İşte o yazı;

Bir işletmenin, bir spor kulübünün parası pulu, geliri olmazsa, o müesseseyi yönetenlerin yapacağı iş zamana oynamak ve bir yerlere umut bağlamaktır.
Trabzonspor yönetiminin durumu da açık ve net olarak bu şekildedir.
Halbuki böyle durumlarda, özellikle de spor kulüplerini yönetenler radikal kararlar alabilirler ve almalıdırlar da!
TS’de radikal kararı kim veya kimler alacak?
50 yıldır söküp diken abimiz mi? 
Statükocu asbaşkan mı? Başkan mı?
Alt yapıda 27 antrenörü göndermek ve yerine kendisine itaat edecek yenilerini almak radikal karar değil olsa olsa ulufe dağıtmaktır.
Transferi yöneten ve yönlendiren bir genel koordinatörden şu ana kadar müspet bir iş, icraat duydunuz mu?  Hani dünya kupası izleniyordu? İranlı oyuncu alınacaktı? Ne oldu? Koskoca Trabzonspor bir yabancı oyuncu transfer etmek için bir sponsor bulamaz mı? Bulmasına bulur da kim bulacak? Bakana, işadamına kim ricacı olacak? 
Başakşehir Arda’nın, Emre’nin vs. transfer ücretlerini sponsorlarla karşılıyor, Trabzonspor kulübünü yönetenler ise iki sponsor bulamıyor. 
***
TS’nin toparlanması için radikal kararlar alınmalı dedik. Peki, radikal kararları kimler alabilir? Cevabını biz verelim; kendisine güveni olanlar! 
Bu üçlünün kendilerine güveni var mı?
Bize göre yok!
Olsa idi; eski başkan Muharrem Usta’nın 3 futbolcu için teklif ettiği 15 milyon Euro’yu kabul eder, resmiyete dökerdi.  Usta’nın teklifini kabul etmemelerinin nedeni; Usta algısı, Usta karşıtlığı ve güvensizliktir!
Bu üçlünün kendilerine güveni olsa, Burak Yılmaz’ı çok sevdiği İstanbul kulüplerinden birine göndermek olurdu.
Burak, sezon açılmadan önce Almanya’ya gidiyor, tedavi oluyor. Kampa katılıyor ve kısa bir süre sonra sakatlanıyor ve ‘sakatım’ diyerek kampı terk ediyor. 10 gün İstanbul’da tedavi olacakmış. Burak’ı herhalde İstanbul boğazdaki doktor tedavi edecek. 
***
Eskiden mahalle aralarında ceviz, misket oynanırdı. Cıvızlık dizboyu idi…
TS asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu’nun ve perde arkasında başkan yardımcısı Mehmet Yiğit Alp’in, TS basketbol kulübüne yönelik hamlesi de, ceviz ve misket oyununu hatırlattı. 
TS futbol kulübünün, TS basketbolu icraya vermesi bize göre misket, ceviz oyunundan farksız!
FB kulübü, FB Basketbola 13 değil belki de 130 milyon verdi. FB’nin yeni başkanı Ali Koç veya asbaşkanı FB basketbol yönetimine, ‘Size şu kadar para verdik. Ödeyin. Ödemezseniz, icraya vereceğiz. Onu yapacağız, bunu yapacağız’ dediğini duydunuz mu?
Neymiş efendim! TS basketbolun Trabzonspor futbol kulübü ile bağı yokmuş! 
Geçin bunları! 
TS başkan yardımcısı ve asbaşkanının, TS basketbola yönelik hamlesi tamamen çekememezlik ve dolaylı yoldan Muharrem Usta’ya yönelik bir hamle!
Trabzonspor yönetimi, bu tür boş ve Trabzonspor’un marka değerini zedeleyen işlerle uğraşmamalı.

*****


15 Temmuz mesajları!
Hükümete yakın ve hükümeti destekleyen İstanbul gazeteleri, dün sayfa adedi ve ilanda rekor kırdılar. Sayfa ve ilan sayısı en fazla olan gazete Sabah’tı. Ana gazete ve çok sayıda ekle birlikte Trabzon’da bayiye ve aboneye verilen Sabah, 216 veya 220 sayfa idi… Demirören grubunun gazeteleri de çok sayfalı ve çok reklamlıydı.
Bol sayfalı gazetelerin hemen hepsi 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde yaşananları kronolojik olarak sayfalarına yansıttılar. Olayları en ince ayrıntılarına kadar okurlarına sundular. Gazetelerde 15 Temmuz haberlerinin yanı sıra, yüzlerce kişi, kurum, şirketin hain darbeyi lanetleyen mesajları da yer aldı. 
Bu tür özel günlerde bu tür özel ilan ve reklamların gideceği adres de bellidir. Öyle de oldu.
***
Bursa’dan yazan diş hekimi Tahsin Bulut, “15 Temmuz’u sadece bir kalkışma/darbe ve ona karşı verilen mücadele olarak görmek çok yetersiz kalır” diyor ve ekliyor, “Arka plandaki ‘Cemaat Kültürü’nün ve dini duyguların istismarı üzerinden oluşturulan yapıların devletin en mahrem kurumlarını ele geçirmesi, uluslararası gizli servislerin bu yolla ülkemizi işgal girişimi, din-devlet ilişkileri, din-toplum ilişkileri, birey-devlet ilişkileri ve devletin seküler kimliği gibi başlıklar analiz edilmeden 15 Temmuz yeterince anlaşılamaz. Elbette Ordu’daki darbe geleneğinin bu olayda etkisi vardır ancak 15 Temmuz bir sebep değildir, bir sonuçtur...
Sebepler ve müsebbipler yeterince anlaşılamazsa, tarihin tekerrürü kahramanlık şiirleri, kahramanlık türküleri ve hamasi nutuklarla önlenemez. Sosyoloji bize bunu söylüyor... 15 Temmuz şehitlerini rahmetle anıyorum...”
Biz de Bulut gibi düşünüyoruz; ‘sebepler ve müsebbipler’ irdelenmezse, ortaya çıkarılmazsa bu tür hain kalkışmalar önlenemez! FETÖ terör örgütü gider, bir başkası gelir!
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan da bu konuda uyarıda bulundu. Erdoğan; “FETÖ’nün arkasından gelenler bitmez” dedi.
FETÖ’nün arkasından gelenlerin, gelecek olanların ipliklerinin pazara çıkması ve darbelerin yaşanmaması için; kayıtsız şartsız demokrasi ve ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ şiarından sapmamamız gerekir.  Hedefimiz; demokrasi ve demokrasi olmalıdır.
15 Temmuz hain darbe girişimini bir kez daha lanetliyor, darbeye direnenlere şükran ve minnetlerimizi sunuyor, bu uğurda şehit olan vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz.  

***
Etrafımda birçok insan hep mutsuz...
Çoğu kurban psikolojisinde...
Hepsinin mutsuzlukları hakkında dışsal nedenleri var ama içsel görüleri veya farkındalıkları yok...
Hayatlarında hep bir kötü yargıç figürü ve hep bir kurtarıcı beklentileri var.
Anahtar aslında onlarda ve boyunlarında asılı ama ne onlar bunun farkındalar ne de içeri girip bakmayı biliyorlar.
Kapının tokmağını içeriden dışarıya almadıkları surece de çekecekleri dert ne yazık ki çok fazla...
Hiç kimsenin zamanı yok kendisi ile düşünmeye ve dertleşmeye...
Ev ile iş arasında sarkaç gibi gidip geliyorlar...
Kariyerizm-konformizm-hedonizm üçgeni onların adeta bermuda şeytan üçgeni olmuş durumda.
Sürekli bir takım hedeflerin pesinden koşuyorlar ama kendilerinden de bir o kadar uzaklaşıyorlar...
Sadece kendilerinden mi, ailelerinden, sağlıklarından, dostlarından, hobilerinden de keza...
Hayatlarının direksiyonuna geçmiyorlar...
Başkalarının araçlarında arkada nereye gittiklerini nerede inip bineceklerini bile bilmeden;, kendilerini, yönlerini kaybetmiş durumda bu anlamsız yolculuğa eşlik ediyorlar...
Başkalarının aracından inin artık kendi aracınıza binin. Direksiyona geçin. Kendinizin lideri olun. 
Kendi romanınızı yazmaya kendi şarkınızı çalmaya başlayon.
Ya çaresizsiniz.
Ya çare '' siz '' siniz.
Gene mi olmadı.
Mentorunuzu ziyaret edin. (İlham Süheyl)

Editör: TE Bilişim