Başbakan Erdoğan ile muta nikahı yaptığı iddia edildiği ileri sürülerek yeniden gündeme gelen Eski Televiyoncu Defne Samyeli'nin ayrıldığı kocası Ünlü Mimar Eren Talu'nun verdiği şok röportaj eski olmasına rağmen önemli detaylar içeriyor...
Son günlerde yeniden adından söz ettiren Defne Samyeli'nin eşi Eren Talu'nun Ayşe Arman'a verdiği bu bomba röportaj epey konuşulacak. Eren Talu ve Defne Samyeli çiftinin yaşadıklarını olduğu gibi anlatan Talu inanılmaz itiraflarda bulundu., Samyeli'nin bu iddialara verdiği cevap varmı yok mu onuda habertempo olarak okurlarımız için araştıracağız... Eski Koca Talu, Ayşe Arman'a Samyeli'nin kendisini kimle, nasıl, nerede aldattığından tutun da ilişkilerinde yaşadıklara açmazlara kadar her şeyi anlatmış adeta.
İşte o bomba röportaj: Sen neden sustun? - Beni engellediler. “Konuşursan paranı alamazsın kardeşim” dediler, daha da fazla mağdur olmamak için bekledim. Ama anladım ki, susunca iyice mağdur oluyorsun. Artık yeter! Ben de kendi açımı anlatmak istiyorum. Çünkü sana bir imaj biçmeye başlıyorlar, seni olmadığın bir adam haline sokuyorlar. Tamam kabul bütün paramı kaybettim ama işimdeki beceriksizliğime ek olarak, karısını aldatan rezil, iğrenç bir herif oldum. Gel gör ki, işin gerçeği bu değil. Bir kere boşanmak isteyen ben değilim. Karım, bir başkasına aşık oldu, “Ruh ikimizi buldum, bırak gideyim” dedi; evliliğimizi bitirmek istedi. Onu kaybetmekten ölesiye korktum. “Beni istemeyeni ben de istemem. Zaten beni aldattın. Yolun açık olsun” demedim, diyemedim. “Benim de kaçamaklarım oldu, yurtdışında paralı ilişkiler kurdum ama jimnastik gibiydi, bir şey ifade etmedi. Gel bunu, onlara sayalım, unutalım” dedim. Onu vazgeçirmek için elimden geleni yaptım ama olmadı; o adamdan vazgeçmedi. Aylar içinde geldiğimiz nokta şu: “Ruh ikizim” dediği adamla birlikte olmak istiyor; ‘ruh özgürlüğüne’ kavuşmak için de benden para!
DEFNE SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİL Sen bana daha önce de bir takım şeyler anlattın. Tabii bu kadar detaylı değil... - Evet, sen de yayınlamadın. Ama sekiz ay önce her şey daha farklıydı, Defne o üç röportajı vermemişti, benim hâlâ bir araya gelme umudum vardı ve işler bu kadar vahşileşmemişti. Şimdi artık o noktada değiliz, onu geri kazanamayacağımı biliyorum. Ben de boşanmak istiyorum. Ama parasız... Ve onun sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi konuşması hoşuma gitmiyor. Bu röportajı vermek istememin nedeni, “Bir de beni dinleyin...” demek. Madem rezil olduk, o zaman bari tamamı ortaya dökülsün...
ÇOCUKLAR HERŞEYİ BİLİYOR Şimdi bu öyle bir mesele ki, işin içinde çocuklar var... - Ayşecim, onlar zaten bütün detaylarıyla biliyorlar. Her şeyi okudular, mailleri gördüler. Uzayda yaşamıyorlar. Ayrıca ikimizle de araları çok iyi. Defne benim ailemle, ben onun ailesiyle görüşüyorum. Çocuklar için bütün o sevgi seli devam ediyor, sadece anneleriyle babaları küs...
Peki hadi başlayalım o zaman. Sen ne diyorsun yani? “Para bitti, kadın gitti mi?” - Bu meşhur laf aslında bizim durumumuzu çok iyi özetliyor. Evet para bitince, insanlar gider. Ben bunu da anlıyorum...
Nasıl yani? Ona hak mı veriyorsun... - Hak vermiyorum, anlıyorum. Ben de kadın olsam yapabilirim böyle bir şeyi. Çünkü gerçekten çok zor şeyler yaşadık. Yaşam konforun tehdit ediliyor, kendini bombok hissediyorsun. Acayip bir travma yaşıyorsun. Hayatına kastediliyor, ötesi mi var? Her tarafın hacizci dolu, evden teker teker her şey gidiyor, çocuğunun bilgisayarına kadar, yatağın altına saklıyorsun, görmesinler de almasınlar diye...
EVLİYKEN AŞIK OLDUM DESİN Peki, ‘kötü günde de birlikte olmak’ diye bir şey yok mu? - Var, var. Ben sadece sana bizim durumumuzu anlatmaya çalışıyorum, yargılamadan dinle. Böyle bir durumda insan; kendini, çocuklarını korumaya çalışıyor, bir ‘b planı’ arıyor. Defne’nin “Aşık oldum” dediği şey, bir korunma mekanizması olabilir, duvara çarpacağımız belliydi, o da o arada, bunalımdaydı, arayıştaydı, artık ne haltsa... Birine aşık oldu. Mesele bu; da... Bütün bunların hiç olmamış, hiç yaşanmamış gibi davranılması tuhaf. O zaman çık, “Evet, evliyken birine aşık oldum” de, diyemiyor, bütün kusurları bana yüklüyor.
DEFNE BENİ O KONFERANSTA ALDATTI Peki sen işinle ilgili o krizleri yaşarken karının senden uzaklaştığını mı fark etmiyorsun... - Önceleri etmedim. Ama tabii ilişkimiz, biraz arkadaş ilişkisi gibi olmuştu, seks pek yoktu, minimum bir ortak hayat. Yine de konduramıyorum. Benim karım güzel bir kadın. Ben onu televizyon dünyasında hiç rahatsız olmadan yüz tane herifin arasında bıraktım. O hep mesafe koymayı bilirdi. Hakikaten geçmişe dair, en ufak soru işareti bile yok aklımda. Brüksel’e bir medya konferansına gitmek istedi, “Tabii” dedim. Gitti. İşte ne olduysa o konferansta oldu. Richard Gizbert denilen o adamla tanışıyor. Adam, El Cezire televizyonunun Uğur Dündar’ı. Evli. Bilinen, tanınan biri. Karısı var, hayır işleriyle uğraşıyor, çok saygın bir kişilik. Londra’da yaşıyorlar. Richard o toplantıda moderatör. Bizimki de olgun erkeklerden hoşlanıyor...
SABAHA KADAR CHATLEŞİYORLAR Ama senin hiçbir şeyden haberin yok... - Yok hayır. Sadece sabahlara kadar bilgisayar başında, yatağa 5’te geliyor. Adamla chat’leşiyorlarmış. Bir akşam çalışma odasına girdim, baktım internette, beni görünce apar topar bilgisayarı kapattı. Tam o sırada Blackberry’sine mesaj geldi, hem bilgisayara hem telefona aynı anda geliyor ya... Masadaki cep telefonunu elime aldım, koştu, elimden kaptı. Adamdan gelen mesajı görmemi istemiyor. Sildi mesajı. “Kimden?” dedim. O anda bir senaryo yazıverdi. Amerikan Konsolosu’nun evinde bir davet varmış, ben yoktum, orada Avusturalya Konsolosluğu’nda çalışan bir adamla tanışmış, adam buna ilgi duymuş, bizimki de adamın maillerine yanıt vermiş, küçük tehlikesiz bir flörtmüş ama ben tanık olduğum için de çok utanmış... Ben de yedim. Belki de yemek istedim. Fakat içime bir şüphe de düştü...
Madem inandın sonra şüphe nasıl başladı? - Ya kaybedersem, ya biri varsa gerçekten hayatında gibi şeyler geçmeye başladı beynimden. Zaten iş açısından batmış bir vaziyetteyim, bir de evliliğim gümbürtüye gidecek! Ve kesinlikle onu kaybetmek istemiyorum. Hemen toparlamaya çalıştım. “Gel seninle kaçamak yapalım” dedim Defne’ye, “Aramızdaki sorunları konuşalım, ben seni çok ihmal ettim...” Bir butik otele gittik, ilanı aşklar, güller, onu etkilemek için elimden geleni yapıyorum. Arada da “Kim bu adam ya” diye soruyorum. Hep şahane hikayeler yazıyor. İçimden “Avusturalya Konsolosluğu’ndan araştırayım şu adamı” diyorum, aklınca hedef şaşırtıyor. Sonra, “Benim Doha’ya konferansa gitmem gerekiyor” dedi. Adam çağırıyor... Tutturdum, “Ben de geleceğim” diye...
BEN BİR OTELDE O BAŞKA OTELDE O ADAMLA Gittin mi? - Evet. O hiç istemedi ama sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Bana “Sen modern otel seversin, W’da kalalım” dedi. “Tamam” dedim ama konferans Sheraton’da. Meğer o esnada karım, frenleri iptal etmiş, yeni bir aşka yelken açmış. Adamla buluşacaklar. Ve sakın yanlış anlama. Benim itirazım neden bunu yaptı diye değil, her boku ben yapmış gibi duruyorum, buna bozuluyorum. Ben hem çapkın oldum, hem salak. Bir de işler iyice zıvanadan çıktı, 5 yıl hapsim istendi, ne yapmışım ya...
SÜSLENİP PÜSLENİP KONFERANSA DİYE O ADAMLA BULUŞUYOR O adamın Avusturalya Konsolosluğu’nda çalışmadığını Doha’da mı öğrendin? - Yok hayır, Doha’da hâlâ kek durumdayım. Sabah süslenip püslenip konferansa diye çıkıyor, meğer adamın Sheraton’daki odasına gidiyormuş. Aşıklar orada buluşurken, benim içim içimi yiyor, bir şey var ama anlayamıyorum. Artık üzerimde nasıl bir baskı kurmuşsa işim gücüm yok ama Sherton’a gidemiyorum. İki de bir arıyorum, telefonu çalıyor, açan yok, sonra açılıyor Defne “Ne oldu, neden arıyorsun?” diyor. Nedense Defne’nin sesi hep ekolu, meğer adamın odasındaki banyodan konuşuyormuş...
SEVGİLİSİ RUH İKİZİYİZ DEYİP İKNA ETMİŞ E konferans? - Bir iki kere belki katılmıştır. İşin içinde mesleki hırslar da var, adam başarılı bir televizyoncu, mutlaka “CNN’de çalışmana yardımcı olabilirim” filan demiştir. Defne çok hırslıdır. Ben de ona hep destek oldum. Bu, bir ekip işi. Ben kendi açımdan kabul ediyorum bu evlilikle nereden nereye geldiğimi ama benzer şeyler Defne için de geçerli. Ben o arada hala Avusturalya Konsolosluğu’nda çalıştığını zannettiğim rakibimle psikolojik savaş halindeyim. Aslına bakarsan o Richard kim neyin nesi hala bilmiyordum. Adam benim zannettiğim biri gibi de çıkmadı, bambaşka bir yerden girmiş: Yok efendim ikisi “ruh ikiz”i çıkmışlar, geçmiş hayatlarında birliktelermiş. Yani ne yaparsan yap, boşa kürek çekme durumu var. Bu arada Defne, Galll Sassoun’la olan biteni paylaşıyor.
SEVGİLİSİ RUH İKİZİYİZ DEYİP İKNA ETMİŞ E konferans? - Bir iki kere belki katılmıştır. İşin içinde mesleki hırslar da var, adam başarılı bir televizyoncu, mutlaka “CNN’de çalışmana yardımcı olabilirim” filan demiştir. Defne çok hırslıdır. Ben de ona hep destek oldum. Bu, bir ekip işi. Ben kendi açımdan kabul ediyorum bu evlilikle nereden nereye geldiğimi ama benzer şeyler Defne için de geçerli. Ben o arada hala Avusturalya Konsolosluğu’nda çalıştığını zannettiğim rakibimle psikolojik savaş halindeyim. Aslına bakarsan o Richard kim neyin nesi hala bilmiyordum. Adam benim zannettiğim biri gibi de çıkmadı, bambaşka bir yerden girmiş: Yok efendim ikisi “ruh ikiz”i çıkmışlar, geçmiş hayatlarında birliktelermiş. Yani ne yaparsan yap, boşa kürek çekme durumu var. Bu arada Defne, Galll Sassoun’la olan biteni paylaşıyor.
Kiminle? - Los Angeles’lı astrolog. Bizimki sürekli onunla telefonda. Madonna’nın da üye olduğu bir şey. Ben de gittim adama. Owo’ya geliyordu Defne orada tanıştı, ahbap oldu.
ASTROLOG "ALATURKA KOCA" DİYOR Ne soruyor ona? - Hayatını soruyor. “Eren’in sana altı ay izin vermesi lazım ama vermeyecek biliyorum” diyor. Çünkü alaturka bir herifmişim. O zamana kadar olan sevişmelerini affedebilirdim ama altı ay daha izin veremedim!
ASTROLOG "ALATURKA KOCA" DİYOR Ne soruyor ona? - Hayatını soruyor. “Eren’in sana altı ay izin vermesi lazım ama vermeyecek biliyorum” diyor. Çünkü alaturka bir herifmişim. O zamana kadar olan sevişmelerini affedebilirdim ama altı ay daha izin veremedim!
Peki sen Doha’da Defne’nin onunla buluştuğunu, onun odasına gittiğini, o adamın Richard Gizbert olduğunu nereden biliyorsun? - Defne kendisi anlattı. Ben Doha’dan Dubai’ye geçtim, o da geldi. Ağlayarak ayrılmışlar. Zaten havaalanından bir saatte çıkamadı, herkes çıktı Defne yok. Adamla tuvalette telefonda konuşuyormuş.Peki nasıl her şeyi itiraf etti? - Votkanın gözünü seveyim! İki şişe votka içtik, birbirimize her şeyi anlattık. Seviştik de. Ama daha önce dedi ki, “Benden şüpheleniyorsun, al bak telefonumu hiçbir şey yok.” Verdi telefonu. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama sildiğini zannetmiş fakat her şey içinde. Bütün mailler, SMS’ler. Karımın çeşitli fotoğraflarını görüyorum, kendi kendine çekmiş, hiç tanımadığım bir adama göndermiş. Beynimden vurulmuşa döndüm. “Bu ne ya?” dedim. Gerisi, çorap söküğü gibi geldi. Artık inkar edecek hali kalmadı. Zaten ben anlamalıydım, daha güzel olmaya çalışıyordu, memelerine falan bir şeyler yaptırıyordu, “Zaten güzelsin, kimin için daha güzel olmaya çalışıyorsun?” diyorum.HEM BAŞKASINA AŞIK OL HEM ÜSTE PARA AL BÖYLE BİR ŞEY DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE YOK Ne yaptın peki öğrenince? - Bir kere 50 derece sıcak ve iki şişe votka içmişiz, yürüyecek halimiz kalmamış. Ne kadar detay varsa ilişkilerinde hepsini anlattı. Meğer adamın dedesi Büyükadalıymış, gelmeye kalkmış, bizimki otel ayarlamış, benden korkusundan gelmemiş...O arada sen neler itiraf ettin? - Ben de karıştırdığım haltları anlattım. “Ama duygusal bir şeyim olmadı” dedim. Benim itiraflarımda aşk yoktu. “Gel” dedim, “Tüm bunları doğuran sebepleri konuşalım, ailemizi yıkmayalım...”