“ Bu bir maç yazısı değildir “..

hiç hata yapmayan insan, genelde hiç bir şey yapamayan insandır “...demiş, Lord Tennyson..

Hayatın içinde insanı büyüten yegane hasletlerden biride hiç kuşku yok ki insanın bilerek yada bilmeyerek, isteyerek yada istemeyerek  yaptığı hatalar yumağıdır..

İnsan ve hata..

Bir başka deyişle;

Deneyim kazanmanın mayası, insanın hata yapmasıyla elde edilen birikimlerin hayatın içinde sizi başarı yada başarısızlığa rücû ettirdiği yerdir..

Ve bazen hatalar sizi dipten alan ve sizi doğrularla birleştiren en doğru kılavuzdur..

Ve yine söz konusu futbol olunca ‘ hata ‘ sizin işinizin vazgeçilmez bir figürü oluverir..

Hata ve Olasılık..

Her olasılık bir hataya açılan kapıdır aslında..

Ve insan hata yapa yapa olasılıkların sonuçlarına ulaşır.

Tıpkı Trabzonspor’un içinde bulunduğu durum gibi..

Olanları, daha doğrusu yıllardır denilenleri, yapılanmayanları, yanılgıları yeniden izaha gerek yok diye düşünüyorum..

Çünkü futbol, her ne kadar ‘sebep – sonuç ‘ ilişkisine dayalı bir uğraşı olsa da, genelde insanlar daha çok ‘sonuç ‘odaklı bakıyorlar hadiseye..

Bir yerde haklılarda, çünkü bu temaşa sporuna vaktini ve parasını veren insan takımından önce mücadele, sonra sonuç bekliyor..

Çünkü taraftar tatmini diye bir şey var..

İşte içinden çıkılamaz nokta burası: yenilmeyen ama yenemeyen bir Trabzonspor taraftarının halet-i ruhiyesini varsın sosyologlar açıklasın..

Lakin, taraftar galibiyet ister..

Sizin, doğruları çoğaltmak için yanlışları azaltmanıza bir sezon, hadi bilemediniz iki sezon sabır gösterir, üçüncü bir sezonu asla beklemez..

Şimdi, Abdullah Avcı ne dese ne anlatsa hikaye gelecek insanlara(!)

Bunun en başlıca nedeni, insanlarda vukû bulan ‘ bıkkınlık ‘duygusu..

Ve daha basit anlatılır şekliyle “  yine mi ? “ endişesine kapılmak..

Evet, bugün yine öyle oldu..

İstikrarlı bir şekilde beraberlik serisine devam eden Trabzonspor sanki ayağına pranga takıldı, olduğu yerde sayıklıyor gibi..

Öyle ki ne altındakileri ne üstündekileri umursuyor..

En elzemide bulunduğu konuma isyan etmeyen bir Trabzonspor var..

Salgındı, sakatlıktı, kadro zaafıydı demek Trabzonspor gibi markayı sıradanlaştırmaktan öte gitmez diye düşünüyorum..

Bir eski kafalı taraftar olarak şunu diyorum: Trabzonspor her şeyini kaybeder, lakin heyecanını asla kaybetmez.

Beni üzende bu detay..

Çünkü bu formanın heyecanlandırmadığı hiç bir aksiyonun ve kazanımın benim için bir kıymeti harbiyesi yoktur..

Biliyorum, sizi sıkan bir yazı kaleme aldım.

Futbolu okumak benim işim değil, onu, oyunun gerçek sahipleri yapsın; benim derdim Trabzonspor ile mutlu olup, heyecanlanmak..

Oysa, şampiyonlukta değil derdim..

Trabzonspor ile futbolu, futbol ile Trabzonspor’u yaşamak..

Ne kadar istemiştim bugün galip gelmeyi ve puan tablosuna rakamlarla “ 61 “ yazdırabilmeyi..

Olmadı maalesef(!)

Çok şey mi istedim (?)..

Öyle ki; “ masum bir çocuğun elinden zorla şekeri alınan bayram çocuğu “ gibiyim..

Felsefi hayal kırıklıklarını bir kenara atıyor ve Abdullah Avcı’nın ekibiyle, sistem kadar elzem olan o kaybolmaya yüz tutmuş “ heyecanı “ geri getirmesini diliyorum..

Hep hatadan dem vurmamız bugüne has bir vurgu değildi..

Rakip Hatay spor olunca ve son anda iki puanı hediye edince ‘hatayı kendi içimizde ‘ aradım belkide..

Dedim ya “ bu bir maç yazısı “ değildi..

Hasan Akbaş

Haberts.com