Hepimizin Qatar 2022 Dünya Kupası’nda Türk milli takımını görmek istediğini varsayarak, neden orada olamadığımız konusunda tıbbi bir varsayımda bulunmak amaçlı bu yazıyı yazıyorum. Yazıda geçenler tıbbi açıdan mantıklı açıklamalara sahip olsa da benim kendi fikrimden ibarettir.

Dünya Kupası’nı kazanmış ülkelere bakınca, Brezilya, Almanya, İtalya gibi ülkeler başı çekiyor.

Pekiyi, gelelim diğer mevzuya, bilinçaltı. Biz farkında olmadan her an her saniye bizim için etrafımızla ilgili bilgileri toplayan, öğrendiğimiz bilgileri sınıflandıran, uyku halinde bile çalışmaya devam eden, vücudumuzun bütün faaliyetlerini kontrol eden ve bir bilgisayar gibi tüm yaşadıklarımızı hafızamıza kaydeden zihnimizin bir parçası olan bilinçaltından bahsediyorum. Bilinçaltı için en güzel örneklerden biri araba ve/veya bisiklet sürmektir. Başlangıçta sürüş esnasında çok dikkatli kullanıyorken, zamanla araba/bisiklet sürmeye dair tüm refleksleri kaptığımızda odak bilinçaltı tarafından da bir nebze idare edilebilmektedir. Bu arabayı bizim sürdüğümüz gerçeğini değiştirmez. Bilinçaltımız bizim bir parçamızdır. Bilinçaltı olumlu veya olumsuz farketmeksizin, kendimize söylediğimiz telkinleri abartmayı sever. Bu konulara girmeden sadede gelelim.

Bilinçli olarak oynadığımız futbolun yanında, bilinçaltımızın, otomatik verdiğimiz reflekslerin de futbolda ne kadar önemli olduğuna değinmek istiyorum.

Tüm bu saydığım ve dünya kupasını kazanan ülkelerin futbolcuları, insanları çocukluklarından beri ingilizcesi “goal” yani hedef ve ingilizcesi “goalkeeper” yani hedef bekçisi gibi terimleri kullanırken, ki diğer ülkelerinde verdikleri anlamlar aynıdır, araştırıp görebilirsiniz, biz yani Türk milli takımı futbolcuları eğer anadili türkçe ise, ne yazık ki kale ve kaleci terimlerini kullanmaktayız.

Şimdi soruyorum size, kale bir stratejide saldırı amaçlı mı savunma amaçlı mı kullanılır?

Bilinçli bir durumdayken çok birşey ifade etmeyen bu durum, bilinçaltımızda ise önce kaleyi savunmalıyım, gol yememeliyim gibi bir görev edinmemize ve gol yenmesi sonrası verilen görevin yerine getirilemediği gibi gereksiz bir strese sebep oluyor olabilir.

Bunun gibi basit kelime oyunlarıyla, bilinçaltına yönelik terapiler çağımızda popülerliği artan yöntemler olarak karşımıza çıkarken, iki kelimenin değiştirilmesinin futbolda bize neler katabileceğini merak ediyorum.

2026 Dünya Kupası’na Türkiye’nin de katılması dileklerimle yazımı sonlandırıyorum.

Dr. Ahmet Eryılmaz