Bu yıl 3.’sü düzenlenen Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı’na (BREASTANBUL 2018) dünyanın önde gelen hekimleri katılım gösterdi. Konferansta meme kanseri tedavisindeki en ileri gelişmeler de paylaşıldı.

İstanbul’da 11-13 Ekim 2018 tarihlerinde düzenlenen ’3. Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı’na (BREASTANBUL 2018), dünyanın meme kanseri tanı ve tedavisi konusunda önde gelen, bilimsel araştırmaları olan çeşitli branşlardan hekimler katılıyor. Prof. Dr. Cihan Uras’ın kongre eş başkanlığını yaptığı konferansa, hekimlerin yanı sıra hemşireler de katılım gösteriyor.

Meme kanseri tedavisindeki en ileri gelişmelerin paylaşıldığı konferansta konuşan Prof. Dr. Cihan Uras, “Meme kanserindeki tanı ve tedavilerin konuşulduğu Uluslararası Breastanbul Konferansı’na başladık. Breastanbul markasını artık bütün dünyada bilinen bir marka haline getirdik. Bu yıl 3.’sünü gerçekleştiriyoruz. Geleneksel olarak da her 2 yıl da bir Breastanbul Meme Kanseri Konferansı’nı gerçekleştiriyoruz. İlk başladığımızda yabancıların bilmediği bir markayken, bugün Breastanbul tüm dünyada bilinen bir marka haline geldi. Bu hem ülkemizdeki meme bilimi adına hem de ülkemiz adına gerçekten onur verici bir tablo. Bu açıdan çok mutluyuz. Her yeni toplantımızda katılımın arttığını görüyoruz. Bu da bizi gururlandırıyor. Bu toplantıya da yabancı konuklarımızın katılımı oldukça iyiydi. Bu toplantıyı tercih ediyor olmaları bizi gururlandırdı. Bu toplantıda meme kanserindeki tanı ve tedavisindeki bütün yenilikler üç ayrı salonda konuşuldu. Burada hem meme kanserinin tanı yöntemleri tartışıldı, hem cerrahi tedavisi tartışıldı, radyoterapideki yenilikler yine burada tartışıldı. Birçok konuşmacı buraya yapmış oldukları çalışmalarını getirdiler. Dünya’da meme kanserindeki yeniliklerin sunulduğu Breastanbul’u da dünyada bilinen, meme kanserinin tanı ve tedavisinde bütün yeniliklerin tartışıldığı bir marka haline getirmeyi başarabildik. Bu ülkemiz adına onur verici bir durum. Özellikle çevre ülkelerdeki meme biliminde çalışan meslektaşlarımız, çok daha uzak yere gitmek yerine iki yılda bir Breastanbul’a gelerek, bu toplantılara katılarak meme bilimindeki yenilikleri öğrenme fırsatı elde ediyorlar. Hem de kendi yapmış oldukları çalışmaları yine bu konferansta sunarak meme bilimine ciddi katkıda bulunuyorlar. Bu açıdan çok mutluyuz. 2020’de bu konferansın dördüncüsünü gerçekleştireceğiz. Yine orada daha fazla ilginin olacağını ümit etmekteyiz” ifadelerini kullandı.

“Meme kanserinin tedavisine birçok yenilik getirildi”

Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Uras, “Bugün ABD’de 8 kadından 1’i, ülkemizde ise 12 kadından 1’i yaşamları boyunca meme kanserine yakalanma riskine sahipler. Onun için de tedavisinde çok ciddi değişimler ve yenilikler oluyor. Bu toplantıda göze çarpan önemli yeniliklerden biri; yine Japonya’dan gelen Profesör Fukuma, çok küçük meme kanserlerinin radyo frekans yöntemiyle yakılarak tedavi edilebileceğini anlattı. Yine Fukuma, endoskopik cerrahi ile mastektomi ameliyatının nasıl yapılacağını burada izleyicilere gösterdi. Aynı zamanda ben de Türkiye’de ilk kez yapmış olduğum ‘Robotik Meme Alınma’ ameliyatını anlattım. Koltuk altından küçük bir kesi ile robot vasıtasıyla memenin iç dokusu tamamen çıkarılmakta ve bu ameliyatta meme başına ve cildine zarar verilmediği için özellikle ameliyat sonrası görüntü çok daha iyi olmaktadır. Hastaların koltuk altındaki küçük kesileri de gizlenebildiği için çok daha iyi bir görüntü geriye bırakılmaktadır. Aynı seansta da rekonstrüksiyon yapılmaktadır. Robotik meme alınma ameliyatı ülkemizde de ilk defa tarafımdan yapılmıştır. Kongrede yeni radyoterapi yöntemleri de tartışıldı. Artık uygun olan kadınlara daha kısa süreli radyoterapi teknikleri anlatıldı. Bunun yanında yeni ilaç tedavilerinden de bu kongrede bahsedildi. Böylece meme kanserinin tedavisindeki birçok yeniliklerin getirildiği ve meme bilimiyle uğraşan meslektaşların bunları tartıştığı bir konferans oldu” açıklamasında bulundu.

“Meme kanseri erkeklerde de görülebilir”

Meme kanserinin erken tanı ve tedaviyle tamamen iyileştirilebileceğine dikkat çeken Cihan Uras, “Meme kanseri erkeklerde de görülebilir. Erkekler, memelerinde herhangi bir kitle hissettiklerinde doktora başvurmalılar. Meme kanseri özellikle tarama programlarıyla erken yakalanabilen kanserlerdir. Bunun için bütün kadınlarımızın belli aralıklarla tarama programlarına girmelerini öneriyoruz. Tarama programlarına giren kadınlarda meme kanserini çok erken yakalayabildiğimiz için tedavileri de çok daha kolay oluyor. Bu hastalıktan tamamen kurtulabiliyorlar. Bunun için her kadın 35 yaşından itibaren meme tarama programlarına mutlaka girmelidir. Ailesinde meme kanseri olan kadınlar ise bu tarama programına daha erken yaşta başlamalıdır. Erken tanı meme kanserinde hayat kurtarıcıdır. Bu nedenler kadınlarımızın her ay kendi kendilerini kontrol etmelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu.

Taner Korkmaz: “Meme kanserinin ilerleyen yaşlarda görülme olasılığı artmakta”

Doç. Dr. Taner Korkmaz ise meme kanserinin ilerleyen yaşlarda daha sık görüldüğünü söyleyerek, “Meme kanseri, tüm kanserlerde olduğu gibi ilerleyen yaşla beraber görülme olasılığı da artmakta. Her 7 kadından 1’inde de görülmekte. Oransal olarak erkeklerde kadınlara oranla daha az olmakla birlikte erkeklerde de bu kanser türü görülebilmekte. Meme kanseri, gelişmiş ülkelerdeki kadın popülasyonlarında en sık görülen kanser türüdür. Bugün burada uluslararası katılımlı, meme kanseriyle ilgili yüksek tecrübeye sahip uzmanlarında olduğu bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Lokal tedaviler olarak da adlandırılan cerrahi, radyoterapi ve bununla beraber erken ve ileri evre meme kanserinde kullanılan meme kanserindeki tedavileri hep beraber burada tartışmaktayız” açıklamasında bulundu.

Başak Oyan Uluç: “Artık kişiye özel tedaviler uygulanıyor”

Günümüzde meme kanserinde kişiye özel tedavilerin uygulanmaya başlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Başak Oyan Uluç da şunları söyledi:

“Meme kanserinde son yıllarda önemli gelişmeler var. Artık her hastaya aynı tedavi yerine kişiye özel tedaviler uygulanıyor. Tümörün moleküler özelliklerine göre hastalara göre farklı farklı tedaviler öneriyoruz. Erken evre tedavilerde genel yaklaşımımız artık olabildiğince cerrahi küçültmek. Bunun için de eskiden cerrahiden sonra kemoterapi verirken, şimdi artık birçok hastamıza önce kemoterapi sonra cerrahi yaklaşımına gelmiş bulunmaktayız. Bu sayede hem memeyi koruyucu cerrahiler mümkün olabiliyor hem de hastaların koltuk altlarındaki lenf nodlarının çıkarılmaması söz konusu olabiliyor. Bu şekilde ileride hastaların kollarında ödem oluşma riskini azaltıyoruz. Bunun için her hastaya kemoterapi uygulamıyoruz. Hastaların tümörlerinin özelliklerine bakarak bazı hastalara sadece hormonel tedaviler vermek söz konusu. Kemoterapi verilmeyecek hastaları da seçebiliyoruz. Metastatik hastalarda ise tümörün moleküler tiplerine göre kişiye özel tedaviler veriyoruz.”

“Erken tanıda tamamen tedavi mümkün”

Meme kanseri açısından bütün kadınlar risk altında olduğunu sözlerine ekleyen Uluç, “Her 8 kadından 1’inde meme kanseri hayatının bir kısmında gelişebiliyor. Ama tabii bazı kişilerin riskleri biraz daha artabiliyor. Özellikle ailesinde meme kanseri öyküsü olanlar. Meme kanserinde erken tanı da son derece önemli. Çünkü erken tanı koyduğunuzda bu hastalık tamamen tedavi edilebilir. Her kadına erken tanı öneriyoruz. 40 yaşından sonra da yıllık olarak mamografi çektirmelerini istiyoruz. Bunun dışında kendi kendine meme muayenesi de 20 yaşından sonra başlamalı” dedi.
Kaynak: iha