Avukatı, Oktar’ın sağlık durumunun oldukça iyi olduğunu ve fiziksel olarak adeta gençleştiğini savundu.
Temmuz 2024’te Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanan kararla birlikte Adnan Oktar, “suç örgütü kurma ve yönetme”, “çocuğun cinsel istismarı”, “cinsel saldırı” gibi ağır suçlardan toplam 8 bin 463 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kararın kesinleşmesiyle Oktar, Van’daki yüksek güvenlikli cezaevine nakledilmişti.
“20’li Yaşların Kan Değerlerine Sahip”
Adnan Oktar’ın cezaevindeki son durumuna ilişkin açıklama yapan avukatı, sağlık kontrollerinde elde edilen sonuçların şaşırtıcı olduğunu ileri sürdü. Oktar’ın herhangi bir kronik hastalığının bulunmadığını söyleyen avukat, ❝Şeker, tansiyon gibi yaşlılık hastalıkları yok. Yapılan kan tahlilleri, 20’li yaşlardaki bir bireyin değerlerine çok yakın. Kalp damarlarında tıkanıklık yok. Kemik yaşı ise 30’lu yaş seviyesinde❞ dedi.

“Saçları Gür, Cildi Gergin, Duruşu Dimdik”
Fiziksel görünümüne de dikkat çeken Oktar’ın avukatı, ❝Cezaevi sürecinde güç kazandı. Saçları gürleşti, sakalları bakımlı ve parlak. Cildi gergin ve canlı. Gözleri keskin, omuzları geniş. Pazuları oldukça gelişmiş. Merdivenleri hızla çıkabiliyor. Günlük sporunu aksatmıyor❞ ifadelerini kullandı.
“Cezaevinde Gençleşti” Tartışması
Adnan Oktar’ın fiziksel ve zihinsel durumunu “cezaevinde gençleşti” sözleriyle tanımlayan avukatı, müvekkilinin moralinin yerinde olduğunu ve hafızasında herhangi bir zayıflama olmadığını belirtti. ❝Ses tonu güçlü, hafızası net. Ellerindeki canlılık adeta çocuk eli gibi. Görenler gençleştiğine inanmakta zorlanıyor❞ şeklinde konuştu.
Kamuoyunda Tepki ve Tartışma
Avukatın yaptığı açıklamalar, sosyal medyada ve kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Oktar’ın cezaevindeki yaşam koşullarına ilişkin iddialar bazı çevrelerce “algı operasyonu” olarak değerlendirilirken, açıklamaların içeriği yargı sürecinin ciddiyetiyle çeliştiği gerekçesiyle eleştirildi.
Adnan Oktar hakkında daha önce verilen mahkeme kararları doğrultusunda cezaevi süreci devam ederken, savunma tarafının yaptığı açıklamalar ve yayımlanan son görüntüler, yeniden kamuoyu tartışmalarının merkezine oturdu.





