ERMAN TOROĞLU - AVCI FARKI

Hakem bitiş düdüğünü çalmadan yazı yazamıyorum. Sebebi skor değil. Öyle şeyler olur ki o son dakikayı yazarsın. İşte bu öyle bir maç neden? Uğurcan son derece kabiliyetli, efendi bir insan. Hem de takım kaptanı. Rakip seyircinin önünde kazanmışsın artık işi uzatma, rakip Beşiktaş sinirli. Sen kafanı eğ, sahayı terk et. Alkışlayın diyerek seyirciye hareket yapıyorsun ve ikinci sarıdan atılıyorsun. Haftaya takımın kaleci hatasıyla kaybederse ve bu haftayı temizleyemezse sorumlusu sen olacaksın. O zaman da bu galibiyetin hiçbir avantajı kalmayacak. Demek ki psikolojik olarak hazır değilsin. Kaptanlık bandını takmak kolay değil. Kaptan gemisini denizde başıboş bırakmaz, sahip çıkar. İnşallah bu olay sana da ders olur.

Şimdi gelelim maça. Beşiktaş mücadele eder gözüküyor. İyi güzel de dün gece rakibin hediyesiyle golü buldular. Onun haricinde hücum ediyor gibiydiler ama yalan rüzgarı. Beşiktaş geçen senenin rüzgarıyla yaşıyor. Büyük hata yapan sol bekini Abdullah Avcı tam zamanında çıkardı. Yaptığı değişikliklerle maçı da kazandı. Avcı bu sene dengeli, kontrollü ve başarılı gidiyor. Ayakları da yere basıyor.

Beşiktaş dün geceki hakem için bir şey demesin. Koca maçta bir hatası vardı. İlk yarıda ayağından sakatlanan Trabzonlu oyuncu için oyunu durdurdu. Orada devam ettirmeliydi. Herhalde Trabzonlu oyuncu fazla bağırdı. Koca gergin maçta tek hatası buydu. İyi maç yönetti. Beşiktaş'ın ikinci golden önce itiraz ettiği pozisyon net olarak faul değildi. Yani penaltı yoktu. Beşiktaş rakiplerini nasıl pozisyona sokuyor onu tahlil etsin ve ona göre oynasın. Bu işin de sorumlusu net olarak Sergen'dir. O da bu sene yanlış işler yapıyor. İnşallah toparlar.

TURGAY DEMİR - ATMAK YA DA ATMAMAK

Harika bir maç izledik. Kora kor mücadele eden, yerine göre seri paslaşmalarla bir solukta rakip kaleye giden her iki takım oyuncuları da alkışı hak ettiler. Beşiktaş göreceli olarak daha baskılıydı ama Trabzonspor da kesinlikle aşağı kalmadı. Ön tarafta Güven değil de Batshuayi olsa belki ilk yarıda Beşiktaş maçı kotarabilirdi. Güven de iyi oynadı aslında, ne kadar iyiydi derseniz; gol atmak dışında her şeyi yaptı!..

Pjanic oyunu yönünü değiştirirken kanatlardaki oyuncular ayak uydurabilseler Beşiktaş ışık hızıyla oynayacak deyim yerindeyse. Ne var ki Pjanic'teki çabuk düşünüp, çabuk oynama becerisinin binde biri bile yok kanatlarda. Böyle maçlarda herhangi bir futbolcu ya da teknik adam üzerinden oyunu okumak haksızlık olur. Bana göre iki teknik adam da doğru kadrolarla sahaya çıktılar ve tüm oyuncular da görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalıştılar. Değişiklikler de yerinde ve zamanındaydı bana göre.

Bol pozisyonlu bir oyun olunca kalecilere de kritik anlarda görev düştü. İstisnalar hariç Ersin ve Uğurcan da işlerini iyi yaptılar. Trabzonspor'un golünde Abdülkadir'in çabukluğu ve Vida'nın hatası vardı, Beşiktaş'ın golünde Larin'in takipçiliği ve Trondsen'in hatası…

Beşiktaş'ın pozisyona girmek gibi bir sıkıntısı yok ama gol atamamak gibi bir sıkıntısı kesinlikle var. Alex beklentilerin çok altında, Pjanic, Josef ve Ghezzal yeteri kadar şut denemiyorlar. Oysa Batshuayi'nin yokluğunda en çok bu yıldızlara güveniyor insan. Beşiktaş yakaladığı pozisyonları har vurup harman savururken Trabzonspor üç pozisyonda iki gol attı. Konumuz futbolsa hikaye bu kadar basit; atmak ya da atmamak!

YUNUS EMRE SEL - EN KRİTİK ADIM

Maç tam olarak beklenildiği gibi başladı. Topu daha çok kontrol etmeye çalışan baskı kuran bir Beşiktaş'a karşı geçiş oyunlarında pozisyon bulmaya çalışan ve bulduğu pozisyonlarda da tehlike yaratan bir Trabzonspor vardı sahada. Bu oyun 40. dakikaya kadar da çok değişmeden sürdü. Ancak o dakikadan sonra oyunda dengeler tamamen değişti.

Bakasetas'ın yaşadığı sakatlık sonrası oyuna giren Siopis'in orta saha direncine katkı yapması, Hamsik'i biraz daha özgürleştirdi. İşte Hamsik de bu dakikadan itibaren futbol için en kritik nokta olan, "Göz zevki" kelimesinin sahadaki vücut bulmuş hali gibiydi. Nwakaeme'ye iki nokta atışı pas yapan Hamsik, sorumluluk alması gerektiğinin fazlaca bilincinde bir şekilde üçüncüsünde bu kez Abdülkadir Ömür'ü ince görüp golü attırdı. Maçın başından itibaren kanatları iyi kullanan Beşiktaş, Trabzonspor'u daha çok bir orta saha oyununa hapsedip, bekleri hata yapmaya zorladı.

Bu anlardan birisinde de hatalar zinciri sonucunda kalesinde golü gördü. Bakasetas'ın yaşadığı şansız sakatlık, Nwakaeme'nin formsuzluğu ve oyunda kaldığı süre boyunca takımı ileride tutan tek isim olan Djaniny'in de oyundan çıkması sonrası Trabzonspor, hücum zenginliğini üretmekte sorun yaşadı. Maçın gel git oyununa döndüğü anlarda güçlü olan sahada güçlü duran Trabzonspor, net bir kontratak golüyle sonucu belirleyen bir gol attı. Bu gol şampiyonluk yolunda atılan en kritik adım, dönülen en önemli virajdı. Trabzonspor ne olursa olsun önyargıları, kötü hatıraları, klişeleri yıka yıka yoluna devam ediyor.

Artık Trabzonsporluların yeni bir anlayış inşa etme zamanı geldi. Uğurcan'a ise ayrı bir parantez açmak şart oldu; Trabzonspor'u omuzlarında yükselten ve onunla yükselen büyük oyuncu… İstediği gibi oynayamasa da sorumluluktan kaçmayan oyuncuları, pes etmeyen inatçı ruhuyla İstanbul'dan galibiyetle dönen Trabzonspor, bir hikaye yazıyor şampiyonluğa doğru.

SİNAN VARDAR - NEDEN OLMASIN!

Türkiye'nin en iyi iki takımının mücadelesinde dün müthiş bir mücadele izledik. Öncelikle tebriklerim iki takıma... Beşiktaş maça müthiş seyirci desteğiyle ile başladı. Trabzonspor 90 dakika bu baskıyı sahasında karşılamaya çalışırken iki kaleci harika kurtarışlarıyla takımlarını ayakta tuttu. Ersin iki pozisyonda kalesinde devleşirken Uğurcan beş müthiş kurtarışla maça damgasını vurdu. Ancak Uğurcan gibi milli armayı taşıyan ismin saha içinde Beşiktaşlı futbolcuları ve tribünleri kışkırtmasını yakıştıramadım.

Sahanın yıldızı dün izlemeye doyamadığım Pjanic'ti. Geçtiğimiz hafta onun için maestro benzetmesi yapmıştım. Dün harika ötesi takım arkadaşlarını yönetti. Beşiktaşlı forvetlere nefis paslar attı. Ben olsam Pjanic'in 90 dakikasını altyapılarda takımda oynayan geleceğin yıldızlarına seyrettirirdim. Dün Pjanic'in 90 dakikalık performansı altyapılarda futbolcu olmak isteyen her gence izletmek gerekir. Bu sezon eleştirdiğimiz Ghezzal'ın dünkü kazanma isteği ve Josef'in insanüstü gayreti ise dün Beşiktaş adına olumlu izlenimlerdi. Son 15'te oyuna giren N'Koudou'yu da fazlasıyla özlemişiz.

Beşiktaş'ın yol yorgunu olması normal karşılanması gerekirdi ama siyah-beyazlı futbolcular müthiş bir enerji sahaya koydular. Peki Beşiktaş neden yenildi? Öncelikle kanatlarda oynayan Rosier ve Umut hücuma iyi çıkmalarına rağmen isabetli paslar ve ortalar atamadılar. Alex yine takımdan kopuktu. Tabii bir de son vuruş özürlüsü Güven Yalçın da 3 puanın kazanılmasına engel oldu. Trabzon'un golünde Hamsik ve Abdulkadir'in imzasının yanında Vida'nın klasına yakışmayan hatası vardı.

Trabzonspor oyunda sakin kalmaya çalışırken son dakikalarda beraberliğe razı gibiydi. Bordo-mavili ekip kazanmasını bilerek ligde önemli bir avantajı cebine koydu. Maçın hakkı bu değildi ama futbol böyle bir oyun işte! Lige verilen ara Beşiktaş'a ilaç gibi gelecek. Geçen sezon da milli aranın ardından Beşiktaş fırtına gibi esmeye başlamıştı. Maraton uzun, bu sezon da aynısı neden olmasın?

REHA KAPSAL - KAZANMAK

Derbiden önce formda ve moralli olan Trabzonspor, formsuz ve moralsiz olan Beşiktaş'tı. Beşiktaş bu maçtan önce bu sezon Süper Lig'de ve Şampiyonlar Ligi'nde toplam 15 maça çıkmış ve 7 mağlubiyet almıştı. Bu durum sadece oyuncuların sakatlığıyla açıklanamazdı. Bir takım mağlup olmayı kabullenmeli, özeleştiri yapmalı. Bu, gelişimleri için çok önemli bir unsurdur. Beşiktaş, sezon başından beri maharet üreten görüntüsünden çok uzaktaydı. Genel formsuzluğun bu maça yansıması da kaçınılmazdı. Ne kadar kendi seyircisi önünde oynasa da planları ve organizasyonları sezon başından beri çok eksik olan Beşiktaş vardı.

Bu konuda hiçbir ezberi oluşmamış Beşiktaş saha içinde yine çok dağınıktı. Sorunların çözülememesi, dün alınan sonucun bir yansımasıydı ve de asla tesadüf değildi. Bordo-mavililer, çok dengeli bir oyun çeşitliliğiyle organize oldular. Bakasetas'ın 30'da çıkmasına rağmen yere sağlam bastılar. Kontrollü oynadılar, yatay ve dikey olarak alanları çok iyi kapattılar. Top rakipteyken de ayağındayken de Beşiktaş gibi savunma zafiyetleri olan bir takıma karşı organizasyonu sağlam iki tane gol buldular. 7 puan farkla geldikleri İstanbul deplasmanında farkı 10'a yükselttiler. Lig erken bile olsa psikolojik üstünlüğü ele geçirdiler.

Trabzonspor'un geçtiğimiz sezonlarda yarışın içinde oldukları zaman dengesiz ve istikrarsız bir gidişatı oluyordu. Abdullah Avcı'yla beraber bu dengeyi çok doğru sağlayıp, ayakları yere sağlam basan, ne istediğini bilen, çok başarılı bir görüntüye büründü. Takımda 'ben' değil 'biz' diyen tam bir aile ortamı var. Tecrübeli oyuncularla genç oyuncuların birlikteliği yüksek enerji verdiği gibi aidiyet duygusunun verdiği sorumlulukla saha dışından saha içine çok doğru bir geçiş sağlıyorlar. Böyle büyük bir derbiyi kazanmak önemli ama esas önemli olan nasıl kazandığın. Trabzonspor, oynadığı oyunla, ortaya koyduğu mücadeleyle aldığı '3 puanı fazlasıyla kazanmayı' hak etti.

Editör: TE Bilişim