Yaptığı değişimlerle adından söz ettiren Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun şehre getirdiği hareketlilik ilgi çeker oldu.  İlk icraat olarak makamlarda değişime giden Zorluoğlu’nun bu hamleleri piyasada beklenildiğinin aksine az konuşulmuş olsa da, şahsım adına doğru olanı yaptığına inanıyorum.

Belli ki Zorluoğlu Trabzon’a gelmeden evvel dersine iyi çalışmış. Kuvvetli istihbaratıyla adımlarını hızlı atarak işe önce çalışma ekibini kurmakla başladı. Doğal olanı da bu zaten. Ben değişimlerde abartılacak bir şey görmüyorum. Zaten her başkan ilk düzenlemeyi kadrosunu kurmakla başlar.

Bu değişimlerden rahatsız olanları anlamıyorum. Nasıl başka illerde veya bakanlıklarda Trabzonlu bürokratlar varsa, burada da  olması gayet normaldir. Önemli olan liyakat sahibi kişilerin olması, zaten Zorluoğlu’da bu gerçeğe bakıyor. İlim neredeyse oradan bulup getiriyor.

Bu işten rahatsız olanlar ise ilgi görmeyen kulislerde atıflarda bulunan kişiler. Bence bu tür kulis haberleri görevden alınanların üretiminden başka bir şey değil.  Aslında üzerinde fazla da durulmamalı, kamuoyu umursamadı bile, umursayanlarda dedikoduların çıkmasına sebebiyet veren, bugüne kadar hiçbir üretimde bulunmayıp millete tepeden bakan görevsiz zedelerden başkası değil. Bu durum pek hoşlarına gitmemiş olsa da kabullenmeleri gerek.

Başkan bu hamleleri yaparken belli ki beklentilere bu kişilerle cevap veremeyeceğini düşündü. Böyle yapması işine verdiği ehemmiyeti gösterir. Belki de liyakat arayışında olması, tercihlerini il dışından yapmasına sebebiyet verdi.

Merak edilen şeyse tadilatın devam edip etmeyeceği yönünde. Bunu zaman gösterecek ancak 20 yıllık gazetecilik deneyimim bana edeceği yönünde işaret veriyor.

Peki, Zorluoğlu, doğru mu yoksa yanlış mı yapıyor?

Bu soruya geniş çaplı cevap verebilmek mümkün lakin benim dikkatimi çeken başkanın  Ankara’da ki Trabzon günlerinde yapmış olduğu açıklamaydı. Demişti ki :Liyakat sahibi kişilerle yol alacağız. Vurgulamak istediği konu gayet netti. Demek görevden aldığı ya da alacak olduğu kişiler onun istediği verimlilikte değiller. Zaten Trabzon’a alıcı gözle bakanlarda bu gerçeği görür.

Kimse zannetmesin ki Trabzon dışarıdan bakıldığı kadar özel ve güzel bir şehir, aksine öyle değil.  Dağınık coğrafyasındaki düzensiz imarı ve sistemsiz ulaşımı ilk dikkat çeken sorunlar olarak göze çarpıyor. Hele bir metrelik kaldırımları eleştirilerin baş odağı. Bu nedenle başkanın liyakat arayışında olmasını çok görmemeliyiz.

Zorluoğlu’da dışarıda yaşamış bir Trabzonlu olarak eleştirilere kulak vermiş olmalı ki gereğini yapma ihtiyacı duydu. “Artık hantallığı bir kenara bırakmanın zamanı gelmiştir.” mesajını vererek, enerjimizi ona yönlendirmemizi istedi. Bizde vatandaş olarak üzerimize düşeni yapmalıyız.

***

Şimdi birileri çıkıp diyecek ki, “Ya ben partinin adamıyım, bunca yıl yolumu değiştirmeden emek verdim, hakkım olanı istiyorum.” İşte, bu noktada benim gördüğüm Zorluoğlu’nun kimlikten ziyade liyakata önem vermesi ve güvenmesi. Bunu iyi anlamalıyız.

***

Merak edenler için,

Murat Zorluoğlu’nu lise yıllarımdan hatırlıyorum. Trabzon Lisesi’nde okumuştu. Yanılmıyorsam sonrasında ailesinin yanına Norveç’e gitmişti.

1980’li yıllarda Trabzon Lisesi bir hayli kalabalıktı. Her sırada 4 öğrenci oturuyorduk. O kalabalıkta birbirimizi tanımamız zor oluyordu. Okulun yatılı bölümü de vardı. İlçelerden gelen öğrenciler için bodrum katındaki koğuşlar. Asker tipiydi fakat ihtiyacı görüyordu.

Zorluoğlu ise dindar, sakin ve iyi bir Trabzonsporluydu. Maçları kaçırmazdı, futbol muhabbetini seven ender çalışkanlardan biriydi. Zaten o yıllarda futbol Trabzon’un atardamarıydı. Sosyal ve girişken olduğunu da belirtmekte fayda var. Her şeyden önemlisi ise efendiliğiydi.