Salda Gölü Kuruyor: Dünyanın Nazar Boncuğu Tehlikede
Türkiye’nin en özel doğal miraslarından biri olan Salda Gölü, hızla azalan su seviyesiyle alarm veriyor. Beyaz kumsalları ve turkuaz rengiyle “Dünyanın Nazar Boncuğu” olarak adlandırılan gölde su çekilmesi son yıllarda gözle görülür hale geldi. Uzmanlar, iklim krizinin etkileriyle birlikte kontrolsüz tarım, aşırı sondaj ve turizm baskısının göl ekosistemini geri dönülmez bir noktaya sürüklediğini belirtiyor.
Su Seviyesinde 3-4 Metrelik Düşüş
Burdur’un Yeşilova ilçesinde yer alan Salda Gölü’nde son yıllarda gözlenen su çekilmesi, göl çevresinde yaşayan halkı ve çevrecileri endişelendiriyor. Belediye Başkanı Nurettin Kurd, yaptığı açıklamada su seviyesinin 3 ila 4 metre arasında düştüğünü belirtti. Kurd, “Kuraklığı yoğun yaşıyoruz. Yer altı sularımızın çekilmesi, Salda’daki su seviyesini çok hızlı düşürüyor. Gölün ekosistemi her geçen gün zarar görüyor” ifadelerini kullandı.
Bilim insanlarına göre Salda Gölü’nün Mars yüzeyindeki toprak yapısına benzer özellikler göstermesi, burayı yalnızca Türkiye için değil, dünya bilimi açısından da benzersiz kılıyor. Ancak göldeki hızlı su kaybı bu eşsiz doğal laboratuvarın geleceğini tehdit ediyor.
Tarım ve Turizm Baskısı Gölü Zorluyor
Uzmanlar, göldeki su kaybının sadece iklim krizine bağlı olmadığını, insan faaliyetlerinin de etkili olduğunu vurguluyor. Bölgede tarımda kullanılan aşırı yer altı suyu çekimi, gölün beslenmesini engelliyor. Aynı zamanda son yıllarda artan turizm faaliyetleri de ekolojik dengeyi bozuyor.
Kurd, “Göl çevresindeki tarımsal faaliyetlerde mısır, pancar ve soya gibi çok su isteyen bitkiler yetiştiriliyor. Bu ürünler yer altı sularının tükenmesine neden oluyor. Sürdürülebilir tarım politikalarına acil ihtiyaç var” dedi.
Turizm açısından da benzer bir baskı söz konusu. Özellikle yaz aylarında göle gelen ziyaretçi sayısının artması, kıyı bölgelerinin bozulmasına ve atık baskısına yol açıyor. Uzmanlar, kontrollü turizm modeli ve ziyaretçi sınırı getirilmesi gerektiğini vurguluyor.
“Küçükbaş Hayvancılık Teşvik Edilmeli”
Başkan Kurd, su kaynaklarının daha verimli kullanılması için çözüm önerilerini de paylaştı. “Bölgemizde büyükbaş hayvancılığın yaygın olması yem bitkileri talebini artırıyor. Mısır ve soya gibi su tüketimi yüksek ürünler yerine, daha az su isteyen bitkilere yönelmemiz gerekiyor. Aynı zamanda küçükbaş hayvancılığı teşvik etmeliyiz. Bu hem ekonomik olarak çiftçiyi destekler hem de su kaynaklarımızı korur” diye konuştu.
Tarım politikalarında yapılacak bu değişikliklerin, göl çevresindeki su dengesine olumlu yansıyacağı düşünülüyor. Ancak uzun vadeli bir planlama ve denetim olmadan alınan geçici önlemlerin yeterli olmayacağı da belirtiliyor.
“Salda Gölü Riskli Duruma Geldi”
Başkan Kurd, Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulunarak Salda Gölü’nün korunması için acil eylem planı hazırlanması gerektiğini ifade etti. Kurd, “Salda Gölü dünya mirasıdır. Havza su yönetimi ve alan yönetiminde hızlı adımlar atılmalı. Eğer önlem alınmazsa bu doğal güzelliğimizi kaybedebiliriz” dedi.
Uzmanlar da aynı görüşte: Gölün doğal dengesinin bozulması yalnızca yerel bir çevre sorunu değil, küresel bir uyarı niteliği taşıyor. Türkiye’nin en temiz göllerinden biri olan Salda, karbon döngüsü ve yer altı su sistemleri için kritik bir öneme sahip.
İklim Krizinin Etkileri Artıyor
İklim değişikliği nedeniyle son yıllarda Türkiye genelinde yaşanan yağış azlığı, göl ekosistemleri üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Salda Gölü gibi kapalı havza göllerinde bu durum çok daha belirgin hale geliyor. Buharlaşmanın artması, suyun yenilenme hızını düşürüyor.
Uzmanlar, yalnızca yerel önlemlerin değil, ulusal düzeyde su yönetim politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Göllerin korunması için entegre bir havza yönetim modeli öneriliyor.
Salda Gölü İçin Umut Var mı?
Her ne kadar mevcut durum kritik olsa da, Salda Gölü’nün tamamen kurtarılamayacağı anlamına gelmiyor. Uzmanlara göre doğru politikalarla göl yeniden dengelenebilir.
Öneriler arasında, göl çevresinde yer altı suyu kullanımının kısıtlanması, su tasarrufu sağlayan tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması, ziyaretçi sınırının belirlenmesi ve ekolojik izleme sistemlerinin kurulması yer alıyor.
Salda Gölü’nün korunması yalnızca çevresel değil, aynı zamanda kültürel bir sorumluluk olarak görülüyor. Göl, hem doğal güzelliğiyle hem de bilimsel değeriyle Türkiye’nin simgesi haline gelmiş durumda.
Doğayı korumak için atılacak her adım, yalnızca Salda için değil, tüm gezegen için bir umut anlamına geliyor. Eğer şimdi harekete geçilmezse, “Dünyanın Nazar Boncuğu” olarak anılan bu eşsiz göl, tarih sahnesinden silinme riskiyle karşı karşıya kalabilir.