Trabzonspor'un 'Yeni Selçuk İnan'ı' olarak lanse edilen Soner Aydoğdu Futbol Extra ile çok özel bir söyleşi gerçekleştirdi.

Trabzonspor’un Gençlerbirliği’nden kadrosuna kattığı yetenekli orta saha oyuncusu Soner Aydoğdu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. O anlattı bize de sizlere aktarmak düştü... Genç yıldız adayı, futbola başlayış öyküsünü, Gençlerbirliği serüveni, kendisi ile ilgili bilinmeyenleri ve Trabzonspor'a transferini Futbol Extra dergisine anlattı. 

Öncelikle futbola başlayış hikayeni dinlemek istiyoruz. Futbola başlamak aklında var mıydı? Nasıl oldu? Nasıl başladın?

Ankara Mamaklıyım. Ben de futbola herkes gibi mahalle aralarında ve okul bahçelerinde top oynayarak başladım. Futbol hep vardı benim hayatımda. Küçükken sürekli futbolcu olacağımı söylerdim. Küçükken herkes sorardı "hangi mesleği seçeceksin diye", benim cevabım hep futbolcu olurdu. Aynı zamanda iki abim var onlar da amatör olarak futbol oynamışlardı. Aileme her zaman yalvardım beni futbola yazdırın, yazdırın diye. En sonunda Gençlerbirliği alt yapısında 12 yaşında girdim.

Bugünlere kadar geldin… Ağabeylerin mutlaka gurur duyuyorlardır. Onlar da amatör futbol oynamış. Hiç çekişme oluyor mu aranızda?

Futbola yeni yeni başladığım zamanlardı. O zamanlar daha küçüktüm. Annem bir gün söylemişti. "Bıktım artık çamurdan tozdan" diye. Ben de abimler kazma onlar olamadıysa ben napayım demiştim. Böyle bir anımız var.

Gençlerbirliği alt yapısına girdikten sonraki süreç nasıl gelişti?

2002 yılında girmiştim Gençlerbirliği alt yapısına. Önce beğenmeyip gönderdiler. Üç ay sonra bir kez daha şansımı denedim ve o zaman kabul ederek lisansımı çıkarttılar. Sonrasında beş yıl boyunca alt yapıda oynadım. Alt yapıda Necati Dede Kargınoğlu, Ahmet Canatan ve rahmetli Reis Kanter'in üzerimde emeği çoktur. 2008-2009 sezonunda da Samet Aybaba'nın gelişiyle 17 yaşında A takıma yükseldim ve ilk Süper Lig maçımı yaptım. Beni A takıma çıkaran Samet Hoca'dır.

Süper Lig'deki ilk maçını hatırlıyor musun? Neler hissetmiştin?

Süper Lig'deki ilk maçım 2008 yılında deplasmanda Gaziantepspor maçıydı. A takıma çıktığım sezonun ikinci haftasıydı. İlk maçımız Trabzonspor’a karşıydı. O maçta kadroya girmiştim. İkinci maçımızdı Gaziantepspor. O maçta oynayacağımı, maçtan bir gün önce öğrenmiştim. Samet Hoca bir televizyon programına katılmıştı maçtan önce. 1991 doğumlu bir oyuncu oynatacağını söylemişti. Takımdaki tek 91 oyuncu bendim ve oynayacağımı televizyondan öğrenmiştim. O gece heyecandan uyuyamamıştım. Maçta yenilmiştik ama benim açımdan iyi geçmişti.

Trabzonspor’un Gençlerbirliği’nden kadrosuna kattığı yetenekli orta saha oyuncusu Soner Aydoğdu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. O anlattı bize de sizlere aktarmak düştü... Genç yıldız adayı, futbola başlayış öyküsünü, Gençlerbirliği serüveni, kendisi ile ilgili bilinmeyenleri ve Trabzonspor'a transferini Futbol Extra dergisine anlattı. 

Öncelikle futbola başlayış hikayeni dinlemek istiyoruz. Futbola başlamak aklında var mıydı? Nasıl oldu? Nasıl başladın?

Ankara Mamaklıyım. Ben de futbola herkes gibi mahalle aralarında ve okul bahçelerinde top oynayarak başladım. Futbol hep vardı benim hayatımda. Küçükken sürekli futbolcu olacağımı söylerdim. Küçükken herkes sorardı "hangi mesleği seçeceksin diye", benim cevabım hep futbolcu olurdu. Aynı zamanda iki abim var onlar da amatör olarak futbol oynamışlardı. Aileme her zaman yalvardım beni futbola yazdırın, yazdırın diye. En sonunda Gençlerbirliği alt yapısında 12 yaşında girdim.

Bugünlere kadar geldin… Ağabeylerin mutlaka gurur duyuyorlardır. Onlar da amatör futbol oynamış. Hiç çekişme oluyor mu aranızda?

Futbola yeni yeni başladığım zamanlardı. O zamanlar daha küçüktüm. Annem bir gün söylemişti. "Bıktım artık çamurdan tozdan" diye. Ben de abimler kazma onlar olamadıysa ben napayım demiştim. Böyle bir anımız var.

Gençlerbirliği alt yapısına girdikten sonraki süreç nasıl gelişti?

2002 yılında girmiştim Gençlerbirliği alt yapısına. Önce beğenmeyip gönderdiler. Üç ay sonra bir kez daha şansımı denedim ve o zaman kabul ederek lisansımı çıkarttılar. Sonrasında beş yıl boyunca alt yapıda oynadım. Alt yapıda Necati Dede Kargınoğlu, Ahmet Canatan ve rahmetli Reis Kanter'in üzerimde emeği çoktur. 2008-2009 sezonunda da Samet Aybaba'nın gelişiyle 17 yaşında A takıma yükseldim ve ilk Süper Lig maçımı yaptım. Beni A takıma çıkaran Samet Hoca'dır.

Süper Lig'deki ilk maçını hatırlıyor musun? Neler hissetmiştin?

Süper Lig'deki ilk maçım 2008 yılında deplasmanda Gaziantepspor maçıydı. A takıma çıktığım sezonun ikinci haftasıydı. İlk maçımız Trabzonspor’a karşıydı. O maçta kadroya girmiştim. İkinci maçımızdı Gaziantepspor. O maçta oynayacağımı, maçtan bir gün önce öğrenmiştim. Samet Hoca bir televizyon programına katılmıştı maçtan önce. 1991 doğumlu bir oyuncu oynatacağını söylemişti. Takımdaki tek 91 oyuncu bendim ve oynayacağımı televizyondan öğrenmiştim. O gece heyecandan uyuyamamıştım. Maçta yenilmiştik ama benim açımdan iyi geçmişti.

Avrupa'da hangi ligi beğeniyorsun? Gidersen tercihin hangi lig olur?

Daha önce Premier Ligi çok beğeniyordum ve Arsenal'e karşı bir sempatim vardı. Zamanla İspanya Ligi daha çok hoşuma gitmeye başladı. Benim oyun yapıma uyan da bir futbol anlayışları var.

Dünya'da senin oynadığın mevkide oynayan kimleri beğeniyorsun?

Barcelonalı oyuncuları sayacağım doğal olarak. Çünkü gerçekten çok iyiler. Xavi ve Iniesta inanılmaz futbolcular. M. City'de forma giyen David Silva'yı da çok beğeniyorum. Mesut Özil ve Nuri Şahin yine beğendiğim oyuncular arasında. Özellikle Nuri ağabeyi çok beğeniyorum. İlk milli takım kampında Nuri abi "stilin bana benziyor" demişti. Ben de hakikaten stilimi ona benzetiyorum.

Süper Lig'de beğendiğin oyuncular kimler?

Alex'i beğeniyorum. Tartışmaya gerek yok bence Türkiye'ye gelmiş en iyi yabancı oyunculardan. Selçuk İnan yine çok kaliteli bir oyuncu. Ayrıca Emre Belezoğlu da hayranlık duyduğum isimlerden birisi. Gençlerbirliği'nde beğendiğim oyuncular vardı. Cem ağabey var Cem Can. O da müthiş profesyonel ve müthiş çalışkan bir oyuncu. Bir de Hurşut. İnanılmaz bir oyuncu.

Futboldan kazandığın parayla ne yapıyorsun?

Aileme veriyorum. Babam 2006 yılında vefat etti. Benim futbolcu olmamı çok istiyordu. O da beni inşallah görüyordur. Ailemi bana emanet olarak bıraktı. Ben de onları en iyi şekilde yaşatmak için çalışıyorum.