DEM Parti’den Özel’e Yanıt: “Hepiniz Borçlusunuz”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP lideri Özel’in “dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum” sözlerine tepki gösterdi. “Kimse bu hafızanın üzerine ucuz metaforlarla yaklaşmasın. ‘Cellat defterini’ açacaksak hepiniz borçlu çıkacaksınız” diyerek, bu tür söylemlere sert bir yanıt verdi.
Bakırhan bu ifadeyle, geçmişte yaşanan faili meçhuller, mezarlıklar, zindanlar ve toplumsal travmaların unutulmadığını vurguladı. O nedenle, “cellat” metaforunun siyasi polemik ve basit bir söylem malzemesi haline getirilmesine razı olmadıklarını belirtti.

ÖZEL’İN “CELLAT” VE “STOCKHOLM SENDROMU” SÖZLERİ
CHP Genel Başkanı Özel, partisinin kurultayında yaptığı konuşmada, herkesi “Stockholm Sendromu’na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya” davet etmişti. Bu çağrı, muhaliflerin ve özellikle Kürt siyaset çevrelerinin tepkisini çekti. Söylem, geçmiş travmalar ve hak ihlalleriyle siyasi temsil arasında hassas bir çizgiyi gündeme getirmişti.
Özel’in metafor kullanımı, bazı kesimlerce toplumsal hafıza ve geçmişle yüzleşme anlamında eleştirilirken; bir kısmı bunu güçlü bir eleştiri biçimi ve uyarı olarak görmüş, siyasi etik ve vicdani sorumluluk vurgusu olarak değerlendirmişti.
BAKIRHAN’IN TEPKİSİ: “BARIŞ VE HAFIZAYA SAYGI”
Tuncer Bakırhan, konuşmasında şu noktaları vurguladı:
Bakırhan’a göre, şu anda siyaset ve toplumsal diyalog zemini—özellikle barış, hak eşitliği ve demokratik temsil arayışı—çok kritik bir eşikte. Bu dönemde, geçmişin acıları ve toplumsal hafıza söz konusu iken, “ucuz polemiklere başvurmak siyasetsizliktir.” Ona göre, “Kürt halkına saygı duymak” bu mu? Eğer çözüm arayışı içindeysek, bu tür söylemler süreci sabote eder.
Ayrıca Bakırhan, ”Biz celladı çok iyi tanırız; zindanlardan, mezarlıklardan, faili meçhullerden gelen bir geçmişimiz var. Eğer cellat defterini açarsak, geçmişi konuşursak, hepiniz borçlu çıkarsınız” diyerek, bu tür benzetmelerin ciddiyetle ele alınması gerektiğini söyledi. Bu vurgu, hem toplumsal belleğe saygı hem de siyasi sorumluluk çağrısı olarak okundu.
SİYASİ VE TOPLUMSAL YANSIMALAR
Bu karşılıklı söylem — polemik görünümünün ötesinde — şu açılardan dikkat çekiyor:
-
Siyasi söylemin, geçmiş travmaları unutturmadan, toplumsal hafıza ve hak ihlalleriyle yüzleşmeyi akılda tutarak yapılması gerektiği bir kez daha vurgulandı.
-
“Cellat” ve “Stockholm Sendromu” gibi metaforlar, sadece retorik araç değil; toplumsal hafıza ve onun yeniden tanımı açısından hassasiyet taşıyor.
-
Bu tartışma, Kürt sorunu, demokratik çözüm politikaları, hak temelli siyaset ve toplumsal yüzleşme gündemlerini yeniden öne çıkarıyor.
-
Eğer siyasetçiler ve partiler, polemikten ziyade çözüm, uzlaşı ve toplumsal barış odaklı adımlar atmazsa, bu tür söylemler kutuplaşmayı derinleştirebilir.
DEM Parti – CHP eksenli bu tartışma, hem bugünü hem de Türkiye’nin demokratikleşme, toplumsal uzlaşı ve geçmişle hesaplaşma sürecini yakından ilgilendiriyor. Söylem tercihleri, sadece bugünü değil, toplumsal hafıza ve gelecek kuşakları da etkileyebilir.





