GÜNDEM

Berk Akand’ın Şule Çet Davasında Tahliyesi Tepki Çekti

Berk Akand’ın Şule Çet davasında 18 yıl 9 ay hapis cezasına rağmen tahliye edilmesi, kadın örgütleri ve hukukçular tarafından sert şekilde eleştirildi.

Abone Ol

HABER DETAYI

TAHLİYE KARARININ ORTAYA ÇIKMASI TEPKİLERE NEDEN OLDU

Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet’in cinsel saldırıya uğradıktan sonra bir plazanın 20. katından atılarak öldürüldüğü davada 18 yıl 9 ay hapis cezası alan Berk Akand’ın, Eylül ayının başında serbest bırakıldığı öğrenildi. Tahliye kararı, kamuoyunda büyük yankı uyandırırken özellikle kadın örgütleri, siyasetçiler ve hukukçular tarafından “cezasızlık” eleştirileri yeniden gündeme taşındı.

Gazeteci Alican Uludağ’ın sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımla duyurulan tahliye, dava sürecini yıllardır takip eden kesimlerde ciddi tepki oluşturdu. Uludağ, Akand’ın tahliye sonrası yaptığı kutlama içerikli paylaşımı da göstererek, infaz sisteminin suçluların cesaretini artırdığını vurgulayan bir açıklama yaptı. Uludağ paylaşımında, “Yaklaşık 7 yıl 3 ay sonra tahliye edilmiş. Öyle bir infaz sistemimiz var ki suçlulara cesaret veriyor.” ifadelerini kullandı.

KADIN ÖRGÜTLERİNDEN ÇOK SERT TEPKİLER

Tahliye kararının duyulmasının ardından kadın örgütleri ve topluluklar da sosyal medya üzerinden açıklamalar yayımlayarak karara tepki gösterdi. DEM Parti Kadın Meclisi, yaptığı açıklamada Akand’ın tahliyesinin kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik şiddetin nasıl cezasızlıkla beslendiğini ortaya koyduğunu belirtti. Açıklamada, "Şule’nin ve tüm kadınların adaleti için mücadelemizi sürdüreceğiz. Fail hakkında verilen tahliye kararını kabul etmiyoruz." ifadeleri yer aldı.

Kadın örgütleri, davanın başından bu yana kamuoyunun baskısı sayesinde sürecin ilerlediğini hatırlatarak, benzer davalarda ceza indirimleri, iyi hal uygulamaları ve erken tahliyelerin kadınların güvenlik duygusunu zedelediğini vurguladı. Özellikle kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı davalarında verilen kararların toplumsal etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiği ifade edildi.

DAVANIN ARKA PLANI VE ŞULE ÇET’İN ÖLÜMÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI

Şule Çet, 29 Mayıs 2018 gecesi patronu Çağatay Aksu ve Aksu’nun arkadaşı Berk Akand ile bir plazada bulunuyordu. O gece Çet'in cinsel saldırıya uğradığı, ardından da 20. kattan atılarak öldürüldüğü ortaya çıkmıştı. İlk aşamada olay “intihar” gibi gösterilmeye çalışılsa da kadın örgütlerinin ısrarlı takibi, sosyal medya kampanyaları ve avukatların yoğun çabasıyla gerçekler aydınlatıldı.

Soruşturma ilerledikçe, Aksu ve Akand’ın delil karartma girişimlerinde bulunduğu, hatta Şule Çet’in ağzından yazılmış sahte bir intihar mektubu hazırlamayı planladıkları ortaya çıktı. Yargılama sürecinde bu girişimler mahkeme dosyasına yansımış ve kamuoyunda büyük tepki toplamıştı.

Mahkeme, deliller doğrultusunda Aksu’ya cinayet suçundan müebbet, nitelikli cinsel saldırıdan 10 yıl ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 2 yıl 6 ay olmak üzere toplam müebbet ve 12 yıl hapis cezası vermişti. Aksu hakkında iyi hal indirimi uygulanması da dönemin tartışma konularından biri olmuştu. Berk Akand ise cinayete yardım, cinsel saldırıya yardım ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından toplamda 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edilmişti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, her iki sanık hakkında verilen cezaları Kasım 2022’de onamıştı.

TAHLİYE KARARININ ADLİ SİSTEME DAİR YENİ SORULAR DOĞURMASI

Akand’ın yargı kararıyla kesinleşmiş cezasının henüz yarısından azını tamamlamışken serbest bırakılması, Türkiye’deki infaz rejimi ve cezasızlık politikaları konusunda yeni tartışmalar başlattı. Kadın cinayetleri ve cinsel saldırı davalarında verilen cezaların fiili uygulamada daha kısa sürelerle infaz edilmesi, toplumda adalet duygusunun zedelendiği yönündeki eleştirileri artırdı.

Hukukçular, infaz rejiminin özellikle ağır suçlarda caydırıcılıktan uzak hale geldiğini, erken tahliyelerin fail üzerinde gerçek bir yaptırım oluşturmadığını savunuyor. Toplumsal cinsiyet temelli şiddet vakalarında güçlü bir adalet mekanizmasına duyulan ihtiyacın altı çizilirken, bu kararın benzer davalar için olumsuz bir örnek teşkil edebileceği belirtiliyor.

ADALET ARAYIŞININ DEVAM ETTİĞİ VURGULANIYOR

Şule Çet davası, Türkiye’de kadınların adalet mücadelesinin sembollerinden biri haline gelmişti. Akand’ın tahliyesi ise bu mücadelenin hâlâ bitmediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın örgütleri, hukukçular ve kamuoyu, verilen cezanın ardından gelen erken tahliyeye karşı tepkilerini sürdürürken, toplumsal adalet talebinin diri tutulması gerektiğini vurguluyor.

Şule Çet için adalet talebi, sadece bir davanın değil, kadınların yaşam hakkının korunması için verilen daha geniş kapsamlı bir mücadelenin de parçası olarak görülmeye devam ediyor.

{ "vars": { "account": "G-39SSKFJRW0" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-JV1786CP4L" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }