?

-Rusya dönüşü kısa süren Beşiktaş serüveniniz var. Beşiktaş’ta neden tutunamadınız?

Tek sebep teknik direktör Schuster’di. 

"BİZİ KİMSE AKILLI OLARAK GÖRMÜYOR"

-Size karşı ön yargısı mı vardı?

Anladığım kadarıyla onun isteği dışında Beşiktaş’a transfer olmamdan dolayı bana tavır almıştı. Çünkü ben son dakikada Beşiktaş’a imza atmıştım. Ciddi sakatlığım da vardı. İki ay neredeyse hiç oynayamadım. Sonrasında antrenman yapmadan çıktığım Sivasspor maçında benimle tartıştı. Kavga etti. Yüzde 1 milyon o suçluydu. Herkesin bildiği bir şey. Ama burası Türkiye. Bizi kimse akıllı olarak görmüyor ya. Herkes faturayı bize kesti.

"SCHUSTER, BANA KÜFÜR EDİNCE..."

-Schuster ile aranızda fiziki bir kavga oldu mu yoksa sadece tartışma mı yaşadınız?

Yok, sadece tartıştık. Ama ciddi bir tartışmaydı. Beklemediğim bir şekilde bana küfürler etti. Ben de onu ittim.

-Soyunma odasında mı oldu olay?

Evet… Kazandığımız ve 12 dakika oynadığım maçtan sonra oldu. Herkesin içinde anlamsız bir şekilde bana bağırdı, küfür etti.  

"DAHA PROFESYONEL DÜŞÜNEBİLİRDİM"

-Futbolu bıraktıktan sonra neler hissettiniz?

Bazen oyunun kendisine has davranmış olsam, daha profesyonelce davransam daha iyi yerlere gelebilirdim diye düşündüğüm oluyordu.

"İYİ NİYETLİ HOCA SAYISI AZDI"

-Futbolculuk kariyerinizde olumlu ve olumsuz anlamda iz bırakan teknik adam kimler?

Şu an teknik adamlık yaptığım için o gözle bakınca olumlusu az, olumsuzu ise çok ama en azından yapmamam gerekenleri öğrendim. Totalde olumsuzu olumlu gibi gözüküyor. İyi hocalarla da çalıştım tabii ki. Bana göre içlerinde en iyisi Zenit’te çalıştığım İtalyan Spaletti idi.  

"BU OYUNU YÜZDE 90 KİMSE BİLMİYOR"

-Söz hocalardan açılmışken Şenol Güneş ile aranız nasıl? Son dönemde epey eleştirildi.

Türkiye’de hocalara bakış ve yorumlama şekli çok farklı. Tamamen tabelayla alakalı bir durum. Oyunun kendisi ile kimse ilgilenmiyor. Türkiye’de herkes futbolu iyi bildiğini sanıyor. Ben de diyorum ki Türkiye’deki tüm teknik adamlar dahil yüzde 90’ı bu oyunu bilmiyorlar. Şenol Hoca ile aramızda bir sorun yok. Görüşüyoruz. Sağolsun Bursaspor’dan ayrılınca beni aradı. 

"AŞIRI İSTEK TRABZONSPOR'A YARAMIYOR"

-Trabzonspor'da forma giyerken İstanbul'un 3 büyük takımından hangisine karşı farklı bir motivasyonla çıkıyordunuz?

Büyük maçların duygusu her zaman farklıydı. Özellikle Fenerbahçe maçları. Hangi konumdan olursanız olun o maçların atmosferi başkaydı. Ama tabii ki bu yıllardır Trabzonspor’a hep eksi olarak geri döndü. Yani aşırı istek ve konsantrasyon, normalin dışında tavırlar Trabzon’a yaramadı çoğunlukla. Bunu hem camia hem de takım olarak kontrol ettiğimiz zaman genelde üstünlük sağladık. Ancak hakem faktörlerini de söylemek lazım. Onlar bizi olumsuz etkiledi.

- Trabzonspor - Fenerbahçe için yorumunuzu almak istiyorum. Maçı kim kazanır?

Topa sahip olanın avantajlı olmayacağı bir maç bekliyorum. Her iki takımın oyuncu performanslarına baktığımızda Trabzonspor'un kazanacağı düşünüyor ve aynı zamanda arzu ediyorum.

-Marek Hamsik'in oynamayacak olması Trabzonspor'u nasıl etkiler?

Nwakaeme var mı? Nwakaeme varsa sorun yok ya..!

"ARSHAVİN VE GÖKDENİZ BİR BAŞKAYDI"

-Birlikte oynamaktan keyif aldığınız oyuncu kimdi? 

Çok oyuncu vardı. Rusya’da Andrey Arshavin büyük futbolcuydu. Gökdeniz Karadeniz, Trabzonspor’da çok iyi anlaştığım bir oyuncuydu. 

"TÜRKİYE'DE TRABZONLU OLMAK ZOR"

-Zenit’teki eski takım arkadaşınız Mateja Kezman’ın ‘Fatih Tekke gibi yetenekli olsaydım uzun yıllar Real Madrid'de oynuyor olurdum.’ şeklinde bir demeci vardı. Bunun için yorumunuz nedir?

Kendimle ilgili bir şey söylemem kolay değil. Yetenek olarak biz onlardan aşağı değildik. Belki de fazlamız vardı. Ama maalesef bizim ülkede Trabzonlu oyuncuya bakış tuhaf. Bu ortam bize sunulmadı. Genelde olumsuz taraflarımız konuşuldu. Avrupa’da böyle bir anlayış yok. Özellikle bilişim çağından sonra futbolcular artık kendi reklamını yapabiliyor. Bizim dönemimizde şartlar böyle değildi. Fakat Kezman yetenek açısından çok da absürt bir şey söylememiş. 

"SONG VE SERVET ÇETİN'E ŞANSIM TUTMAZDI"

-Zorlandığınız veya çekindiğiniz rakip oyuncular kimlerdi?

Bazı takımlara ve oyunculara karşı şansım tutmazdı. Bu bir histir. Mesela Galatasaray’da Song vardı. Ona karşı zorlanırdım. Aynı şekilde Servet Çetin’e karşı çok iyi oynadığımı hatırlamıyorum. 

"HALİL DERVİŞOĞLU'NDA GELECEK VAR"

-Oyun stilini kendinize benzettiğiniz bir futbolcu var mı peki?

Yok fakat Halil Dervişoğlu’nu beğeniyorum. O da Trabzonlu. Bir arkadaşımızın yeğeni. Biraz daha kendini geliştirirse ilerisi için çok iyi bir forvet olabilir.

"BURSASPORLULAR BANA AYIP ETTİLER!"

-Son olarak Bursaspor'da teknik adamlık yaptınız. Fakat oradan çok erken ayrıldınız. Sadece 26 gün görevde kaldınız. Bunun sebebi nedir? 

Bursasporlular bize ayıp ettiler yani…Canları sağolsun. Ne ben ne de ekibim bunu hak etmedik. Böyle bir gönderiliş şekli Türkiye’de ilk kez bize nasip oldu. Pas oyunu oynamamız mazeret olarak gösterildi. Ama burası Türkiye. Çok da şaşırmamak lazım.  

"YÖNETİCİLER FUTBOLU ÇOK MU İYİ BİLİYOR?"

-Türkiye de futbolcu mu olmak daha zor yoksa teknik direktör olmak mı?

Şu an tabii ki teknik direktör olmak daha zor. Bunun birçok nedeni var. Birincisi Türkiye’de iyi teknik direktör nasıl olmalı sorusuna cevap verecek, bunu belirleyecek yönetici var mı? İkincisi; en son benim yaşadığım yani belli bir oyun anlayışını oturtmak için zaman tanımak lazım. Bu süreyi size kim veriyor? Genelde taraftarların tepkisine ve isteğine göre değişiklikler oluyor. Dolayısı ile bir yere gitmeniz için çok ciddi ilişki ağınızın olması lazım. Bu benim kullanmadığım bir yöntem. 

"PRO-LİSANSLI HOCALARIN DA EKSİĞİ VAR"

-Son dönemde Süper Lig’de pro-lisansı olmadan teknik direktörlük yapan isimleri sık görmeye başladık. Bunun için neler söylersiniz?

Ben de bu sene pro-lisans eğitim kursuna başladım. Bunu 4 yıl önce almam lazımdı fakat şimdi gidebildim. Lisansa açıkçası pek takılmıyorum. Lisansı olsa daha eksiği olan hocalarımız var. Lisansı olmayıp ta bu işi yapanlar var. Daha önce söylediğim gibi Türkiye’de teknik direktörlük kolay değil. Tamamıyla organizasyonla alakalı. Bunun için deneyime ve zamana ihtiyacınız var. Eğer size biri bu süreyi verirse siz de iyi çalışırsanız başarılı olursunuz. 

"ÇAĞDAŞ ATAN, İLHAN PALUT VE ORHAN AK..."

-Yeni jenerasyon teknik direktörleri nasıl buluyorsunuz?

Pro-lisans kursunda beğendiğim hocalar oldu. Çağdaş (Atan)’ı, İlhan Palut ve Orhan Ak’ı beğendim. Birçoğunu da göremedim. Fakat Avrupa ve dünya futbolunun temel prensipleri ile ilgilenen, takımını öyle oynatmaya çalışan hocalarımız var. 

"CRUYFF'U ÖRNEK ALANLARI TAKİP EDİYORUM"

-Avrupa'da örnek aldığınız bir teknik adam var mı?

Pep Guardiola başta olmak üzere (Piero) Gasperini ve (Julian) Nagelsmann’ı yakından takip ediyorum. Onların da Cruyff’u örnek aldıklarını biliyorum. İngiltere, Almanya ve İtalya’daki maçları kaçırmamaya çalışıyorum.

"ALLAH KORUSUN YA NWAKAME'YE BİRŞEY OLURSA!"

-Trabzonspor için bu sezonun en büyük şampiyonluk adayı olduğuna dair görüşler var. Siz buna katılıyor musunuz?

Kadrolara bakıldığında Trabzonspor ve Beşiktaş daha önde gözüküyor. Şampiyonluk yarışı bu iki takım arasında geçer diye düşünüyorum. Tabi Trabzonspor'da şöyle bir şey var. Durup dururken her şey bir anda krize dönebiliyor. İnşallah bu olmazsa Trabzonspor şampiyonlukta ciddi bir aday. Kadrosu çok güçlü. Özellikle ön tarafı. Ama mesela Allah korusun Nwakaeme’nin herhangi bir sakatlığı veya formsuzluğunda Trabzonspor bu gücünü kaybedebilir. Oyun olarak Türkiye’de beğendiğiniz bir hoca var mı deseniz; Sergen (Yalçın) abi ve Abdullah Avcı diyebilirim.

"EN AZ 75 KEZ MİLLİ FORMAYI GİYMELİYDİM"

-Yine geçmişe dönelim. 25 kez A Milli Takım formasını giydiniz. Bu rakam size adil geliyor mu?

25 mi ya, o kadar az mı? (Gülüyor). O rakamın en az 75 ile 100 arası olması gerekiyordu. Fakat en az 25 maçı sakatlıklar nedeniyle kaçırmışımdır. Diğer taraftan 18-19 yaşında 8 kez milli formayı giymiş bir oyuncunun 25 defa milli olması tabii ki çok az. O da dediğim gibi sadece bana has bir durum değil. Trabzonlu veya Trabzonsporlu bir oyuncunun bunları Türkiye’de yaşaması gayet doğal. 

"KUNTZ TERCİHİ TÜRK HOCALARIN YOK SAYILMASI DEMEK"

-Milli Takım'da Stefan Kuntz'un göreve getirilmesi doğru bir karar miydi? Birçok kişi gibi sizde de yerli hoca beklentisi var mıydı?


Ben 44 yaşındayım, bizi genç hoca olarak tanımlıyorlar. Dünyada çok önemli teknik adam olarak kabul edilen Nagelsmann 33 yaşında. Leipzig’den Bayern Münih’e geçerken onun için 25 milyon Euro tazminat ödendi. Bizde ise lobi ya da ilişki ağı üzerinde işler yürüyor. Ben Kuntz’u tanımıyorum. Türk Milli Takımı’nı çalıştırmak kolay değil. Kendisine başarılar dilerim ama Türkiye’de A Milli Takımı çalıştıracak birçok hoca var. Kuntz kararını da yok sayılma gibi hissettim. Sen bu ülkede yoksun yani. Çünkü seni anlamlandıracak düşünce şekli yok. Yabancı olsun, biraz daha kredimiz artar diye mi düşündüler? Bilmiyorum. Ama ben doğru bulmuyorum. 

ŞENOL GÜNEŞ KALSAYDI NE OLURDU?

-Şenol Güneş, 4 maç daha görevde kalmalıydı diyenler de var.

Şenol Hoca olsaydı şu alınan skorlardan aşağısını mı alırdı? Veya oyun olarak daha mı kötü olurdu? Alakası yok. Belki de Şenol hoca ile iki maçı da kazanabilirdik.

"BURAK YILMAZ DAHA NE YAPSIN?"

-Milli Takım'ın forvetlerini yeterli buluyor musunuz?

Burak (Yılmaz) daha ne kadar gol atsın çocuk. Son dakikada da olsa kendi becerisiyle penaltı aldı, attı…Penaltıyı o saniyede atmak o durumda atmak kolay bir iş değil. Halil (Dervişoğlu) var. Eğer kendini geliştirirse çok iyi bir santrafor. Ama soru şu olabilir; Türkiye’de neden forvet çıkmıyor? Şu an için alttan gelen bir isim göremiyorum.

"SERDAR DURSUN İÇİN BEKLEMEK LAZIM"

-Serdar Dursun için yorumunuz nedir peki? Letonya’ya attığı kafa golü için ‘Fatih Tekke golü’ benzetmeleri yapıldı.

Evet, dokunuş güzeldi. Ama bir golle veya bir pozisyonla onu değerlendiremem. Serdar’ı yeterince tanımıyorum. Zaten yaşı itibarıyla gelecek vaad eden forvet statüsünde değil. Serdar son vuruşu olan bir oyuncu. Ancak oyun içinde ne kadar etkili olduğunu bilmiyorum. Görmek lazım.  

FEDERASYON BAŞKANI OLSA NE YAPARDI?

-Futbol Federasyonu Başkanı olsanız ilk icraatınız ne olurdu?

Daha çalıştıracak takım bulamadık sen bize Federasyon başkanlığını layık görüyorsun. (Gülerek). Ben ne yaparım biliyor musun? Bu güzel bir soru. Kulüplere ‘1 yılda sadece bir teknik direktörle çalışabilme’ hakkı tanırdım. Kovdun mu, kendin yapacaksın. Zaten birçok kulüp yönetimi, hocası varken de kendi başlarına takımı yönetmeye çalışıyor. Kadroyu da kendileri yapıyor. 

"ALT YAPIYA ASGARİ ÜCRETLİ HOCA ARIYORLAR"

-Sürekli tartışılan yabancı kontenjanı için düşüncelerinizi de merak ediyorum.  

Bence bu konuda konuşulması gereken şu; alt yapılar ne durumda? Alt yapılardaki hocaların düzeyi ne? Oradaki hocaların fiziki ve manevi şartları ne? Ondan sonra yabancı futbolcu mu yerli mi konuları konuşulmalı. En büyük problemimiz alt yapıdaki eğitimin şekli. Bunun sebebi de kulüplerin orayla hiç ilgilenmemesi. Barcelona gibi kulüpler yıllık bütçelerinin yaklaşık yüzde 10’unu alt yapıya harcarken bizim kulüpler asgari ücretle çalışacak hoca arıyor. Kim gidecek oraya? Antrenörsüz bu çocukların iyi futbolcu olma şansı yok ki. Ben problemi burada görüyorum. Yabancı sayısından ziyade alt yapıdaki hoca sayısı ve onlara verilen değerin konuşulması gerekiyor. 

"ANORTHOSİS MAÇI HÂLÂ AKLIMDA"

-Futbolculuk kariyerinizde unutamadığınız maç hangisi?

Trabzon’da 1-0 kazandığımız ancak elendiğimiz  Anorthosis maçı vardı. Son saniyede bir gol atmıştık. Ancak hakem ofsayt verip golü iptal etmişti.

"KEŞKE 10 NUMARADA KALSAYDIM"

-Keşke dediğiniz bir olay var mı?

Çok var...Hangisini söyleyeyim ki? Keşke forvet olmasaydım diyebilirim mesela. Ben gençken 10 numara oynuyordum. Keşke mevkiim değişmeseydi. 

"KAOS FUTBOLUNA SON VERMEK İSTİYORUM"

-Gelecek ile ilgili planlarınız ve beklentileriniz neler?

Az önce söylediklerimden dolayı beklentim yok. Fakat teknik adamlığımı geliştirmek için kendimi sürekli baskı altında tutuyorum. Kafamda oluşturduğum oyun formasyonları üzerinde çalışıyorum. Sabırlı bir yönetim veya camianın birinde bunu başarmak istiyorum. Spontane, kaos futbolu değil de daha anlaşılır; yanlış da olsa belirgin oyun planı içinde oynayan bir takım meydana getirmeyi hedefliyorum.   

(Ajansspor)