Güven Sayar’ın karşısına oturduğunuzda, önce konuşkanlığıyla etkilenirsiniz. Sonra detaylarla. Ve en son, konuları nasıl sadeleştirdiğiyle.
Her cümlesinde karmaşayı ayıklayan bir zihin hissedersiniz.
“Ben yazılımcı değilim,” diyor. “Ama yazılımcıya ne yapması gerektiğini beş satırda anlatabilirim. Çünkü ürün dediğin şey, iyi bir kullanıcı akışından başka bir şey değil zaten.”
Günlük rutini çok net. Sabah ekiple ayakta toplantı: Hangi API’ler tıkanmış, hangi task devreye alınmış, hangi modül kullanım oranına göre gereksizleşmiş?
Öğlen satış görüşmeleri. Akşam ise yine ürün… Ama bu defa sessiz, odaklı.
Blok Görevlisi: “Yöneticilerin tahsilat stresine son vermek istedik”
Blok Görevlisi’nde çok gurur duyduğu şey, otomatikleşme.
“Tahsilat artık manuel değil. Banka entegrasyonu ile sistem borcu olan daireyi görüyor, gecikmeyi hesaplıyor, faiz modülünü devreye sokuyor. Yöneticiye sadece onay kalıyor.”
Sistem, aidat bildirimlerini PDF olarak çıkarabiliyor. Yetmediğinde otomatik SMS atıyor. Panik yok. Excel yok.
“Biz insanları dijitalleştirmiyoruz, onları yorulmaktan kurtarıyoruz. Aradaki fark büyük.”
Ve evet, 7/24 çalışan canlı destek ekibi var. Tamamı kendi iç ekibi.
“Yazılımın doğasında hata vardır. Biz hatayı değil, çözüm hızını konuşuyoruz ekip içinde.”
Mülk360: “3 evi olan artık kira gününü not defterine yazmak zorunda değil”
Güven, bireysel mülk sahiplerini unutmamış. Çünkü sorun orada da büyük.
“Kira geldi mi? Masraf ne kadardı? Sözleşme bitecek mi? WhatsApp’tan konuşulup kaybolan bilgilerin hepsini sistemleştirdik.”
mulk360.com, mülk başına ayrı sözleşme atayabilen, banka entegrasyonları sayesinde kira takibini gerçek zamanlı yapan, hatta PDF sözleşmeleri otomatik arşivleyen bir yapı.
“Daireye yeni kiracı mı geldi? Sisteme gir, sözleşme başlangıç ve bitiş tarihini yaz. Takvim otomatik uyarı versin. İstersen kira bedelinin gününde gelip gelmediğini otomatik kontrol etsin.”
Yakında gelen modül: e-İmza destekli dijital sözleşme.
Servis Görevlisi: “Usta işine odaklansın, sistem arkada çalışsın”
Bu sistem biraz farklı. Hedef kitle teknik servisçiler: kombi, beyaz eşya, klima, hatta araç bakım ustaları…
“İşi bitirdiğinde not almayan usta, o günü unutuyor. Müşteri bir hafta sonra ‘aynı sorun tekrar oldu’ dediğinde, elleri boş kalıyor. Biz buna izin vermiyoruz.”
Servis Görevlisi, QR kodla iş başlatma, işlem öncesi ve sonrası fotoğraf yükleme, müşteri imzasını dokunmatik alabilme gibi özelliklerle donatılmış.
“Müşteri adresi sisteme bir kez giriliyor, sonraki servislerde tek tuşla açılıyor. Parça değişiminde stoktan düşme, arıza tekrar ettiğinde servis geçmişinin otomatik görüntülenmesi gibi detaylar fark yaratıyor.”
En dikkat çeken modül: Müşteri memnuniyeti anketi. Servis sonrası sistem otomatik SMS gönderiyor.
Şirket büyüyor ama Güven hâlâ ilk günkü gibi sabah 07:30’da online
NextGenSky artık birkaç kişi değil. Ürün ekibi ayrı, satış tarafı ayrı, destek zaten 3 vardiya. Dubai’de potansiyel partner görüşmeleri başlamış. Almanya pazarı için ürün yerelleştirmesi testte.
Ama Güven sabit:
“Büyümek için reklam değil, çalışan ürün gerekir. Biz önce Türkiye’de derinleştik, sonra sessizce dışarıya bakmaya başladık.”
Bu süreçte bazı şeylerin hayatından eksildiğini hissediyorsunuz. Ama konuşmuyor. Gerek de yok.
“Sistemi kurarsın ama bazı şeyleri o sistemde tutamazsın. Bu da işin bedeli.”
Güven Sayar: “İnsanlar beni tanımasın, sistemleri tanısın istiyorum”
Sade. Net. Abartısız. Kurumsal ama samimi bir lider figürüyle karşı karşıyasınız.
Üç ayrı yazılım, üç ayrı sektör, ama tek bir ortak refleks: Sorun varsa sadeleştir. Tekrarlıyorsa otomatikleştir. Yükselemiyorsa yeniden tasarla.
Güven Sayar, isminin önüne sıfat koymayı sevmiyor. Ama sistemleri konuşuyor. Çünkü sistem doğru çalışıyorsa, konuşmaya zaten gerek kalmıyor.
Ürünü herkes konuşur, süreci az kişi anlar
Ürün anlatmak kolaydır. Ama Güven’in en iyi yaptığı şey, bir fikrin ürüne dönüşene kadar geçtiği süreci tarif etmek.
Bu konuda ekip içinde ortak bir dil oluşmuş:
– Her yeni fikir önce kullanıcı problemi olarak yazılır.
– Ardından “bu gerçekten çözülmeli mi?” sorusu sorulur.
– Cevap evetse, taslak akış çizilir.
– Ve en son, teknik ekibe sprint backlog olarak verilir.
“Yazılıma başlamadan önce akışı çizeriz. Her ekranın bir amacı olmalı. Buton varsa, o buton kullanıcıyı bir adıma götürmeli. Aksi halde ekran değil, poster olur.”
Benim işim, ekip önümde yürüyemesin diye yönü netleştirmek
NextGenSky bugün 20’ye yakın kişilik bir ekip. Geliştiriciler, tasarımcılar, destek birimi, satış… Ama Güven’in yönetim tarzı klasik patron figüründen uzak.
“Ben mikro değilim. Her şeyle ilgilenmem. Ama hedefin neden önemli olduğunu anlatırım. Çünkü ekip sadece ‘ne yapacağını’ değil, ‘neden yaptığını’ anlarsa, zaten kendi yolunu açar.”
Ekiple iletişim tamamen dijital:
– Slack, Notion, Linear, Figma.
– Her şey yazılı. Her şey anlık. Her şey açık.
Ve evet, kağıt-kalem yok.
“Kağıt unutulur. PDF güncellenir. Sistemde yazmayan bilgi, yok hükmündedir bizde.”
Kullanıcılar yazmazsa ne olur?
Güven bu konuda net:
“Bir kullanıcı size geri bildirim yazmıyorsa, ya sistemi anlamıştır ya da sistemden vazgeçmiştir. İkisi de sessizdir. Ama aradaki farkı metrikler söyler.”
Bu yüzden yazılımlarda en çok zaman geçirilen ekranlara dikkat ederler.
Bir özellik ısrarla kullanılmıyorsa, çıkarılır.
Yeni bir şey eklenecekse, önce ekran akışları incelenir.
Blok Görevlisi’ne gelen “çoklu daire borç tahakkuk” özelliği böyle doğmuş.
Mülk360’ta “gider kalemini fatura fotoğrafıyla ilişkilendir” fikri, kiracıdan gelen şikayetle.
Servis Görevlisi’nde QR ile iş başlatma özelliği, teknik ekibin saha ziyaretinde gördüğü defter kaosu sonrası kodlanmış.
Hayat temposu: “Bir şeyler eksildi, farkındayım”
Güven bunları anlatırken hiç övünmüyor. Ama bir noktada duruyor. Sessizlik kısa, ama dolu.
Söz arasında bir cümle düşüyor masaya:
“İnsan sistem kurarken, bazı şeyleri sistemin dışında bırakmak zorunda kalıyor.”
Bu, ilişki kaybından, uykusuz geçen gecelere, kaçırılmış buluşmalara kadar pek çok şeyi tarif ediyor aslında.
Ama Güven bunu açıklamıyor.
Anlatmak değil, yaşatmak derdinde biri gibi.
“Şirketin iyi gitmesi, her şeyin iyi gittiği anlamına gelmez. Ama en azından zaman boşa gitmemiştir.”
Bunu söylerken neye imada bulunduğunu herkes hissediyor. Ama o hâlâ çalışıyor. Hâlâ sabahları 07:30’da online.
Ve hâlâ Slack kanalına ilk yazan o oluyor.
Genişlemek istiyoruz. Ama önce derinleşeceğiz.
NextGenSky artık sadece Türkiye pazarını konuşmuyor.
– Blok Görevlisi, Arapça dil seçeneğiyle Orta Doğu için test ediliyor.
– Mülk360’ın vergi hesaplama modülü Avrupa’daki sistemlere uyarlanıyor.
– Servis Görevlisi’nin İngilizce versiyonu hazırlanıyor.
Ama Güven bu konularda da temkinli.
“Globalleşmek sayfa çevirme işi değil, bağlam değiştirme işidir. Kullanıcı aynı gibi görünür ama beklentisi çok farklı olabilir.”
Bu yüzden her şey kontrollü ilerliyor.
Bir gün uygulamayı 20 kişi kullanır, ertesi gün 20.000 kişi. O zaman sistem dayanmalı.
Performans testleri, CDN ayarları, modüler mimari… Her şey buna göre hazırlanıyor.
“Sistem çökerse, bir özelliğin güzel olması kimsenin umurunda olmaz. Bizim görevimiz ilk olarak: çalışsın. Sonra: güzel çalışsın.”
Kapanış: “Sade sistemler kuruyorum, çünkü insanlar karmaşada yoruluyor”
Güven Sayar'ın hikayesi, bir yazılım hikayesi değil.
Bu, yoğunluktan yorgun düşmüş insanların yanında bir ses olma hikayesi.
Üç ürün.
Üç ayrı kitle.
Ama tek bir ortak duygu:
İşini yaparken yorulmamak.
Ve Güven Sayar bunu ürünle, ekiple, veriyle ve sessizce yapıyor.
Sıfatlardan kaçıyor.
Başlık istemiyor.
Ama kurduğu sistemler, kendi adını zaten söylemeye başlıyor.
Kullanıcıdan gelen bir anekdot: 'Bir kullanıcı aradı geçenlerde,' diyor Güven, 'Ve dedi ki: Ben Blok Görevlisi sayesinde ilk kez apartman yönetimi yaptığımı hissettim. Eskiden WhatsApp’tan mesaj atıyor, kimin ödediğini kimin ödemediğini karıştırıyor, bazen aynı kişiye iki kere borç yazıyordum. Şimdi herkes kendi panelinden her şeyi görüyor. Ne kavga kaldı ne yanlış anlaşılma.' Bu, Güven’in en sevdiği geri bildirimlerden biri. Çünkü ürün teknik olabilir ama dokunduğu yer duygusal.
Veriyle konuşan sistemler: Blok Görevlisi’nde en çok tıklanan ekran, 'Borç Listesi' ekranı. Ardından 'Bildirim Gönder' özelliği geliyor. Yani kullanıcıların ana refleksi: Kim ne kadar ödememiş, nasıl hatırlatırım? Mülk360’ta ise grafik ekranları en çok zaman geçirilen bölge. Kiraya göre yıllık getiri analizi, kullanıcıları içgörüye taşıyor. Servis Görevlisi’nde ise mobil uygulamada 'İş Başlat' butonunun ortalama kullanımı 5.2 saniye içinde gerçekleşiyor. Bu da sistemin ne kadar sade olduğunu gösteriyor.
Yurt dışı stratejileri: Güven, global operasyonlara başlarken şunu fark etmiş: 'Aynı yazılımı kopyala-yapıştır yapamazsın. Orta Doğu’da aidat kavramı başka işler. Avrupa’da gizlilik yasaları daha sıkı. Dil çevrisi yetmiyor, kültür çevirisi gerekiyor.' Bu yüzden sistemde her ülke için lokal modüller hazırlanıyor. Örneğin Mülk360’ın Almanya versiyonunda Kaltmiete-Bruttowarm gibi terimler, sistemin tabanına işlenmiş durumda.
Sabah rutini: Güven sabahları çaysız başlamıyor. Çay, iki şekerli. Açtığı ilk şey Slack. Ardından Dashboard. Günün ilk mesajı çoğu zaman şu oluyor: 'Bugün şu task’ı geri çekelim, veri az kullanıldığını söylüyor.' Ardından Notion’a girip yapılacakları etiketliyor. Öğlene kadar dış görüşme yok. Sabah tamamen sistem takibi.
Bir gün nasıl geçiyor? Sabah 07:30 – Slack kontrol, metrik tarama. 09:00 – Ürün ekibiyle online toplantı. 10:00 – Destek kanalından gelen kritik geri bildirimlerin üzerinden geçme. 12:00 – Kısa yürüyüş, çay molası. 13:30 – Satış ve iş geliştirme toplantıları. 18:00 – Notion güncellemesi, ertesi gün sprint ayarı. 20:00 sonrası sessiz mod ama Slack yine açık. Çünkü bazen bir cümle, bütün sistemi değiştirir.
Güven’in kendisi hakkında söylediği son cümleyle kapanıyor sohbet: 'Ben yenilik peşinde koşmam. Yenilik gerekiyorsa zaten gelir. Ben önce çalışır sistem kurarım. Çünkü çalışmayan bir şeyin yenisi de işe yaramaz.'