Avrupa kupası maçında Kukesi karşısında sıkıcı bir futbol izleyeceğimi biliyordum ve hatta maçtan önce müsabakanın az gollü geçeceğini, skorun ise 1-0 ya da 2-0 olacağını belirtmiştim. Nitekim iki durumda da yanılmadım. Hem sıkıcı bir futbol hem de 2-0’lık bir skor geldi Arnavutluk’tan…

Rakip takımın kapalı bir oyun kurgusu ve Trabzonspor’un kontra ataklarını iyi yapamaması ister istemez bu tür oyunun sergileneceğinin habercisiydi. Futboldan zevk aldık desek yalan olur lakin yine de bu tür maçlarda oyundan çok alınan skor önemlidir. Bizde istediğimiz, avantaj yakaladık diyebildiğimiz skoru elde ettik. Lakin buraya ayrı bir parantez açmak istiyorum. Kukesi takımı bırakın Trabzonspor’a rakip olmayı 1461 Trabzon’a bile rakip olamayacak cinsten bir takımdı. Ama bu rakibin kötü oynayacağı anlamına gelmez. Maç maçtır. Oynanmadan kazanılmaz. Videoton bize en güzel örneğini geçen sezon vermişti. Rakip her ne kadar da zayıf olsa bile sahada mücadele eden kazanıyor. Tabi 2010-2011 sezonundaki Fenerbahçe’yi saymazsak…

Ev sahibi ekip özellikle ilk yarıda etkili bir atak bile gerçekleştiremedi. Sahamıza gelmekte güçlük çeken bir ekibi kurada çektiğimiz için kendimizi şanslı hissetmeliyiz. Umarım ikinci maçta kaza yaşamayıp adımızı gruplara yazdırırız. Ve böylece bir ilki de gerçekleştirmiş olacağız. Bilindiği üzere Trabzonspor, UEFA’da gruplara geçildiği günden bu yana hiç gruplara kalma başarısını gösterememişti. Buraya kadar gelmişken fırsatı elimizin tersiyle itmeyiz, umarım…

Gelelim Trabzonspor’un sahaya dizilişine. Celal Müdürüm maç oynanırken bana “Madem futbol oynadın, Trabzonspor’a iyi bak bakalım eksiği fark edecek misin?”diye seslendi. Bende biraz düşündüm ve cevabını bulamadım. Sağ kenarda kim oynuyor dedi? Kadroyu gözümün önünden geçirdim bu arada maçı takip ediyordum. Sustum ve cevap vermedim. Müdürüm haklıydı. Kimi zaman Soner, kimi zaman Adrian ve kimi zaman ise en uçta bölgede maça başlayan Henrique oynadı sağ kenarda. Zaten dikkat ederseniz ataklarımızın hemen hemen hepsi sol kenardan geldi. Ya Volkan ya da Olcan’ın becerisiyle. Mustafa Hocamın sistemini çözdüm desem yalan olur, ama çok güvendiğim ve her kararına saygı duyduğum ve de katıldığım hocamın bir bildiği vardır diye düşündüm. Adrian'ın bir gol atıp bir de asist yaptığını görünce, kendimize "Beşiktaş maçında neden oynatılmadın" sorusu sormadan edemiyoruz. Mustafa hocayı seviyoruz diye eleştirmeyeceğiz mi? Tabi ki hayır, elbette eleştireceğiz. Trabzonspor gruplara kalır, kalmasına da bu futbolla iyi sonuçlar alır mı orası tartışılır.

Son olarak Olcay Çakır ağabeyimin “Tarih kötü oyunu yazmaz, golleri ve turları yazar!” sözünü hatırlatıyor, Trabzonspor’umuza başarılar diliyorum…