Cumhuriyet tarinin en büyük projesi denilen Akyazı stadı; 'çakma', 'kasma', 'ısmarlama' olduğu ortaya çıktı.
Alman Kulübü Mainz'in UEFA standartlarına uygun olmadığı için kabul etmediği proje, kapalı kapılar ardında nasıl Trabzon'a verildi?
Kimler bundan sorumlu?
Aslında bu soruların cevabı seçim arefesinde Başbakan Erdoğan'ın miting için Trabzon'a geldiği günde saklı..
Çünkü ilk o gün bu stadın animasyonları, görüntüleri ortaya çıktı!
Sokakları, dev ekranları süsledi..
Başbakan Erdoğan'dan "stat projesini hala hazırlayamadık" fırçasının yememek için mi bu kadar hızlı ve aceleci davranıldı..?
Galatasaray kulübünün bir yöneticisinin yurt dışında mimarlık ofisinde çöpe atılan bu proje, zaman kaybı olmasın diye Trabzon'a verilmesi çok mu doğru bir hareket?

Sonuç olarak;
* Galatasaray Trabzonspor'un yıldızlarını tek tek aldıktan sonra; satamadığı stat projesini de Trabzon'a kasarak bir gol daha attı..
* Akyazı stadı, hatalı kabul edildi şimdide üzerinde tadilata gidilerek ihaleye çıkacak.. 
* Belkide dünyada eşi benzeri olmayan basit, ucuz bir uygulamayla mega bir proje hayata geçecek. 

Niye Almanlar kabul etmedi?
Bu bilgi haber61.net adlı haber sitesinden alıntıdır….
"Mainz kulübünün Coface Arena için hazırlattığı 7 proje arasında olan mimar Mete Arat’ın projesi ilk elenenlerden biri oldu. İddialara göre Özellikle Mainz taraftarlarının günlerce projeyi istemediğini belirtmesi bu kararda etkili oldu. Ancak bir başka iddia ise bu projenin kullanışsız ve gereğinden büyük olduğu yönündeydi.  Sonuç olarak Coface Arena’nın 33 bin kişilik kapasitede yapılması ise bu iddiayı çürütürken proje iptalinin nedeninin taraftarın baskısının ve aşırı maliyeti olduğunun bir işaret olduğu belirtiliyor." 

Hatırlatma:
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın Trabzon'u son ziyaretindeki değerlendirmelerimdeki haklılığım bu son yaşanan 'çakma stat'la da  anlaşılmıştır. Bakan Bayraktar'a şirin gözükmek için eksikleri, yanlışları söyleyemeyenler; bunun hesabını Bakan Bayraktar'a değil tüm Trabzon'a versinler… 

FERRARİ YARIŞLARI VE TRABZONSPOR 

Şenol Güneş ile ilgili sene başında şunu demiştim;
Ferrari pistinde bekleyen Şenol Güneş'e "Murat 131 ile yarışı kazan" diyen Trabzonspor başkanı Sadri Şener ve yönetimi, yarış bitiminde hayal kırıklığı yaşayacaktır..
Peki Sayın Şener ve yönetimi bunu hiç düşündü mü?
Murat 131'e binmek istemeyen fakat -mecburen yada değil- binerek kendi sonunu hazırlayan Şenol Güneş pistin yarısında indi. Aynı araçla yarış bitiminde farklı şoförle -Tolunay Kafkas- ile gitmeye kalkan yönetim ikinci kez aynı riski aldı..!
Yani şoför değişti, araç yine aynı araç...
Murat 131…
Sonuç malumun ilanı…
*** 
Buna 'cuk' diye oturan ders niteliğinde bir hikayeyi paylaşmak istiyorum;
Hocalardan biri final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav
sorusu olarak tahtaya, “Why?” (Neden?) yazmış.
Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra herkes birşeyler yazmaya başlamış.
Yalnız bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim etmiş.
Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış: “Why not?”
(Neden olmasın ki?) Bu öğrenci sınavdan “100″ almış.
Aynı hoca başka bir sınavda “Risk nedir?” diye soruyor.
Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor kağıdını.
Kağıdın üst kısmında sadece “isim-soyadı” yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak.
En altta ise “İşte risk budur” diye yazıyor.
Ve sonuçta da sınıftaki en yüksek notu alıyor.
Hocanın bir sonraki sınavında yine “Risk nedir?” sorusuyla karşılaşan öğrencimiz tekrar boş kağıt verince bu sefer “0″ alıyor. Tabii koşa koşa hocaya gidip sebebini soruyor.
İşte Hocanın cevabı:
- “Aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!”