Trabzonspor Avrupa Kupası Play-Off ilk turunda sahasında konuk ettiği Macar ekibi Videoton ile golsüz berabere kalarak tur şansını rövanşa bıraktı. Aslında bu skor avantajlı bir skor bence. Çünkü Bordo-Mavili ekip kapanan bir takıma karşı oldukça zorlanıyor, bunu bu maçta da çok iyi gördük. Şayet Trabzonspor açık oynayan ekip karşısında gol yemediği gibi gol atabiliyor. Videoton’a gol lazım. Golsüz beraberlikte maç uzatmaya oradan da penaltılara gider. Yani bu demektir ki Trabzonspor’dan çok rakibin gol atması lazım. Gol atması için de mecbur açık oynayacaklardır. Kontrada gol atmayı düşünebilirler ancak bu hadise sonunda gol atma oranları çok az. Sonuç olarak Bordo-Mavililer, çok etkili oynamadığı maçta avantajlı bir skor elde etti diyebiliriz.
Maçı anlatacak olursak bir şey yazmamak en iyisi lakin yine de birkaç noktaya değinmek istiyorum. Birincisi; Trabzonspor, toplam değeri 9 Milyon Euro civarında olan bir takım karşısında en etkili atağını 51. dakikada gerçekleştiriyorsa bir sorun var demektir. İkincisi, 250 bin liralık kaleciye Trabzonspor Avni Aker’de gol atamıyorsa, derhal forvet alınmalıdır. Bu takım gol atamaz mıydı, tabi ki atabilirdi. Ancak sistem yanlış kuruldu. Şenol Hocanın kadro tercihi daha farklı kullansa idi sonuç beraberlik olmazdı. Trabzonspor tur biletini alarak Macaristan’a giderdi ama olmadı. Neyse ki henüz tren kaçmış değil. Bazı sistematik hatalar var, bunlar gözden geçirilmeli.
Şenol hocanın bir hatası da Halil’i forvet oynatmasıydı ve Burak Yılmaz gibi sistemi onun üzerinde denemesiydi. Çünkü Halil santrafor özelliği olan bir oyuncu değil. Vittek ve Henrique gibi hücum gücü yüksek oyuncun var ve sen çift forvet oynamıyorsun, hem de sahanda. Bırak çifti bunların bir tanesini 84. dakikada oyuna alıyorsun, Vittek ise ortalıkta yok. Buna korkaklık denir hocam. Eğer o kadar taraftarın önünde 9 milyon euroluk takıma üstünlük sağlayamıyorsan, ortada bir yanlışlık var demektir. Kimse bana masal anlatmasın. Futbol korkakların işi değildir. Şenol hoca aynısı Karabük maçında da yaptı, sonuç olarak 2 önemli puan bırakarak lige ‘merhaba’ dedik.
Onur da olmasa sahadan yenik ayrılacaktık ne yazık ki aslan gibi kalecimiz var. Şımarmayan ve sadece işini yapan, onuruyla mücadele eden, savaşan genç bir kalecimiz… Umarım takımımıza ve Türk futboluna uzun yıllar katkı sağlar, tabi milli teknik adamlar bu yeteneği kullanırlarsa…
Neyse biraz da Sadri Şener’den bahsedelim
Maçın bitimine 1-2 dakika kala “Yönetim İstifa” sesleri yükseldi Avni Aker’de… Taraftar haklı mı? Bence haksız! Her şeyi yönetime bağlamamak lazım. Ne yani Şenol hoca formda olmayan oyuncuyu oynatsa, yada ne bilim farklı bir sistem denese ve başarısız olsa, burada suç kimin olur yönetimin mi? Çocukça davranmayalım. Kimse bilmeden konuşuyor, yorum yapıyor. İlk önce hatayı kendinde arayacaksın sonra başkasında. Eğer hatayı kendinde aramıyorsan doğruya ulaşamayacaksın demektir. Sadri Şener’in hatası yok demiyorum, tabi ki hatası var. Yönetimin de var. Ama genel bir hatanın faturasını belirli bir kesime kesmek doğru değil.
Son olarak, Şenol hoca ‘şu oyuncuyu kesinlikle istiyorum’ diyor, yönetim de ‘o olmaz hocam bu nasıl olur’ diye cevap veriyorsa ve hoca da ‘e napalım olsun bakalım’ diyorsa daha konuşmamızın bir anlamı yok. İlk önce herkes kendisine bakacak ondan sonra konuşacak.