- Bu sonu haketti mi?

Şampiyonluğun ardından sıkıntılı bir süreç geçiren Trabzonspor'da, peşpeşe alınan kötü sonuçların ardından Abdullah Avcı ile yollar ayrılmış ve sürpriz bir şekilde Nenad Bjelica ile 2 yıllık bir sözleşme imzalanmıştı.

Geçen sezonun sonunda takımı tanıma şansı bulan Nenad Bjelica, yaz döneminin ardından kendi takımını kurarak sezona başladı ancak 8 haftanın sonunda istenilen başarıyı elde edemeyerek sözleşmesi karşılıklı olarak feshedildi ve bir kaç gün içerisinde Abdullah Avcı yeniden takımın başına getirildi.

İşler böyle olunca, hatrı sayılır sayıda insan, bunun önceden planlandığını ve Bjelica'nın kurban edildiğini düşündüler ve Bjelica'yı savunan ciddi bir kitle oluştu. 

    Gelirken soru işaretleriyle gelen Bjelica'nın gidişi başka soru işaretleri doğurdu.

    Bjelica kurban mı edildi? 

     İşin aslı şöyle ki Abdullah Avcı ile yollar ayrılırken, yeniden buluşmak üzere ayrılmıştı. Ancak planlanan en az 2 yıllık bir ayrılıktı. Bu sürede Avcı bir milli takım serüveni yaşayacak, Trabzonspor da 2 yıllık bir Nenad Bjelica macerasına atılacaktı ve 2024-25 sezonundan sonra şampiyon hocanın Trabzonspor ile yeniden yolları kesişecekti. Bu aranın iki tarafa da iyi geleceğine karar verilmişti.

      Ancak tekrar kavuşmanın bu kadar kısa süreceği kimsenin aklına gelmemişti. Bjelica kurban olduysa da, kendi hatalarının kurbanı oldu diyebiliriz.

      Bjelica için bir hayli üzüldüm ve konuyu enine boyuna araştırdım. Ekibinde olan bir kaç kişiyle, çalıştığı oyuncularla, gönderdiği bir kaç oyuncuyla, bir kaç kulüp personeliyle, Bjelica hakkında konuştum, ve gözlemlerimle duyduklarımı harmanlayarak, bir sonuca vardım: Bjelica göründüğü kadar masum değil.

        Bjelica kendi sonunu hazırladı:

    En başa dönelim. Bjelica, Trabzonspor'un büyük bir kulüp ve camia olduğunu bilmiyordu ve anlayamadı. Trabzonspor'u ve Türkiye ligini küçümsedi. Daha önce hiç antrenörlük tecrübesi olmayan oğlunu yardımcı hoca olarak teknik ekibine aldı. Bunu Türkiye'de Fatih Terim bile yapamaz. Ya da böyle bir olay Osmanlıspor'da bile amatörce bulunurdu. Mental coach olarak etiketlenen Bjelica'nın oğlunun bir çok antrenmanda sahaya cıkıp topla çalısmalara katıldığını gördük.

       Bjelica ve anormal istekleri:

     Geçen sezondan umut kesilmisti ve hocanın üzerinde baskı yoktu. Alınan kötü sonuçlar Bjelica'ya fatura edilmedi. Yaz döneminde ise, hocanın istekleri, yönetimin elini kolunu bağladı. Kulüpte genel menejerin tüm yetkilerini eline aldı.

Hiç bir oyuncunun kendinden fazla maaş almasını istemedigini belirterek, Bartra ile sözlesmenin feshedilmesini istedi.

Alınmasını istediği oyuncuların tamamı kendi diyaloğu olan oyuncular ve her biri için Trabzonspor, kariyerlerindeki en iyi kulup ve aldikları en iyi kontrat olacaktı.

    Petkovic transferinde bana güvenin, oyuncuyla anlaştım, bekleyin diyerek transfer fiyaskosuna imza attı ve yönetimi zor durumda bıraktı. Aynı saatlerde eşini Hırvatistana götürmek için başkandan özel uçağını istedi. Sosyal medyada taraftarlar uçagın Petkoviç için Hırvatistan'da olduğunu düşünerek yeniden umutlandı ancak hikaye başkaydı. Başkan, Bjelica'ya inanılmaz bir konfor alanı sunmuştu başarılı olması için.

Bakic diye hiç bir tecrübesi olmayan bir oyuncu aldırdı. Çok detaya girmeyelim ama böyle bir transferi Şenol Güneş yapmış olsa, tefe koyulurdu. Belki de gücü yetmezdi.

     Bjelica ve parlatıcıları

     Bjelica'nın Hırvatistan'da ve uluslararası reklamını yapan gazetecileri var. Gerektiğinde hocayı parlatır ve pazarlarlar. Trabzonspor ile sözleşmesini feshettikten bir kaç saat sonra ulusal basına Bjelica, Galasgow Rangers ile anlaşmak üzere haberlerinin servis edilmesi de bu ağ sayesinde.

 

     Bjelica ve oyuncularla ilişkisi

     Oyuncularla iletişimde inanılmaz başarısız. Oyuncularıyla bir paylaşımı yok. İsteklerini dikkate almıyor, ve en ufak şeyde oyuncuyu tamamen siliyor. Dorukhan Toköz ile çok iyi ilişkileri varken, yardımcı hocalar, Uğurcan'ın satılması durumunda kendinin kaptan olacağını söylerken, Bjelica'ya hangi pozisyonda oynamak istediğini paylaştığı için günlerce oyuncuyla konuşmadı ve kadro dışı bıraktı. Medyaya ise oyuncunun 30 kilo fazlası oldugu servis edildi. 

     "Kimse Trabzonspor'dan büyük değildir"

     Başarısızlığın faturasını oyuncusuna kesmek istedi. Abdülkadir Ömür bir yönetici ile sohbetinde kötü performansının sebebi olarak, oynadığı pozisyona alışamadığını, zamanla daha iyi olacağını vs söyledi. Bu konuşma kendisine ulaştı ve Bjelica bu açıklamayı yaparak, Abdülkadir Ömür'ün üzerini çizdi. Antrenmanlarda yüzüne bile bakmıyor, oyuncuyla iletişimini kesmişti.

      Bjelica genel olarak Türk oyuncuları sevmiyor, onlarla konuşmuyor ve iletişim kurmuyordu. Bu da takımın performansına yansıyordu. Dahası tüm futbolcular Bjelica'dan ve furbolcular ile diyalog şeklinden hoşlanmıyordu. Ruh beklenilen takım, maaşlı personel gibi sadece işe gidip gelir olmuştu. 

      "Kimse Trabzonspor'dan büyük değildir" sözü adresine ulaşmadı ve başta Visca olmak üzere tüm oyuncular üzerine alındı. Taraftarlar da farklı isimleri hedef aldı. Oyuncular, Bjelica'nın oyuncularına sahip çıkmadığını ve ilk fırsatta suçlu ilan edileceklerini düşündüler, ve o günden sonra takım icinde soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Arkadaşlık ve samimiyet yerini soğuk ilişkilere bıraktı.  

       Taktik ve transferler

       Taraftarlar ve yönetim, 6 aydır gelişmeyen taktik anlayışından mutsuzdu. Ne zaman Bjelica ile konuşmak isteseler, Bjelica konuyu hep transfere getirdi. Bütün enerjisini oyuncu getirmeye, oyuncularla görüşmeye harcadı.

Sahada oynanan kötü oyunu dert etmedi, daha çok transfer ve yeni transfer dönemini düşündü. 

Sahadaki oyunun kötü olduğunu düşünmüyordu. Maç sonu açıklamalarında iyi oynadıklarını söylüyordu.  Oynanan oyun futboldan daha çok Rugby'e benziyordu. Ve Bjelica gelmeden önce aslında Trabzonsporlu idareciler bu konuda uyarılmıştı.  Ancak Bjelica'nın çok iyi bir PR ekibi vardı.

  Bjelica ne oynatıyor?

      Geçen sezondan bu yana Bjelica'nın oyun anlayışı, ne oynatmayı hedeflediği, oyuncularından ne istedigini kimse anlayamadı. Verdiği demeçlerden anladığımız kadarıyla Bjelica'nın net bir oyun planı yok. Trabzonspor'a çalışmamış ve kadro yapısına uygun bir oyun sistemi benimsemedi. 

       İşin doğrusu Bjelica, hazırlık maçlarında da kötü sonun sinyalini vermişti. Hazırlıksız maçlarını galibiyetsiz tamamlayan Bjelica, bu maçlardan sonra "Zaten iyi oynasaydık bu sorun olurdu, demek ki hazırlık kampında yorulmuyoruz demek olurdu"  diyerek bu başarısızlığa çok yoğun hazırlık kampını bahane etmişti. 

       Bjelica, çok etkili konuşan ve konuştuğunda insanları etkileyebilen bir insan. Böylece hiç bir şey yapmadan, ve insanları çok şey yaptığına ikna ederek 6 ay kulüpte kalmayı başarabildi, ve bu kısa süre için kulüpten sadece kendi maaşı için 2.3 milyon eurodan fazla para aldı. Ve üzerine ekibinin tazminatını düşünün. İnanılmaz güzel bir veda kendisi için.

      Üstelik giderken de bir çok taraftar, kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek, kulübü suçladı.

      Aslında gerçek şu ki, başkan ve yönetim, Bjelica ya inanılmaz imkanlar sundu ve gereğinden fazla tahammül etti. Ve tüm bu iyi niyetinin karşılığında, ayrılma sürecinde Bjelica kolaylık sağlamadı.

      Giderken yaşananlar, aslında her şeyi gözler önüne seriyordu. Hiç bir oyuncusuyla vedalaşmadı. Yerli yabancı bütün oyuncular, Bjelica'nın ayrılmasına sevindiklerini gördük.

     Dorukhan Toköz'ün Bjelica'nın ayrılmasının ardından yaptığı "Yukarda Allah var" temalı paylaşım da içerde yaşananların göstergesi.

     Tüm bu yaşananlara bakınca, Bjelica'nın süreci yönetemediğini, oyuncularıyla güçlü bir bağ kuramadığını görüyoruz. 

       Camianın tüm kesiminden destek alırken, kendisine istedigi bütün imkanlar sunulmuşken, Bjelica kurban edildi demek, başkan ve yönetimine haksızlık olur.

       Sözleşme fesih şartları o kadar iyiydi ki, Bjelica ayrıldığına üzülmedi. Sevinçli bir şekilde şehirden ayrıldı demek yanlış olmaz. Tüm süreçte parayı ve transferleri her şeyin önünde tuttu.

       Böylece Bjelica , kendi sonunu kendi hazırlamış.