Yargıtay burun estetiği ameliyatları ile ilgili önemli bir karar verdi. Yanlış burun ameliyatı tazminat talepli davalar bakımından önemli olan karara göre Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2024 yılında vermiş olduğu kararda bilirkişi incelemesi yapılarak istenilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiğine hükmetti.
Davacı 2019 yılında açtığı davada burnundaki kırıklık, şekil yamukluğu ve nefes problemi rahatsızlığı nedeniyle davalı hastaneye başvurduğunu 2016 yılında ilk ameliyatını olduğunu ancak burnundaki yamukluğun ilk ameliyata rağmen düzelmediğini, 2 yıl sonra aynı hastanedeki muayenede ilk yapılan ameliyatın başarılı olmadığı, burnunun düşük olduğu, kalkması gerektiği, sol tarafa doğru kayık olduğu, burnun kemer kısmının törpülenmesi, burun kanatlarının açık ön tarafa dağılmış olduğu ve toplanması gerektiği, nefes alma sorunu da olmak üzere tüm bu sonuçların ikinci bir ameliyatla düzeltilebileceği söylenerek ikinci ameliyata alındığını ancak bu ameliyatın da başarısız geçmesi üzerine davalı hastanenin kusurlu olduğunu belirterek yeni ameliyat olmak zorunda olduğunu ve mağduriyetinin giderilmesi için maddi ve manevi tazminat talep etti.
Hastane savunmasında davacının ilk ameliyatın Kulak Burun Boğaz uzmanı doktor tarafından ikinci ameliyatının ise Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı doktor tarafından gerçekleştirildiğini, her iki ameliyatın da tıp kurallarına uygun yapıldığını, hastanenin ve doktorların bir kusurlarının olmadığını belirterek davanın reddini istedi.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları doktorun ve hastanenin kusurlu olmadığını rapor etmesi akabinde mahkeme davayı reddettiyse de Yargıtay bu kararı davacı hasta lehine bozdu. Yargıtay bozma kararında estetik nitelikteki burun ameliyatların eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, doktorun eser sözleşmesi kapsamında taahhüt ettiği güzelleşme şeklindeki sonucu sağlaması gerektiğini aksi halde ortaya çıkan sonuçtan sorumlu olacağını vurguladı. Yargıtay “Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde ise, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden sadakat ve özen borcu nedeniyle sorumludur. Davaya konu olayda da, davacıya burun estetiği ameliyatı yapılmış olup, burnun istenilen şekle kavuşmasının sağlanması gerekmektedir. Bilirkişi incelemesi yapılarak bu hususun, yani istenilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda komplikasyon olup olmaması tek başına sonuca etkili değildir. Yüklenicinin edimini ifa edip etmediği değerlendirilirken, tıbbi bir müdahaledeki gibi doktorun yükümlülüğünden öte, taahhüt edilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediği aranmakta ve bu sonucun gerçekleşmemesindeki yüklenicinin kusuru dikkate alınmaktadır. Doktor bu işi kabul ettiğine göre, sonucu taahhüt etmekte olup, edimin ifa edildiğinin kabulü için sonucun gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde edimin ifa edildiği kabul edilemeyeceğinden ücrete hak kazanılamayacağı gibi TBK’nın ilgili hükümleri gereği doğan zararın tazmini gerekir.” şeklinde kararını açıkladı.
Yargıtay’ın bu bakış açısı estetik nitelikteki ameliyatları tedavi niteliğindeki diğer ameliyatlardan ayırmakta ve doktora istenilen sonucu meydana getirmek şeklide bir yükümlülük yüklemektedir. Bu karara göre doktor ben tıbbi anlamda elimden geleni yaptım ancak ortaya çıkan sonuç bu operasyonlardaki olası komplikasyonlar arasındadır diyemeyecek ve ameliyat öncesi taahhüt ettiği güzelleşmeyi sağlayamaması halinde kusurlu kabul ederek hastanın maddi ve manevi zararlarını tazmin etmek zorunda kalacaktır.
Konuyu haber sitemize değerlendiren Av. Bahadırhan TABAK, Yargıtay’ın uzun yıllar kararlarında yer verdiği estetik operasyonların eser sözleşmesi kapsamında yer aldığı görüşü güncel kararlarında da devam etmektedir. Tabi bu durum doktorların sorumluluklarını da arttırmakta ve açılan davalarda eğer hastanın ameliyat sonrası şekil olarak veya tıbbi olarak yakınmaları devam ediyorsa davalar doktorlar aleyhine neticelenebilmektedir. Revizyon ameliyat masrafları ve diğer tedavi giderleri maddi tazminat olarak ayrıca hastanın bu süreçte yaşadığı manevi zararların tazmini manevi tazminat olarak faiziyle doktorlardan istenmekte ve bilirkişilerin doktorun kusurunun bulunmadığı raporlarına rağmen Bölge Adliye Mahkemesi be Yargıtay’ın bozma kararları ile davalar hasta lehine bozulmakta ve doktorlar bu tazminatları ödemek zorunda kalmaktadır. Bu noktada doktorlara mutlaka mesleki sorumluluk sigortalarını yaptırmalarını ve hastaları ameliyat öncesinde ameliyatın olası sonuçları ile ilgili detaylı bir şekilde aydınlatmaları gerekir. Buna rağmen ameliyatın başarısız olması ve hastanın estetik anlamda ve tıbbi anlamda sorunlarının devam etmesi halinde doktorların davaları kaybetme riskler mevcut kararlara baktığımızda devam etmektedir.