AİLE, MUHAMMED KENDİRCİ'NİN ÖLÜMÜNÜ “İŞKENCEYLE İŞLENEN CİNAYET” OLARAK NİTELEDİ
Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde bir marangoz atölyesinde staj yapan 15 yaşındaki Muhammed Kendirci’nin, makatına kompresörle hava basılması sonucu yaşamını yitirmesi Türkiye gündemini derinden sarstı. Aile, olaydan sonra ilk kez açıklama yaparak çocuğun ölümünün basit bir ihmal ya da şaka değil, kasten işlenen bir işkence cinayeti olduğunu ifade etti.
Olay 14 Kasım’da yaşandı. İddiaya göre aynı iş yerinde çalışan 20 yaşlarındaki Habip A., bilinmeyen bir nedenle genç çırak Muhammed’e kompresörle basınçlı hava uyguladı. İç organları ağır şekilde zarar gören çocuk, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde beş günlük yaşam mücadelesi verdi ancak sabah saatlerinde hayatını kaybetti.
Ailenin yaptığı açıklama, olayın boyutlarını gözler önüne sererken kamuoyunda büyük bir infial yarattı.
“ELLERİ VE KOLLARI TUTULARAK HAREKETSİZ HALE GETİRİLDİ”
Kendirci ailesi, yaşananların bir “kaza” ya da “şaka” olmadığı konusunda kararlı. Aileden yapılan açıklamada şu ifadeler öne çıktı:
“Biricik oğlumuz Muhammed, staj öğrencisi olarak gönderildiği atölyede elleri kolları hareket etmeyecek şekilde tutulmuş ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakılarak kompresörle basınçlı hava verilmek suretiyle iç organları infilak ettirilip öldürülmüştür.”
Bu sözler, olayın tek kişinin ani bir hareketiyle değil, birden fazla kişinin müdahalesiyle gerçekleşmiş olabileceği ihtimalini gündeme taşıdı. Aile, Muhammed’in ölümünün sıradan bir iş kazası olarak değerlendirilmesine karşı çıkarak işkence niteliğinde bir saldırı olduğunu vurguladı.
“5 GÜNLÜK YAŞAM MÜCADELESİNDE HER GÜN ACI ÇEKTİ”
Olaydan sonra ağır yaralı şekilde hastaneye kaldırılan Muhammed Kendirci, doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı. İç organlarının basınçlı hava nedeniyle parçalandığı, bu nedenle yaşam fonksiyonlarının hızla çöktüğü belirtildi.
Aile açıklamasında, Muhammed’in yoğun bakımda geçirdiği süreci de anlattı:
“İç organları işlevsiz bırakılan yavrumuz, doktorların tüm müdahalesine rağmen 5 günlük yaşam mücadelesini kaybetmiştir.”
Bu ifade, olayın vahşet boyutunu bir kez daha ortaya koydu.
“PANTOLONUN ÇÖPE ATILMASI DELİL KARARTMADIR”
Aile, yalnızca failin değil, delilleri ortadan kaldırmaya çalışan kişilerin de sorumlu tutulmasını istedi. Dayanak olarak da çocuğun hastaneye getirildiği sırada üzerindeki pantolonun çöpe atıldığını söyledi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Çocuğumuzun ilk kaldırıldığı Bozova Enver Yıldırım Hastanesi’nde pantolonunun temizlikçiler tarafından çöpe atıldığını beyan ederek delilleri yok etmeye çalışanlar da hak ettiği cezayı alacaktır.”
Aile, bu durumun açık bir delil karartma girişimi olduğunu savunuyor. Olayın soruşturma aşamasında bu detayın özellikle incelendiği öğrenildi.
“ŞAKA” İFADESİNE TEPKİ: “ADALETİ YANILTABİLECEĞİNİ SANMASIN”
Failin ilk ifadesinde “Şaka yapmıştım” dediği iddia ediliyor. Aile ise bu savunmayı tamamen reddediyor ve bunun gerçeği çarpıtma girişimi olduğunu dile getiriyor:
“Bugüne kadar hiç duyulmamış böyle bir işkenceyle işlenen cinayeti gerçekleştirip adli makamları ‘şaka yapmıştık’ diyerek yanlış bilgilendirip firar ederek adaletin elinden kurtulabileceğini zanneden fail hak ettiği cezayı alacaktır.”
Aile, olayın tüm boyutlarıyla ortaya çıkmasını, hem failin hem de olaya karıştığı iddia edilen herkesin en ağır cezayı almasını talep ediyor.
SORUŞTURMA SÜRÜYOR, KAMUOYUNDA YANKI BÜYÜK
Olayla ilgili geniş kapsamlı soruşturma devam ediyor. Fail olduğu iddia edilen Habip A.’nın yakalanması ve delil karartma iddialarının araştırılması için çalışmalar sürüyor. Hem Şanlıurfa halkı hem de tüm Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları, bu vahşi olayın akıbetini yakından takip ediyor.
Aile, adaletin yerine geleceğine olan inançlarını koruduklarını belirterek açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı:
“Bu cinayete doğrudan veya dolaylı olarak iştirak eden kim varsa, hepsi hak ettiği cezayı alacaktır.”