Ara mesafesi ister kısa ister uzun olsun; her yeni başlangıç kendi ikliminde sancılı start alır..

Tıpkı bu akşam Trabzonspor’un ‘ Vira Bismillah ‘ diyerek, ligin ikinci yarısına başladığının startı gibi..

Lider yine kazandı ve arkada kalan rakiplerinin durumlarına bakmadan, enerjisini maksimum seviyede tutarak yoluna emin adımlarla ilerlemekte..

Altın değerinde bir “ Üç Puan “ daha hanesine yazıldı..

Kısır skordan bağımsız bir kaç hikayeyi içinde barındıran güzel bir başlangıç oldu Akyazı’da..

Özellikle başkan ve arkadaşları hafta içi başta ‘ Edin Víscá ‘ transferi olmak üzere, diğer mevkiler için ayrıca teşriki mesai çalışmaları sonrası, bir nebzede olsa bu galibiyet onlar içinde bir soluklanma, idari anlamda da çalışmalarına ek bir motive katmıştır diye düşünüyorum..

Abdullah Avcı yine rakibin kim ve ligde hangi konumda olduğuna bakmaksızın, işini ciddiyetle yapmaya devam ediyor..

Öyle ki bir çokları için sürpriz sayılan İsmail Köybaşı seçimi de bunu kanıtlar nitelikteydi..

Yani hoca futbolcularına şu mesajı veriyor: ‘ bu takımda kimse kendisini önemsiz – değersiz görmesin ve hissetmesin(!).

Bu takımda herkes bütünün en önemli parçasıdır..

Her an her şeye hazır ve nazır olun..

Kimse vazgeçilmez olmadığı gibi hiç kimsede vazgeçilmiş değildir “ bu oluşumun içinde..

Bilmiyorum benimkisi kimilerine  belkide beyhude bir düşünce, lakin İsmail Köybaşı’nın en azında  kadro derinliği içinde bulunmasını ve takımına faydalı olabileceğine de kani olarak, başarılı olmasını çok istiyorum..

Nede olsa bir yanı mağdura meyilli genlerin devamı bir neslin fertleriyiz..

Tabi öncelik her daim ‘ takım için doğru olan neyse onun realitesi ‘ en öncelikli olandır..

Bu bilinç ve mantalite ile bir bütünün mutlu ve başarılı olmaması için bir neden düşünülemez..

Skor kısır puan muhteşem:

Öyle ya, dünyanın en şahane topunu oyna, o meşin yuvarlağı üç direğin arasından geçirmediğin sürece, doksan dakika sonunda sana ne yazık ki puan ya da puanlar vermiyorlar.

İş bu klişeden hareketle, Trabzonspor, tabiri caizse bir atıp üç aldı, Y.Malatyaspor karşısında..

Maç öyle bir oyuna sahne oldu ki, aslında her şey Trabzonspor’un istediği şekilde seyretti.

Lakin, oyunda bir ahenksizlik, bir ritimsizlik vardı sanki.

Oyunun kontrolü, topun hakimiyeti hep Trabzonspor’un elindeydi.

Hatta golüde muhteşem bir zaman diliminden, son vuruş ustası Bay Gol Cornelius tarafından yine boş geçmeden  kaydedince, oyun ritmini bulur  bu maç farka gider dedik, bir çoğumuz..

Fakat, futbol ilginç bir oyun..

Karşınızda üretkenlikten uzak, ( bunda belki dominant oyuncularının eksikliği de etken olmuştur ) bir rakibe karşı, oyunu üçüncü bölge civarında yıkmanız bile farklı skora garanti olamayabiliyor(muş)..

Belkide rakibin bu hali Trabzonspor’un modunu düşürdü, enerjisini ve oyun iştahını sekteye uğrattı..

Uzun lafın kısası, rakibin ilk devre biterken net bir gollük pozisyonunun olmadığı bir oyunda, bu maçı izlemeyen birisi bu skoru duysa, Trabzonspor’un çok zorlanarak bir galibiyet elde ettiğini düşünürdü..

Evet, skor kısır, puan çok yahşi..

Asıl bomba Edin Vìscá Değil; Hüseyin Türkmen..

Yazıma başlarken bu maçın skordan bağımsız bir kaç hikayesi var demiştim:

Tabi işin latifesi bir yana, Hüseyin Türkmen’i çok seviyorum.

Teşbihte hata olmaz, Edin Vìscà transferi için, son yılların en bomba transfer sonucunu elde eden başkan ve transfer komitesini yürekten tebrik ediyorum..

Hüseyin  Türkmen’e dönecek olursak;

Yıllardır beklediği fırsat ona altın tepside geldi.

Belki o da istemez bir meslektaşı, her şeyden önemlisi bir mevkidaşı çok talihsiz bir sakatlık yaşasın..

Lakin, futbol böyle bir gerçeğinde tecellisi bir oyun türü sonuçta..

Edgar IE inşaAllah temennimiz oldur ki, en kısa zamanda sağlığına ve arkadaşlarına kavuşur..

İşte bu mücbir  sebepten ötürü hocası Denswill ile Hüseyin’e arka tandemi emanet ediyor iki maçtır..

Maçın genelinde güzelde işlere imza atan Hüseyin az kalsın, hemde favorisi olduğu bir maçta bir son dakika kabusu yaşatıyordu camiasına(!)

Ki, bu kararın bana göre penaltı çalınması gerekir, çünkü aynı durum Trabzonspor için olsaydı, biz o hakemleri yerden yere vuracaktık.

Hem yokuna hem Var’ına ..

Bir kere,

Biz Trabzonspor ailesi olarak, ülkemiz futbol ikliminde nasıl ki her daim yaşanan tüm haksızlıklara karşı “ adaletin yılmaz savunucuları “ olduysak ve “ herkes için adalet herkes için temiz futbol “ düsturundan taviz vermediysek, biz lehimize olan adaletsiz ve haksız kararlarında karşısında olur, olmayada devam ederiz..

Trabzonsporluluk duruşu tamda böyle bir şey işte..

O nedenle, maç içinde hoca belki Trabzonspor lehine de irili ufaklı kararları es geçmiş olabilir..

Biz önce hadisenin iğne tarafına  bakalım..

Bu sebeple, Hüseyin Türkmen’in biraz daha sorumluluk alarak, artık şampiyonluk kupasının ucundan tutmaya ramak kalmış bir takımın ferdi gibi düşünüp oynaması gerekir..

Hatta buna bir yerde mecbur..

Çünkü o bu takımın nüvesi, mayası..

Ve Perez’ in pozisyonu..

Muhatabı olduğu pozisyonda,

Hakem en koyu renk kartını çıkartsa gıkımız çıkmazdı..

İşte bu ahvaller içinde diyoruz ki,  ‘ büyük Trabzonspor ve taraftar ailesi hiç bir maçını haksızlıkla ne kazanmak ne kaybetmek ister ‘..

Trabzonspor hakça ve adaletle elde edilen  yolun onurlu  bir temsilcisi ve neferidir..

Bitiriyorum; başından beri anlatmak istediğim şu, bu iş meşhur iğne ve çuvaldız hadisesi gibi..

Buradan olası ileriki zamanlarda Trabzonspor’u yıpratmak isteyenler olacaktır..

Ben naçizane şimdiden kendimce bu yıkıcı yıpratmaların önüne bir bent kurmak istedim..

Sayın başkanın kulüpler birliğindeki konumu da malum..(!)..

Son sözümüz sonuna kadar ve herkes için eşit Adalet..

Adaleti, ataletin içine çekip, o eski masa başı oyunlarıyla kurulması olası tuzaklara karşı yekun bir teyakkuz halinde olmak elzemdir..

Unutmayınız, bundan sonraki haftalar futbol sadece sahada mücadele ettiğiniz görünür rakiplerle değil, sureti görünmeyen lakin varlığı hissedilen bir çok rakiplerle mücadelelere sahne olacaktır..

Hatırlayınız ve unutmayınız; 95-96, 2005, 2010-2011 ve 2019- 2020..

Hasan Akbaş

Haberts.com