Öncelikle futbola verilen ara ve memleketimizde cereyan eden birçok aksiyon dolu hadiselerden dolayı, sizlerle bir süreliğine ayrı kalmanın verdiği heyecanla bütün futbolsever dostlarımı sevgiyle kucaklıyorum.
Tabi bu arada özellikle futbol dünyamızın içinde de vuku bulan gelişmeleri elimizden geldiğimizden takip etmeye çalıştık.

Haliyle içimize kazınan bir sevgi var, yüce bir gönül birlikteliği var!

Futbol kadar Trabzonspor var içimizde her gün ve daha da büyüyen, daha da yücelen…

Sevgili okurlar, iyisiyle kötüsüyle bir Sadri Şener dönümü yaşandı ve bitti.

Günahlar sevapları, sevaplar günahları sorgulatır ve anlamlaştırır her finalde!

İşte Sadri başkanda birçok güzel projeye imza atarken, birçok külfeti de geride bıraktı ve Trabzonspor’u yüreğinde bir yerlere koyup köşesine çekildi!

Malum, iki sezondur izlenen kulüp stratejisinin kulübe neler kaybettirdiğini son sezonda, son tahlilde hep beraber daha net gördük.

Bir davayı gütmenin, sağlam bir planlama ve strateji belirlenmesiyle yapılması gerektiğini bugün her Trabzonsporlu çok daha iyi anladı.

Elbet Sadri başkan ve çevresindeki cenah Trabzonspor’un yüksek âli-menfaatlerini düşünmüştür.

Fakat bu birçok aksaklığı da beraberinde getirmiştir ki, en çokta futbol şubesi bundan nasibini almıştır.

Gidenin ardından saatlerce konuşmanın ve yazmanın artık bu saatten sonra kimseye bir yarar getirmeyeceğinden hareketle, bir yazar ve en elzemi bir Trabzonspor sevdalısı olarak ben; Sadri başkana teşekkürlerimi sunarım.
En çokta; hayatımda her zaman anlamı kelimelerle izah edilemeyecek olan ve Şiir Ağrısı kitabımda, Trabzonspor bölümünde adına özel bir paragraf açtığım Şenol Güneş gibi bir efsanenin dünya gözüyle yeniden bordo-mavi dünyamızda, başımızda olmasını sağladığı için Sadri Şener’e her zaman teşekkür etmeyi ihmal etmeyi unutmayacağımı sevgili başkana buradan defalarca deklare ediyorum…

Teşekkürler Sadri Şener Başkan!...

Hoş geldin İbrahim Hacısomanoğlu Başkan…

Öncelikle benim için hiçte sürpriz olmayan bir geliş oldu, sayın başkanın Trabzonspor’un başına geçmesi!
Böyle kalıpların dışında, ezber bozan birine aslında Trabzonspor’un olduğu kadar Türk futbolununda ihtiyacı vardı diye düşünüyorum.

İbrahim başkanın özü-sözü bir söylemleri futbol dünyasında gerçekten büyük paydaşlar buldu.
Öyle ki futbolumuzun taşları onun gelişiyle yerinden oynayamaya bile başladı.

Özellikle UEFA’nın Fenerbahçe ve Beşiktaş için tekrar bizleri o sürece kanalize etmesi, İbrahim başkanın tamda ‘’ KUPA GERÇEK YERİNE GELECEK ‘’ söylemini desteklercesine, yeniden herkesin üzerindeki ölü toprağını atmasına neden oldu.

Tolunay Kafkas gidiş hamlesiyle daha mazbatasını almadan bütün dikkatleri üzerine çeken başkanın, gerek acemilikten gerekse tecrübesizlikten birkaç yanlış yada planlanmamış spontane hataları da olmadı değil tabi…
Fatih Tekke’nin gelmeden gidişi, Tolunay hocaya karşı önceleri şık olmayan tutumu, çiçeği burnunda başkanın birkaç hatasından biri olarak kayıtlara geçmekteydi.

Aslında bunlar kulüp içinde iletişimsizlikle izah edilebilecek ve telafisi olacak şeyler diye üzerinde durulmadan da geçilecek hadiselerdir.

Lakin her zaman ve her yerde Trabzonspor’u siyasetin üzerinde tutacağız diyen bir yönetim anlayışının en tepe isminin, Başbakanın mitinginde yer alması, başından beri verilmeye çalışılan mesajlarla örtüşmemektir.

Her şeyden önce; Trabzonspor’un hakkı olan alın terini Platini’ye ‘’ kişilerle kurumları ayırmak gerek ‘’ diyerek rakibine verdiren bir anlayışın mitinginde olmak, ziyadesiyle Trabzonspor başkanlığıyla örtüşmemektedir.
Çünkü Trabzonspor’un rengi ve dili birçok renk ve dilin çok ötesindedir.

Yıllarca ortaya atılan birçok ismin yüzünden bu güzide camia her daim siyasilerin kıskacında kalmıştır.

Bunu kırabilmenin tek yolunun da İbrahim Hacıosmanoğlu gibi dirayetli birinin, her kurum ve kişilere eşit mesafedeki duruşuyla mümkün olabileceğiydi!...

Çünkü Trabzonspor, oluşumlar üstü bir kurumdur. 

Kişiler istedikleri yerde üzerlerinde belli bir kurum yaftası olmadan bulunabilirler, lakin Trabzonspor başkanlığı gibi sorumluluk ve bilinci çok ağır bir kurumun başkanının hiçbir siyasi oluşumun yanında olması düşünülmesi imkânsız ve hatta olanak dışı bir tutum olmalıdır.

Belki başkanın orada olmasının haklı gerekçeleri de olabilir.

Fakat söz konusu Trabzonspor olunca, içimize düşen bir korku depreşebiliyor siyasilerden dolayı…
Fakat öyle ya da böyle…

İbrahim Hacıosmanoğlu ismi Trabzonspor’a beklediği heyecanı ve enerjiyi getirmiş, kulübün içindeki bütün dinamitleri ateşlemiştir.

Ona ve ekibine öze dönüş projesi başta olmak üzere, her konuda başarı ve bol sabırlar diliyorum.
Hoş geldin başkanım, Allah utandırmasın…