Çankırı’nın Valisi ve Piyano!

Beşikdüzülüymüş. Taksim meydanında kendisine yönelik “kınama”  sonrası korumalarını bir hışımla yarıp protestoculara yönelirken en güçlü argümanı, mağdur ve haklı olduğuna inanan kitleyle kendini özdeşleştirmek oldu oldu; “Ben de Beşikdüzülüyüm!”, Trabzonlu yani.  Yani  Aziz Y’yi onore etme yarışına giren Topuk yaylası zarafetinin ev sahibi İzzet Özgenç  ve Aydın Üniversitesi Sahibi Mustafa Aydın gibi.  Yani demek istiyor ki, mealen, “Yahu ben Aziz Y’ye şeref defterini imzalattım ama aslında ben de sizdenim, bizde yanlış olmaz”

Sayın Vali, size kimse Beşikdüzülü ya da Çemişkezekli değilsiniz demedi, diyemez, bunun bir anlamı da olmaz. Temiz futbol cephesinin tek derdi;  hırsızlığın güçlüler tarafından istenildiğinde kullanılabilecek bir yöntem olmadığını ve hak edilen bir şeyi güçlülerin iktidarına boyun eğmeden alma iradesinin Karadeniz sahillerinde hayatın anlamlarından biri olarak yaşayıp yaşatıldığını tüm Dünya’ya göstermektir.

Keşke valisi olduğu ilin şeref defterini mahkemece suçlu bulunan bir kişiye imzalatmaktan imtina etmeyen Beşikdüzülü biri değil de, kamu vicdanı ve mahkeme tarafından hırsızlığı tescil edilmiş herhangi birine değil şeref defteri imzalatmak, yolunu görse değiştirebilecek Bizanslı bir Satrap olsaydınız.

Beşikdüzülü olmanız neyi değiştirir bilmiyorum, bunu neden ifade ettiğinizi de…

Misal, Hirant Dink’i katleden Samast ta Trabzonlu ve biz namuslu insanlar için bunun hiçbir anlamı yok ve  keşke olmasaydı dediğimiz çok oldu. Samast’ın da Fenerbahçeli oluşunu sonra konuşuruz.

Valisi bulunduğunuz şehri, o şehre “ait” olmayan çakma değerler üzerinden değil, o şehrin “değerleri” üzerinden  temsil etmenizi bekliyoruz. İstanbul takımı “tutmakla” kentli olamaz , olsa olsa çakma özenti olursunuz,  ama kendiniz olarak dünyalı olma şansınız var.

Trabzonsporluluk  coğrafi bir tanımlama değil ,hayata karşı bir duruş, güçlüden yana değil adaletten yana militanca tavır ve felsefedir.

Öyle olmasaydı  Trabzon’un kenar mahallesi Değirmendereli 20 delikanlının ve ağabeyleri Serkan Kılıç’ın takımı Bank Asya liginde lider durumdayken,  Valisi olduğu  koskoca ilin futbol takımı 2. Ligde tutunma mücadelesi vermezdi. Sayın Vali, ilinize yatırım yapın, başka şeylere değil!

Kocaman Piyano Çalabiliyor mu?

“Anneme reklamcı olduğumu söylemeyin o beni genelevde piyanist zannediyor”

Fransız reklamcı Jacques Séguéla’nın hayat hikayesinin anlatıldığı bu kitabın tek cümlelik özeti şudur;

“Genelevde piyano çalmak bile reklamcılıktan daha ahlaklı bir iştir”.

Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, Trabzon’dan 1 puan aldıkları son maçın ardından bir soru üzerine, bir kez daha 2010-2011 şampiyonunun kendileri olduğunu iddia etti.

Kendisi anlama sıkıntısı çekiyor olabilir, biz insanlık adına son bir kez yineleyelim;

Sayın Kocaman;

Şike yargılaması yapan mahkeme, başkanınız ve yöneticilerinizin, rakip takımlarla, yöneticilerle ve futbolcularla “şike” yaptığını tespit ederek hapis cezaları verdi. Ve bunları da yine başkanınız “şike yaptımsa FB için yaptım” diyerek tescil etti. Yani sizin hak ederek kazandığınızı gülünesi ve maalesef biraz da acınası bir ısrarla vurguladığınız başarı, aslında bir “şike öyküsüdür” ve tarihe öyle geçecektir. Bunun ne anlama geldiğini aklı başından firar etmemiş ve tadımlık vicdan sahibi herkes anlıyor da, siz neden anlamıyorsunuz!?

Bence sizin piyano çalma vaktiniz gelmiş sayın Kocaman.  Kıymayın kendinize…

Fener tribünündeki “dişi çukurlaşması”

İki kadın, başlarında simsiyah maymun maskesi, ellerinde “negro” bisküvi.

İnsanlık ve Fenerbahçe hiç bu kadar aşağılanmamıştı…