KARADENİZ’DE ÇİFTE TEHLİKE BÜYÜYOR

Karadeniz son yılların en ciddi ekolojik tehditlerinden biriyle karşı karşıya. Uzmanlara göre bölgede hızla çoğalan yabancı türler, denizin doğal dengesini bozarak yerli türleri baskı altına alıyor. Özellikle deniz salyangozu ve taraklı medüzün oluşturduğu baskı, ekonomik değeri yüksek olan hamsi gibi balık türleri üzerinde büyük bir tehdit yaratıyor. Karadeniz ekosisteminin geleceği, bu iki istilacı türün yayılımıyla birlikte belirsizliğe sürüklenmiş durumda.

YABANCI TÜRLERİN ARTIŞI EKOSİSTEMİ SARSILIYOR

Türkiye kıyılarında son 50 yılda hızla artış gösteren yabancı tür hareketliliği, Akdeniz’den başlayarak Ege, Marmara ve Karadeniz’e kadar uzanan geniş bir göç rotası oluşturuyor. Bu türlerin bir bölümü Kızıldeniz’den Süveyş Kanalı üzerinden geçiyor, bir bölümü ise uluslararası taşımacılık yapan gemilerin balast sularıyla denizlere karışıyor. Karadeniz’de ise özellikle deniz salyangozu ve taraklı medüzün ekosistem üzerindeki baskısı her geçen yıl daha da artıyor.

Uzmanlar, deniz salyangozunun kıyı ekosistemlerini tahrip ettiğini ve Akdeniz midyesi başta olmak üzere birçok türü yok etme noktasına getirdiğini belirtiyor. Taraklı medüz ise hamsi gibi ekonomik değeri yüksek balıkların yumurta ve larvalarını tüketerek popülasyonların zayıflamasına yol açıyor.

BIST 100 Güne Yüzde 0,19 Artışla Başladı
BIST 100 Güne Yüzde 0,19 Artışla Başladı
İçeriği Görüntüle

594142

500’E YAKIN YABANCI TÜR TÜRK SULARINA GİRDİ

Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şahin, Türkiye denizlerinde istilacı tür sayısının 500’e yaklaştığını belirtiyor. Deniz suyu sıcaklıklarının artması, tuzluluk oranlarının değişmesi ve kirliliğin çoğalması, yabancı türler için uygun ortam oluşturuyor. Şahin, bu türlerin yerli türlerle girdikleri rekabet sonucunda ekosistemde kalıcı değişimlere neden olduğunu vurguluyor.

“Tutunabilen ve adapte olan türler zamanla yerli türleri baskılayarak onların yok olmasına neden oluyor” diyen Şahin, göç eden yeni türlerin Karadeniz’deki doğal dengeleri ciddi şekilde zorladığını ifade ediyor.

BALIKÇILIK ÜZERİNDE ETKİSİ HENÜZ BELİRGİN DEĞİL

Dr. Ahmet Şahin, istilacı türlerin balıkçılık üzerindeki etkisinin uzun vadede daha net görüleceğine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Bu göç süreci yeni değil; yaklaşık 5 yıldır Akdeniz’den Karadeniz’e yoğun bir tür hareketliliği görülüyor. Ancak bir türün burada kalıcı olabilmesi, üreyip sürü oluşturabilmesi uzun zaman alır. Dolayısıyla hamsi ve palamut gibi ticari balıkların popülasyonları üzerindeki kesin etkiyi ilerleyen yıllarda daha net gözlemleyeceğiz.”

AKDENİZ’DE BALON VE ASLAN BALIĞI ÖRNEĞİ ENDİŞE YARATIYOR

Şahin, Akdeniz’de balon balığı ve aslan balığının yerli türleri baskılayarak bölgeyi adeta istila ettiğini hatırlatıyor. Bu iki türün büyük hızla çoğalması ve rakipsiz bir hale gelmesi, Karadeniz için de benzer bir risk oluşturuyor.

“Eğer taraklı medüz veya deniz salyangozu burada kalıcı bir stok oluşturur ve hızla yayılırsa, iş işten geçmiş olabilir” diyen Şahin, bu türlerin kontrol altına alınmasının son derece zor olduğuna dikkat çekiyor.

TEHDİDİN GELECEĞİ BELİRSİZ, ÖNLEMLER SINIRLI

Uzmanlara göre gemilerin balast sularının kontrol altına alınması konusunda çeşitli çalışmalar yürütülse de yüzde yüz bir başarıdan söz etmek mümkün değil. Deniz suyu yoluyla gelen göçmen türlerin ise engellenmesi mümkün olmadığı için tek çözüm uzun vadeli gözlem ve ekosistemin direnç kapasitesini artırmak.

Şahin, “Bu sürecin nasıl sonuçlanacağını ilerleyen yıllarda göreceğiz. Ancak şu anki tablo yerli türlerin geleceği açısından endişe verici” değerlendirmesinde bulunuyor.