NAGEHAN ALÇI: MEDYA ÇALIŞANLARI ZAN ALTINDA
Son dönemde medya dünyasında yaşanan gözaltılar, tutuklamalar ve ortaya atılan ciddi iddialar kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Tartışmalar sürerken gazeteci Nagehan Alçı, yaşanan sürecin yalnızca adı geçen kişilerle sınırlı kalmadığını, medya sektöründe çalışan herkesin töhmet altında bırakıldığını ifade etti. Alçı’nın açıklamaları, mesleki algının yanı sıra sosyal ve ailevi etkileriyle de dikkat çekti.
OPERASYONLAR SEKTÖRÜN TAMAMINI ETKİLEDİ
Nagehan Alçı, medya sektörüne yönelik yürütülen operasyonlar ve ardından gelen iddiaların, çalışanların tamamını kapsayan olumsuz bir algı yarattığını söyledi. Alçı’ya göre, henüz hukuki süreçler tamamlanmadan oluşan bu genel kanaat, mesleğin itibarını zedeliyor.
Gazetecilik mesleğinin doğası gereği kamuoyunun gözü önünde icra edildiğini hatırlatan Alçı, birkaç isim üzerinden yürüyen tartışmaların tüm sektöre mal edilmesinin adil olmadığını vurguladı. Bu durumun, hem çalışanların psikolojisini hem de mesleki güveni olumsuz etkilediğini dile getirdi.
“HERKES TÖHMET ALTINDA KALIYOR”
Alçı, yaşanan sürecin en büyük sorunlarından birinin genelleme olduğunu belirtti. Açıklamasında, “Herkes zan altında kalıyor” ifadesini kullanan Alçı, medya çalışanlarının yalnızca meslekleri nedeniyle sorgulanır hale geldiğini söyledi.
Bu algının, gazetecilerin işlerini yaparken daha fazla baskı hissetmelerine neden olduğunu belirten Alçı, suçun şahsiliği ilkesinin göz ardı edildiğini savundu. Sektörde yıllardır emek veren birçok kişinin, hiçbir ilgisi olmadığı halde tartışmaların odağına çekildiğini dile getirdi.
ÖZEL HAYATA YANSIYAN ETKİLER
Nagehan Alçı’nın dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise yaşananların özel hayata yansıması oldu. Alçı, kulislerde ve çevresinde duyduğu bazı örnekleri aktararak, oluşan algının aile ilişkilerini dahi etkilediğini söyledi.
Alçı, bazı eşlerin kadınların medya sektöründe çalışmasından rahatsızlık duyduğunu ifade ederek, “Kulağıma gelenlere göre, bazı eşler kadınların medya sektöründe çalışmasından rahatsız oluyor. ‘Başka bir sektörde çalışsın’ diyen kocalar var” dedi. Bu sözler, tartışmanın yalnızca mesleki değil, toplumsal bir boyuta da taşındığını gösterdi.
KADIN ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ BASKI
Medya sektöründe çalışan kadınların, bu süreçten daha fazla etkilendiği yönündeki değerlendirmeler de dikkat çekiyor. Alçı’nın ifadeleri, kadın gazetecilerin meslek tercihlerinin sorgulanmasına kadar uzanan bir baskı ortamı oluştuğunu ortaya koydu.
Kadınların, yalnızca çalıştıkları sektör nedeniyle hedef haline gelmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Alçı, bu yaklaşımın hem eşitlik ilkesine hem de bireysel özgürlüklere aykırı olduğunu dile getirdi. Alçı’ya göre, yanlış algılar üzerinden kadınların kariyerlerine müdahale edilmesi, sorunun daha da derinleşmesine yol açıyor.
MEDYA VE TOPLUMSAL ALGI
Yaşanan gelişmeler, medya sektörünün toplumdaki algısını da yeniden tartışmaya açtı. Alçı, gazeteciliğin kamusal sorumluluğu olan bir meslek olduğunu hatırlatarak, bu tür genellemelerin basın özgürlüğü açısından da risk taşıdığını söyledi.
Medya çalışanlarının sürekli zan altında bırakılmasının, nitelikli haberciliği ve özgür düşünceyi zayıflatabileceğini ifade eden Alçı, sağduyulu bir yaklaşım çağrısında bulundu. Hukuki süreçlerin sonucunun beklenmesi gerektiğini vurguladı.
“GENELLEME YANLIŞ, SORUMLULUK ŞAHSİDİR”
Alçı’nın açıklamalarında öne çıkan temel mesaj, genellemenin yanlış olduğu yönünde oldu. Suçlamaların ve iddiaların kişisel olduğunu, tüm sektöre mal edilmemesi gerektiğini belirten Alçı, aksi halde bunun hem meslek hem de toplum açısından kalıcı zararlar doğuracağını söyledi.
Son dönemde yaşanan gelişmelerin ardından yapılan bu değerlendirmeler, medya dünyasında süren tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Tartışmanın önümüzdeki günlerde de hem mesleki hem toplumsal düzlemde devam etmesi bekleniyor.