Yusuf Yazıcı’nın gidişinin ardından takımın ahengi biraz bozuldu. Ofansif ataklarının yanı sıra orta bölgedeki top kayıpları  yokluğunu hissettiren başlıca gerçekler. Yazıcı’nın gidişi hakkında daha detaylı yazı kaleme alacağım ama şimdi değil, öncelik Prag maçı..

Bu karşılaşmada Trabzonspor tur atlamakla kalmayıp hazırlık maçları sonrası ilk galibiyetini de elde etmiş oldu. Çekya üçüncüsü takımı elemek hafife alınacak bir şey değil, bence bordo mavililer önemli bir iş başarmıştır.

Müsabakada gözüme çarpan üç şey oldu. 

İlki yeni santrafor Sörloht’un hızlı adaptasyonu, ikincisi takımın penaltıcı yokluğu, üçüncüsü ise 6 numara eksikliği. Bence santrafordan da önce çözüme kavuşturulması gereken sorun bu olmalı.

Yeni transferlerin hazır olmayışı da düşündürücü olmalı, şayet 5-6 hafta böyle devam ederlerse Fırtına’nın işi iyice güçleşir. Bari Obi Mikel hazır olsaydı diyeceğim ama değil. Umarım kendine gelmesi uzun sürmez yoksa ligin ilk haftalarında kaybedilen puanlar çok can yakar.

Trabzonspor bu bölgede  Abdülkadir Parmak’in diriliğine muhtaç kalacak, o da iyi oynuyor fakat nereye kadar? Çocuk çok yalnız kalıyor, birinin yanında olması onu da, takımı da rahatlatacak.  Yine de hakkını vermek lazım çünkü canla başla mücadele ediyor.

Gündemdeki İngiliz golcünün transferi de beni düşündüren konulardan biri. Müzmin sakatlığı ve ilk defa ülkesinin dışına çıkacak olması kapalı bir soru işareti. İstanbul takımlarının gündeminde olması ise klasik bir menajer oyunu. Sanki Trabzonspor’un bu transferden vazgeçip Oumar Niaanse’ye dönmesi daha isabetli olacak.