Eğitim Sen Trabzon Şube Başkanı Bülent Mumcu, okulların kapatılmasıyla ilgili açıklama yaparak, şunları söyledi: "Ülkemizde 6 Şubat günü yaşanan depremlerden etkilenen 10 ilimizde şu ana kadar resmi rakamlarla 29.605 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 80.268 yurttaşımız yaralı olarak çıkarılmıştır.
KESK ve Eğitim Sen olarak depremde hayatını kaybeden tüm insanlarımızın yakınlarına baş sağlığı, yararlılara acil şifalar diliyoruz. Yaşanan acı ve yıkımı yüreğimizde hissediyoruz. Can kaybının daha fazla artmamasını, yaşanan felaketin boyutlarının daha fazla büyümemesini canı gönülden temenni ediyoruz.
Şimdi depremde yakınlarını, evini, barkını kaybeden tüm insanlarımızın acılarına ortak olmak için vakit kaybetmeden hemen harekete geçme zamanıdır. Konfederasyonumuz ve üye sendikalarımız yaşanan acının yaralarını sarmak için üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır.
Bu sürecin her aşamasını dayanışma ile aşacağız.
Böylesine büyük acıların ardından söz söylemenin, baş sağlığı dileklerinde bulunmanın yaşanan acılar karşısında ne kadar kifayetsiz kaldığını biliyoruz. Ancak bazı gerçekliklerin altını tekrar çizmekte fayda görüyoruz.
Ne yazık ki yıllardır başta 17 Ağustos 1999 Gölcük, 12 Kasım 1999 Düzce, 1 Mayıs 2003 Bingöl ve 23 Ekim 2011 Van felaketi olmak üzere binlerce insanımızın hayatına mal olan depremlerden yeterince ders çıkarıldığını ve önlemlerin artırıldığını söylemek mümkün değildir.
Ve böyle bir süreçte alelacele üniversiteler alınan bir kararla 2. Dönem kapatılarak uzaktan eğitime geçeceği söylenmiştir.
ÜNİVERSİTELER KAPATILAMAZ….
Bir deprem ülkesi olan memleketimizde 6 Şubat’ta ard arda meydana gelen iki depremde alın-a-mayan tedbirler, akla ve bilime kulakları tıkalı, yaşamı ranttan ibaret gören bir ilkel anlayışın hükümranlığı nedeniyle binlerce canımızı kaybettik, acıya gömüldük.
Depremin başından itibaren her şeyin tek merkezden idare edildiği Saray rejiminin yol açtığı liyakatsizliğin, iş bilmezliğin, kuralsızlığın, plansızlığın, öngörüsüzlüğün ve koordinasyonsuzluğun faturasını halkımız yaşamları ile ödedi, ödüyor.
İktidarca kader planında var denilerek sorumluluk alınmak istenmeyen felaketin yaralarını halkımız yine kendi dayanışması ve birliği ile sarmaya çalışıyor.
Ortaya çıkan bu ağır yıkım tablosu karşısında her şeyi ama her şeyi en iyi ben bilirim düşüncesiyle ve yalnızca siyasal bir muhasebe hesabıyla hareket eden, kamu yararı için serinkanlı bir değerlendirmekten uzak, bilim insanlarının, meslek odalarının, sendikaların, topyekün muhalefetin eleştiri ve önerilerine kapalı bir iktidar anlayışı sürgit devam ediyor.
Bunun son örneği üniversitelerde yüz yüze eğitime ara verilmesi oldu. Bu kararın gerekçesi olarak da depremde evlerini yitiren insanlarımızın barınma ihtiyacını karşılamak için KYK yurtlarının tahsis edileceği belirtildi.
Sorunun çözümü için alternatif bir çok olanak varken, ilk elde eğitimi gözden çıkarmak adeta gençlerimizin geleceğini hedef almak ve kaosa davet çıkarmaktır. Bunun adı en naif ifadeyle iş bilmezlik, kaş yapayım derken göz çıkarmaktır.
Oysa pandemi döneminde okulların kapalı tutulmasının; yol açtığı öğrenme kayıpları, sosyal ve duygusal uyum sorunları ile ne denli olumsuzlukları ortaya çıkardığı üzerinde ortaklaşılan bir tespittir. Bu yıl üniversiteden mezun olacak gençler yalnızca 1.5 yıl yüz yüze eğitim görmüş olacaklar ki bu, bir kuşağı kaybetmek anlamına gelir. Üniversiteler ve okullar sadece eğitim görülen yerler değil aynı zamanda sosyal ve duygusal ihtiyaçların giderildiği yerlerdir.
Travma sonrası stres bozukluğunun sağaltımında eğitim kurumlarının açık tutulması son derece önemlidir.
YAPILMASI GEREKENLER
1- Hayatın bir an önce normalleştirilmesi yönünde; gerekli tüm önlemleri alarak okulları ve üniversiteleri açık tutmaktır.
2- Belki Bölgedeki Üniversiteler online eğitim kapsamına alınabilir, deprem bölgesi dışından deprem bölgesindeki Üniversitelerde öğrenim görenler ailelerinin bulunduğu yerlerde misafir öğrenci olarak eğitime devam edebilirler.
3- Üniversiteleri kapatarak, yurtları zorla boşaltarak, depremzedelerin konuk edilmesi yerine oteller, turizm işletmeleri , kurumların misafir haneleri konaklama ve barınmaya uygun hale getirilmelidir.
4- Bu illerdeki orta ve ilköğretim öğrencileri için tek katlı (çadır, konteynır) okullarda bölgede psiko sosyal eğitim veren uzman görüşleri de alınarak uygun olan sürede eğitim başlamalıdır.
5- Özellikle psikolojik danışmanlık ve rehber öğretmen kadroları artırılmalı, atamaları yapılmalı ve hızla bölgede çalışmalara başlatılmalıdır.
6- Ülkemizde ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen bulunmaktadır. Çok hızlı bir biçimde öğretmen ihtiyacı için atamaları yapılmalı, fiziksel olarak hazır olan tüm okullar hızla eğitime açılmalıdır.
7- Bu uzun erimli bir süreçtir ve bir çok soruna açıktır. Bu nedenle, başta bilim insanları, eğitim bilimciler, ruh sağlığı uzmanları, sosyal bilimciler, sendikalar, meslek odaları, üniversiteler, siyasi partiler, ivedi olarak çözüm üretmek üzere kurullar oluşturmalı ve sürece müdahil olmalıdır.
Ne Memleketimiz ve nede gençlerimizin geleceği bu haremi düzeninin aktörlerine terk edilemez."