Suriye’de dengeler yeniden değişirken, ABD’nin son dönemde attığı adımlar terör örgütü SDG için kritik bir kırılma noktasını işaret ediyor. 10 Mart protokolü çerçevesinde Suriye ordusuna entegre olma konusunda ayak direyen örgüt, hem Washington’ın hem de bölgesel aktörlerin baskısıyla köşeye sıkışmış durumda. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın örgüte “silah bırakın” mesajı gönderdiği iddiaları konuşulurken, ABD yönetimi de açık bir şekilde SDG’ye “Kanton, federalizm ve özerk Kürdistan gündemini unutun. Tek seçeneğiniz Şam ile anlaşmak” uyarısını yaptı.
ABD’nin politika değişikliği, örgütün yıllardır bölgede kurmaya çalıştığı yapıyı ciddi biçimde sarsarken, sahadaki gelişmeler SDG üzerindeki baskının giderek arttığını gösteriyor.
WASHINGTON'IN SDG'YE ULTİMATOMU
ABD, 2015'ten bu yana DEAŞ’la mücadele gerekçesiyle desteklediği SDG’ye artık bir çıkış yolu bırakmıyor. Bölgedeki kaynaklar, son haftalarda Washington’ın örgüte muhataplık vermediğini, örgüt liderlerinin ABD’ye gitme taleplerinin reddedildiğini aktarıyor. ABD’nin bütçe desteğini tamamen kesmesi, SDG’nin üzerindeki baskıyı daha da artırmış durumda. Bu yeni tutum, “Şam’a tabi olun” mesajı ile somutlaştı.
Suriyeli Kürtler Rabıtası Başkanı Abdulaziz Temo, örgüt içindeki çözülmenin hızlandığını ve ABD’nin bu kez kesin tavır aldığını belirtiyor. Temo’ya göre Washington, örgüte siyasi proje dayatmayı bırakıp yalnızca Suriye yönetimiyle uzlaşma yolunu işaret ediyor.
DEAŞ'A KARŞI ORTAK OPERASYONLAR VE KAMPLARIN BOŞALTILMASI
ABD ve Şam arasında oluşan yeni koordinasyon doğrultusunda son üç haftada DEAŞ’a karşı ortak operasyonlar gerçekleştirildi. Bu operasyonlar sonucunda El Hol ve Roj kamplarında bulunan DEAŞ bağlantılı ailelerin sayısı 25 bine kadar geriledi. Yetkililer, birkaç ay içinde kampların tamamen boşaltılabileceğini değerlendiriyor. Böylece SDG’nin yıllardır Washington ve uluslararası toplum karşısında kullandığı en büyük pazarlık kozu da etkisini yitirmiş olacak.
Örgütün kamp kartını kaybetmesi, Şam ile yapılacak olası bir anlaşmada elini zayıflatırken, ABD’nin baskısıyla birlikte manevra alanı giderek daralıyor.
ÖRGÜT İÇİN "KULLANILDIK" DUYGUSU ARTIYOR
Kamışlı kökenli Kürt kanaat önderi Dr. Mehdi Davut, SDG ile ABD arasındaki ilişkinin tamamen koptuğunu ifade ediyor. ABD, TEVDEM, PYD, YPG ve SDG dahil tüm yapılara artık mali destek vermeyeceğini ilan etti. Örgüte, “Suriye pasaportu alarak Şam üzerinden irtibat kurun” mesajı iletildi. Bu durum, örgüt içinde yıllardır var olan “ABD bizi yarı yolda bıraktı” düşüncesini pekiştirmiş durumda.
Davut’a göre SDG, çözülmeyi engellemek için Türkiye, Irak ve İran vatandaşı yaklaşık 15 bin militanı bölgeden çıkarmadan yapıyı sürdürmek istiyor. Bu kapsamda Kamışlı–Haseke–Ayn el-Arap–Yarubiye hattında üç tümen ve iki taburdan oluşan yeni bir "bölgesel güç" oluşturma planı gündeme geldi. Bu yapılanma, “sınır koruma, asayiş ve terörle mücadele birimi” adıyla devam ettirilmek isteniyor.
ÖCALAN'IN SÜREÇTE ROL ARAYIŞI VE İSRAİL FAKTÖRÜ
Örgütün, Abdullah Öcalan’ın süreçte rol alması için çaba gösterdiği belirtiliyor. Gerekçe olarak ise Türkiye ve İran gibi ülkelerin vatandaşı olan militanların Suriye’de kalmaya devam edebilmesi gösteriliyor. Örgütün bu girişimlerinin, YPJ unsurları ve yabancı savaşçıların bulunduğu Enternasyonal Tabur ile Ermeni grupları da kapsayacağı ifade ediliyor.
Öte yandan, İlham Ahmed ve Mazlum Abdi gibi isimlerin ABD tarafından dışlanmasının ardından yeni arayış içine girdiği, İsrail’in ise örgüte “pes etmeyin” mesajı vererek moral sağlamaya çalıştığı belirtiliyor. SDG’nin Şam'a baskı kurmak için kontrol ettiği kamplardan 5 bin DEAŞ’lıyı serbest bırakma tehdidinde bulunduğu iddiası ise bölgede endişeleri artırıyor.
SONUÇ: SDG İÇİN YOLUN SONU MU?
Hem ABD’nin desteği çekmesi hem de Suriye yönetiminin entegrasyon talebini dayatması, örgütü tarihi bir eşikte bırakmış durumda. Kampların boşaltılması, bütçenin kesilmesi ve siyasi taleplerin reddedilmesi, SDG’nin sahadaki etkisini ciddi biçimde sınırlıyor.
Tüm gelişmeler, örgütün Suriye ordusuna entegre olmaktan başka bir seçeneği kalmadığı değerlendirmelerini güçlendiriyor. Uzmanlara göre bu süreç, önümüzdeki aylarda bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirecek.