Biz Trabzonluların biraz tez canlı oldukları herkesin ve hepimizin malumudur. Biraz tez sinirleniriz, sinirlenince de pire için yorgan yakarız.  Öfkemiz uzun sürmez lakin sönene kadar her tarafı ateşe verme riski de vardır.

Tüm egemen güçler futbolda yaşanan adaletsizliği ve şike sürecini unutturmaya çalışsa da biz bu konuyu sonuna kadar taşımaya kararlıyız. İsterse bin yıl sürsün… Lakin bu süreç uzun bir yolculuk ve süreç uzadıkça sinirlerde yıpranıyor. Zaten çakmadan alev alan bir topluluktuk, şimdi resmen asabı bozuklar topluluğu haline geldik.

Arkadaşlar, bu süreç uzun bir maraton ve bu mücadeleyi devam ettirebilmek için çelik gibi sinirlere sahip olmamız gerekiyor. Haksızlık karşısında isyan ediyoruz lakin bu isyan gittikçe, kupamızı çalan hırsızlardan ziyade kendi içimize dönmeye başladı.

Şike mücadelesine destek veren milyonlarca Trabzonspor taraftarı olsa da bu mücadeleyi bedel ödemeyi göze alarak meydanda açıktan veren topu topu üç beş cesur adam var. Bir kısmı koltuğumu kaybederim diye sesini çıkartmıyor, bir kısmı makamımı elimden alırlar diye konuşmaya korkuyor, bir kısmı bir daha ihale alamam korkusu ile yaşananlara gözünü kapatıyor, bir kısmı elimden ekmeğimi alırlar diye adalet isteyen çığlıkları duymuyor, bir kısmı elimden kalemimi, köşemi, programımı alırlar diye üç maymunu oynuyor. Dedim ya şunun şurasında, erkek gibi çıkıp adalet istiyoruz, hakkımızı istiyoruz, güce değil hakka tapıyoruz diyenler, sağdan say, sen, ben, bizim olan, soldan say, sen, ben, bizimoğlan… Dördüncüyü bulana aşk olsun…

Bu süreçte paralı askerlerden zaten bir şey beklemiyoruz. Bu adalet savaşını eğer zafere ulaştırabilirse, inanmış, gönüllü bir avuç kahraman bunu başaracak. Ve tabii arkasında ki milyonlarca Trabzonlu ve Trabzonsporlunun manevi desteğini alarak…

Böylesi bir süreçte, tüm kırgınlıkları, tüm hesaplaşmaları, tüm egolarımızı Allah aşkına bir tarafa bırakalım. Aynı renklere gönül vermiş, aynı davanın davacısı olan insanlar, hiçbir siyasi görüş ve sosyal statü gözetmeksizin tek vücut olmalıyız. Ne olur hesaplaşmalarımızı bir kenara bırakalım. Benim de çok tepki gösterdiğim insanlar var, lakin tüm gururumu ve egomu ayaklar altına alıyorum bu süreçte herşeyi içime atıyorum. Yani söylediğim şeye ben kendimden başlıyorum.  Evimize hırsız girmiş ve en değerli şeylerimizi çalıp götürmüş, biz hala sen ben kavgasındayız.

Süreç uzun… Ve belki de daha çok uzun sürecek. Ne olur sinirlerimize hakim olalım. Güçlü, kararlı, sakin, inanmış ve azimli bir tavır ile hareket edersek bu mücadeleyi kazanabiliriz.

Sinirleri yıpranmış, asabı bozuk, dengesiz tepkiler veren, birbirini kırıp döken, egolarına tapınan bir topluluk olmadığımızı herkese göstermeliyiz.

Ne olur, herkes zamanını, makamını, parasını, aklını, zekasını, kalemini, çevresini, sesini, soluğunu, inancını, azmini, ruhunu, kalbini, beynini ve yüreğini sadece şikeciler ile verilen mücadeleye harcasın. Boşa harcanacak tek bir nefesimiz olmamalı.

Ve unutmayalım, dostların kavgasında kazanan olmaz…

Böylesi bir kavga da kazanan da mağluptur…