Diyorum ki, kendi evinde Eskişehirspor karşısında alınan o şok mağlubiyet Trabzonspor’a hayırlı mı geldi?

Gerçekten de ligimizin eli yüzü düzgün ekiplerinden Gençlerbirliği’ni kendi evinde böyle farklı bir skorla geçmesi, Trabzonspor’un geçen haftaki dibe vuruşuna verdiği mükemmel bir refleks oldu diye düşünüyorum dün akşamki galibiyetin futbolca yorumun anlatımını izah edecek olursak.
Emerson’un attığı gol kadar, takımı adına oralarda olması da en az o muhteşem gol kadar güzeldi.

Öyle ki bu sayede Avrupa kariyerinde ilk defa böyle gol atan bir Emerson izlemiş oluyoruz.

Hocasının da büyük desteğiyle Halil’in pes etmeyip ayağa kalkması, Olcan’ın ve Adrian’ın takım bütünlüğünde gün geçtikçe artan uyumları, Colman’ın   o hep var olan yeteneklerini yavaş yavaş maça yansıtmaya başlaması ve sorumluluk alması,  Zokora’nın sanki özel problemlerinden arınmış olması, Yasin’in as-yedek ayrımı gözetmeksizin işini iyi yapması Trabzonspor’un geçen haftadan oldukça ders aldığının önemli doneleriyle dolu bir Ankara akşamıydı, dün akşamki galibiyetin ana şifreleri.

Birçoklarının rakibin hemen oyunun başlarında eksilmesine bağladığı bu galibiyet, Trabzonspor’un zirve inadını da bir anlamda perçinlemiş oldu. Ben şahsen Petroviç   sahadan atılmasaydı da sonucun buna yakın olacağını düşünüyorum. Çünkü rakibin savunma ağı hücum bölgesi kadar güçlü değil. Gününde olan Olcan, gününde olan Halil ve dün akşam bence harika oynayan Henrique ile Trabzonspor dün akşam her türlü şartta puan ya da puanlarla Ankara’dan dönecekti.

Şenol Güneş’in savunmada oturttuğu kadro istikrarını eğer ikinci ve üçüncü bölgede de oturtması hız kazanırsa, bu kırılgan ve her türlü sürprize açık olan ligde, ikinci yarı bambaşka bir Trabzonspor izleriz diye düşünüyorum.

Ahlarla ve vahlarla  ziyan edilecek  bir dakika bile yoktur şu an itibariyle! Fenerbahçe karşısında izlediğim ve özellikle ani çıkışlarıyla her rakibe zor anlar yaşatan  Kayserispor’la oynanacak maç ileriki günler adına  Trabzonspor için en belirleyici yol haritası olacaktır diye düşünüyorum.

Gençlerbirliği gibi güçlü ve işi sadece iyi futbol icra etmek olan böyle bir ekibi akarte etmek her yönüyle Trabzonspor’a belli bir oranda özgüven sağlayacaktır.
Bundan sonra yönetim saha dışında kendi işine, teknik kadroda saha içindeki işine kanalize olmak zorundadır. Küsmek, var olanı yok saymak kimseye bir fayda sağlamayacaktır. Ki bunun en son örneğini Halil Altıntop’ta gördük! Daha öncede Olcan Adın’da görüldüğü gibi…

Sevgili futbol severler, maçlar oynanır ve sonrasında da birileri gülerken birileri de ağlarlar. Doğanın dengesinde vardır bu. Akacak su mutlaka bir şekilde yolunu bulur…

Şunu demeye getiriyorum; bu aralar yine Trabzonspor üzerinde sinsi bir oyun peydahlanmakta olup, uygun bir anı kollayıp bu oyunu gösterime sunmak isteyenler var ne yazık ki!

İşte bu noktadan hareketle herkesin sağduyulu hareket etmesi elzem olacaktır. Haklıyken haksız duruma düşmeden, geçmişin acılarını da unutmadan geleceğe öyle sarılmak gerekir bu günlerde. Geçmişin izlerine takılmak yarınların da elden kaybolmasına neden olabilir.

Fenerbahçe kulübüne yapılan saldırıyı ben inanıyorum ki hiç Trabzonsporlu taraftar tasvip etmemiştir. Özellikle Trabzonspor camiasını olayların içine çekmek isteyenlerin oyunu ve dolduruşuna hiçbir Trabzonspor taraftarının meyletmeyeceğini de özellikle  düşünüyorum.

Şehirleri birbirine düşürmek isteyenlerin bu oyununu yine aklı - selim Trabzonsporlu taraftarların sağduyulu duruşları bozacaktır.

Hem bu ülkede, ‘’ kişilerle kurumların yaptıklarını bir tutamayız ‘’ diyen bir siyasi iktidarın söylemiyle Trabzonspor haklıyken haksız, kazanırken mağlup duruma düşürülmedi mi?

Trabzonspor camiası her şeye rağmen aradığı adaletin tecellisi için mücadelesini kendisine yakışan yollarla sürdürmektedir.
Oyuna gelmeden, kırıp dökmeden, taş atmadan…

Bir dipnot: Medyada yine Galatasaray’ın Trabzonspor’dan bir oyuncuyu renklerine katacağı dillenmekte olup; bu oyuncunun Recep Onur Kıvrak olduğu deşifre olduğu yansıdı gazete haberlerine.

El insaf,  ey Galatasaray diyorum yani…

Trabzonspor’un her şeyine göz dikmeni anladım da, Onur’una nasıl göz diktin işte bunu anlayamadım, anlayamadığım gibide senin büyüklüğüne bir türlü yakıştıramadım!